Zira maddenin son bölümünde "...icranın geri bırakılması için Bölge Adliye Mahkemesi'nden veya Yargıtay'dan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir." düzenlemesi mevcuttur. Yine, İİK'nın 36/3 maddesine göre, "ücreti ilgililer tarafından verilir ise Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay'ca icranın geri bırakılmasına dair karar icra dairesine en uygun vasıtalar ile bildirilir." düzenlemesi mevcut olup, buna göre icranın geri bırakılması kararının borçlu tarafından sunulması zorunlu olmadığı gibi kararın icra dosyasına ibrazı için de bir süre belirlenmemiştir. Bu haliyle süresi içerisinde alınmış icranın geri bırakılması kararının mehil vesikasında belirlenen süre geçtikten sonra icra dosyasına sunulmuş olmasının icranın geri bırakılması kararı gereğince işlem yapılmasına engel olmadığı açık olup, icra müdürlüğünce bu yönde verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır....
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 12. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 03.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bononun zamanaşımına uğramadığını, takip dosyasında söz konusu icra takibi açılarak ve sonrasında yapılan usuli işlemler nedeniyle zamanaşımı taleplerinin reddi gerektiğini, dosyada mevcut alacak haczinin dikkate alınmadığını, dosyaya konulan alacak haczi ile borçlu ve alacaklının tasarruf yetkisinin kalmadığını, yine verilen kararda vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, icranın geri bırakılması kararında vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, icra takibine konu alacağın temel ilişkisine bakıldığında davacı tarafın borcunu ödemediği ve müvekkili şirketin alacaklı olduğunun görüleceğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, İİK'nun 71.maddesi yollaması ile İİK''nın 33/a maddesi gereğince zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılması talebine ilişkindir....
Takibin kesinleşmesinden önceki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi İİK'nun 39. maddesine göre 10 yıl olup, bu süre 04.08.2003 tarihinden itibaren takip tarihine kadar olan sürede dolmadığından, Mahkemece ilamın zamanaşımına uğradığı yönündeki itirazın reddine karar verilerek, diğer şikayet nedenlerinin esasının incelenmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle takibin zamanaşımı nedeni ile icrasının geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir....
davalıdan alınarak davacıya verilmesine, C) HMK'nın 333. maddesine göre artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine, D) 7035 Sayılı Yasanın 30. maddesi ile eklenen HMK'nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, İlişkin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda İİK'nın 364/1 maddesi uyarınca miktar itibarı ile kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde "Davanın kabulü ile; Bafra İcra Müdürlüğü'nün 2018/4913 esas sayılı takip dosyasında davacı hakkında başlatılan takibin zamanaşımı nedeni ile geri bırakılmasına " karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından; cevap dilekçesindeki nedenler tekrar edilerek esas karar yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğu, yine davacının istinaf başvurusu hakkında mahkemesince verilen 24/01/2023 tarihli ek karara yönelik olarak da istinaf yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımının gerçekleştiği iddiası ile icranın geri bırakılması talebine ilişkindir....
nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....
O halde takibe konu kambiyo vasfını taşıyan bono ile ilgili olarak mahkemenin de kabulünde olduğu üzere alacaklı tarafından zamanaşımını kesen işlemlerin yapıldığı ve mülga 6762 Sayılı 661/1. maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığından, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken, olayda uygulama yeri bulunmayan Borçlar Kanunu gereği 10 yıllık zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının oluşması halinde takibin şekline göre İİK'nun 170/b maddesi göndermesi ile olayda uygulanması gerekli aynı yasanın 71/2 ve 33/a-1. maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilir. Mahkemece yukarıda belirtilen madde hükmü uyarınca icranın geri bırakılması yerine, takibin iptaline karar verilmesi de doğru görülmemiştir....
İcra Hukuk Mahkemesinde dava açılmasının da TTK 662. madde kapsamında dava açılması olarak kabul edilemeyeceğini, borçlunun süresiz şikayet yolu ile her zaman zamanaşımı nedeni ile icra takibinin geri bırakılması talebinde bulunmasının mümkün olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafta yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlulardan T1 vekilince icra mahkemesine başvurularak müvekkili yönünden takipten sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle icranın geri bırakılması talep edilmiş, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği görülmüştür. TTK'nun 814 maddesinde"Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar....
İcra Müdürlüğü'nün 2009/2243 ve ... 2.İcra Müdürlüğü'nün 2009/2141 takip sayılı dosyalarının davanın açıldığı tarihte derdest olduğu, bu nedenle davacı tarafın aynı çeklerden dolayı davanın açıldığı tarihte ayrı bir alacak davası açmasında hukuki yaranının bulunmadığı, gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı, davalı tarafından verilen 4 adet çek bedelinin ödenmediğini ve çeklere istinaden yapılan takiplerden bir kısmının icranın geri bırakılması kararı alınması nedeni ile sonuçsuz kaldığını, diğer takiplerden de sonuç alınamadığını ileri sürerek alacağının ilama bağlanması için işbu davayı açmıştır. Takibin kesinleşmiş olmasına rağmen davacı/alacaklının alacağını ilama bağlatmada hukuki yararı mevcuttur....