Ancak; 5237 sayılı CMK’nın 231/8. maddesinin “Denetim süresi içerisinde dava zaman aşımı durur.” biçimindeki âmir hükmü ve yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen istikrarlı içtihatları uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihten, denetim süresi içerisinde kasten işlenen (bu suçtan dolayı verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi kaydıyla) suçun işlendiği tarihe kadar dava zaman aşımı süresi durur. Öte yandan TCK’nın 67/2-d maddesinin amir hükmü uyarınca, mahkumiyet hükmünün verilmesi dava zaman aşımı süresini kesen sebeplerdendir. Bu tarihten sonra dava zaman aşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Mahkûmiyet hükmünün sonradan kanun yolu denetimi esnasında her hangi bir nedenle bozulması, kesme sonucunu ortadan kaldırmaz....
süreci boyunca zaman aşımı duracağından bir günlük zaman aşımı süresinin 21/06/2019 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı , ancak eldeki davanın 22/07/2019 tarihinde açıldığı hep birlikte gözetildiğinde somut olayda zaman aşımını kesen nedenlerin de bulunmaması sebebiyle dava tarihi itibariyle davacının alacak talebinin zaman aşımına uğradığı sonucuna ulaşılmıştır....
Sayılı dosyası üzerinden müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, bu dosyadan incelendiği üzere 09/02/2012 de alacaklı vekilince İzmir Buca Belediyesi Emlak Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere talep edildiğini, dosyada o tarihten yenileme talebinin yapıldığı 01/03/2016 tarihine kadar her hangi bir işlem yapılmadığından takipsizlik nedeniyle düştüğünü, alacağın bonoya dayandığından üç yıllık zaman aşımı süresinin 2012- 2016 tarihine kadar işlem yapılmadığından bonoya dayanan alacağın bu tarihte zaman aşımına uğradığını, bu yenilemeden sonra da icra takibinin en son işlem tarihinden itibaren ikinci yenilemenin istendiği 09/09/2020 tarihine kadar takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırıldığını, bu ikinci takipsizlik döneminin de alacak konusu edilen bono zaman aşımına ikinci kez üç yıllık zaman aşımına uğradığını, bu nedenle zaman aşımı süresinin dolduğunu belirterek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Öte yandan zaman aşımının hangi hallerde kesileceği Borçlar Kanunun 133. Maddesinde sayılı olup, kısmi dava açılana kadar davacıların zaman aşımını kesici bir işlemlerinin bulunmadığı açıktır. Davacıların sigortalının ölümü ile sonuçlanan olayının iş kazası olduğunun tespiti için açtıkları ve kesinleşen davanın, tazminat isteminin dayanağı olan hukuki ilişkinin tespitini amaçlamadığından maddi ve manevi tazminat istemli davada zaman aşımı keseceğinin kabulü mümkün değildir. Somut olayda, zararlandırıcı sigorta olayının 27.09.1995 tarihinde meydana geldiği davanın ise 02.04.2007 tarihinde açıldığı ortadadır. Hal böyle olunca, B.K.’nun 125 maddesinde öngörülen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasından sonra davanın açıldığı ortadadır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde davanın zaman aşımı nedeniyle reddi yerine yazılı şekilde tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Bu düzenlemeler dikkate alındığında, 06.07.2004 tarihinden önceki döneme ait Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinde belirtilen beş yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması, 06.07.2004 tarihinden sonraki alacaklar için ise genel zaman aşımı olan on yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerekmektedir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zaman aşımı itirazı dahil hiçbir itirazlarının değerlendirilmediğini, fazla mesai alacağına %30 takdiri indirim uyguladığı belirtmesine rağmen böyle bir indirimin de yapılmadığını ileri sürmüştür. Dairemizce istinaf incelemesi HMK'nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık zaman aşımı, davacının fazla mesai alacağının bulunup bulunmadığına ve miktarına ilişkindir. Davaya karşı zaman aşımına uğrayan alacak bulunmamakta olup Mahkemece davalının ıslaha karşı zaman aşımı itirazı yönünden hiçbir gerekçe konulmadan karar verilmiş ise de ıslah dilekçesinin zaman aşımı gözetilerek sunulmuş olduğu görüldüğünden davalının zaman aşımına yönelik istinaf itirazı yersizdir. Ne var ki mahkemece karar gerekçesinde hakkaniyet indirimi yapıldığı açıklanmasına rağmen indirim yapılmadan karar verilmiştir....
Dosyanın istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda HMK 355 maddesi gereğince yapılan incelemesinde; Dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklı ödemenin tahsili talebine ilişkindir. 1- İlk derece mahkemesince zaman aşımı süresi dolduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının davalı nezdinde aboneliğinin olduğu ve enerji hizmeti aldığı, abonenin kaçak kullanımı nedeniyle yapılan tahakkuktan kaynaklı ödemesinin davalıdan tahsilinde taraflar arasındaki ilişkinin temeli abonelik sözleşmesine dayandığından uygulanması gereken zaman aşımı süresi sözleşmesel zaman aşımı süresi olup, ayrıca davacının ödeme tarihi olan 03/08/2018 tarihi itibariyle de 10 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığından ilk derece mahkemesinin kararı yerinde değildir. 2- Zamanaşımı defi mahkemece resen dikkate alınabilecek bir husus değildir....
Yargıtay 17.HD'nin 2016/9201 Esas,2017/3399 Karar sayılı ilamı) Somut olayda, kaza maddi hasarlı olup, ölen yada yaralanan olmadığından uygulanması gereken zaman aşımı ceza zaman aşımı değil, kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zaman aşımıdır. Hasar gören aracın dava dışı maliki Kadir Tunçay'a ZMM Sigortacısı olan Ethica Sigorta AŞ tarafından 02/05/2019 tarihinde kısmi ödeme yapılmış, alacağı 15/04/2019 tarihinde temlik alan davacı şirket; temlik eden dava dışı Kadir Tunçay'ın aracında meydana gelen hasara göre, bakiye tazminat alacağının olduğunu ileri sürerek, temlik alan sıfatıyla iş bu davayı açmıştır. Kaza tarihi 27.02.2019 olup, iş bu dava 2 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde 16/07/2020 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca da zaman aşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle davacı yönünden işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şeklilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Bknz....
Yargıtay 17.HD'nin 2016/9201 Esas,2017/3399 Karar sayılı ilamı) Somut olayda, kaza maddi hasarlı olup, ölen yada yaralanan olmadığından uygulanması gereken zaman aşımı ceza zaman aşımı değil, kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zaman aşımıdır. Hasar gören aracın dava dışı maliki ...'a ZMM Sigortacısı olan ... Sigorta AŞ tarafından 02/05/2019 tarihinde kısmi ödeme yapılmış, alacağı 15/04/2019 tarihinde temlik alan davacı şirket; temlik eden dava dışı ...'ın aracında meydana gelen hasara göre, bakiye tazminat alacağının olduğunu ileri sürerek, temlik alan sıfatıyla iş bu davayı açmıştır. Kaza tarihi 27.02.2019 olup, iş bu dava 2 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde 16/07/2020 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca da zaman aşımı süresinin dolmadığı dikkate alınmak suretiyle davacı yönünden işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şeklilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Bknz....
Maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiği, davalı tarafın süresinde zaman aşımı itirazında bulunduğu görülmekle ,davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere, 1-Davanın zaman aşımı nedeni ile REDDİNE, 2-Alınması gerekli ... TL harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iade edilmesine, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ... TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeniyle Adalet Bakanlığı Bütçesinden ödenen .......