sanık hakkında sorgusunun yapıldığı 03.03.2010 tarihinden, inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması ve bu süre içerisinde zaman aşımını kesen herhangi bir işlem yapılmamış bulunması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının zaman aşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 30.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
İDDİANIN ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle ,müvekkillerinin murisi hakkında Beykoz icra müdürlüğünün 2021/1938 esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğu, takibe konu senetler altındaki imzanın müvekkillerinin murisi Mahmut Özdemir'e ait olmadığını, takibe konu senetlerin zaman aşımına uğradığını, senet suretlerinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, senetlerin kambiyo vasfını yitirdiğini ileri sürerek imzaya itirazda ,zaman aşımı itirazı, borca itiraz ve şikayette bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini istemiştir....
Davalı taraf zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de Türk Borçlar Kanunu 73. maddesine göre tazminatın tamamen ödendiği veya sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak 2 yıl veya herhalde 10 yıl sonra zaman aşımı dolar. Bankadaki ödeme tarihinden itibaren 2 yıl geçmeden icra takibi yapıldığından zaman aşımı itirazı kabul edilmemiştir. Davalı yanın dava idari yargıda görülmeli şeklinde itirazı olup bir kısım Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında da benzer içtihatlar var ise de Yargıtay uygulamasına göre bu tür davalar adli yargıda görülmesi gerekir şeklindeki kararlar göz önüne alınarak görevsizlik karar verilmemiştir. Dosyada bilirkişi heyetine yerinde inceleme yapma yetkisi de verilerek rapor alınmıştır. Bu raporda bilirkişiler; ''Mahkemenin 28.12.2021 tarihli celsesinde, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmiş olmakla taraf vekillerine bildirilen 06.04.2022 inceleme günü dava konusu yere gidilmiştir....
Yine dava dilekçesi ile dava edilen tarihe göre zaman aşımı itirazı bilirkişi tarafından göz önüne alınarak hesap yapıldığı, ancak davalı Avcılar Belediyesinin ıslaha karşı 26/01/2018 tarihinde beyanda bulunduğu tebligatın ise 15/04/2018 tarihinde yapıldığı, itirazın süresinde olduğu, böylece dava konusu taleplerden sadece UBGT zaman aşımından etkilenecek olup, UGBT nin ıslah ile zaman aşımına giren kısmı dairemizce hesaplanmıştır. Ayrıca mahkeme hükmünde ulusal bayram genel tatil alacağı dava tarihi 22/02/2016 iken maddi hata ile ( 22/02/2018 ) yazdığı görülmekle bu durum mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmüştür. Zaman aşımı tarihi olan 03/01/2013 öncesi olan kısım dışlanmış toplam 1.613,71 TL net ugbt alacağı bulunduğu anlaşılmıştır. Diğer itirazların yerinde olmadığı anlaşılmıştır....
ve katılan vekilinin bu sanık hakkında kurulan zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararına yönelik temyizine göre yapılan incelemede; Sanık ... hakkında, dava konusu kaçak aracın zapt edildiği 30.10.2006 gününün suç tarihi olduğu ve karar tarihinde zaman aşımı süresinin dolmadığı, sanığın iyi niyetle trafik kaydına güvenerek aracı satın aldığı yönündeki savunmasının aksine müsnet suça katıldığı yönünde delil bulunmadığı nazara alınmadan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanık ... müdafinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, III- Katılan vekilinin sahtecilik suçundan sanık ... hakkında kurulan zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararına yönelik yapılan incelemede; Sanığın eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 342/2.maddesi kapsamında...
Ceza Dairesinin 09/06/2016 tarih ve 2015/33737 (E), 2016/13802 (K) sayılı ilamıyla bozulduğu, bozma sonrasında sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği ve kararın 16/01/2017 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 06/05/2021 tarihinde ihbara konu suçu işlemesiyle nedeniyle temyize konu düşme hükmünün verildiği, sanığın üzerine atılı suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst haddine göre, 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e, 67/3 ve 67/4. maddelerinde "8 yıllık olağan zaman aşımı süresi" ve "12 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresi"nin öngörülmüş olduğu, yapılan temyiz incelemesinde sanık hakkında zaman aşımını son kesen işlemin bozma öncesinde verilen 10/06/2014 tarihli mahkumiyet kararı olduğu, mahkumiyet kararının verildiği 10/06/2014 tarihi ile temyize konu hüküm tarihi arasında "8 yıllık olağan zaman aşımı" ve 5271 sayılı CMK'nin 231/8. maddesinde belirtilen zaman aşımının durduğu sürenin birlikte hesaplanması sonucunda olağan zaman aşımının...
Bu itibarla zaman aşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zaman aşımını kesmez, zaman aşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilince 09.01.2017 tarihli ıslah dilekçesinde olası zaman aşımı defi de göz önünde bulundurularak dava konusu alacaklar ıslah edilmiş, davalı vekilince de süresinde ıslaha karşı zaman aşımı def’inde bulunulmuştur....
Mahkemece, davalının zamanaşımı defi nazara alınmadan davacının alacak talepleri hakkında karar verilmiştir.Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve açıklamalar karşısında Mahkemece davalının süresindeki zaman aşımı itirazının değerlendirilmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir." denmiştir. Davacı süresinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı defi öne sürdüğü halde bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır. Zamanaşımı itirazı yönünden değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır." gerekçesiyle ortadan kaldırılmıştır. Kaldırma kararından sonra mahkemece ek rapor alınarak yukarıda belirtildiği şekilde karar verilmiştir. Fazlaya dair tespit hükmünün zaman aşımını kesmeyeceği kabul edilmekle, kaldırma kararı doğrultusunda zaman aşımı itirazı değerlendirilerek verilen karar yerinde bulunmuştur. Takip tarihi 02/08/2017 olup, Silifke 1....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekler yönünden zaman aşımı süresinin işlemeye başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zaman aşımı süresinin uygulanması gerekmekte olup, çek hakkında zaman aşımı, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zaman aşımı süresinin nazara alınmasının zorunlu olduğu, bu nedenle 6762 Sayılı TTK'nın 726. maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zaman aşımı süresi altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise üç yıl olmakla; somut olayda, takibe dayanak çeklerin keşide tarihlerinin 27.10.2007, 11.09.2007, 24.10.2007 olup, ibraz süresi yasal değişik tarihi olan 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, altı aylık zaman aşımı süresine tabi oldukları, bu kapsamda icra dosyasındaki işlemlere bakıldığında; takibin kesinleşmesinden...
Davalı MEB tarafından ıslaha yönelik zaman aşımı itirazı ileri sürülmesine rağmen mahkemece kısmi dava olarak açılan bu dava yönünden davalı MEB'in ıslaha yönelik zaman aşımı itirazının nazara alınmaması isabetsiz olup, hükmün bu yönden ortadan kaldırılması gerekir. Mahkemece yapılacak iş; davalı MEB'in ıslaha yönelik zaman aşımı itirazına istinaden bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra hüküm kurmaktan ibaret olup, yine yerel mahkemece agi alacağına da yasal faiz uygulanması gerekirken en yüksek mevduat faizi uygulanması da hatalı olmakla kararın bu yönlerden ortadan kaldırılması gerekir. Bu nedenlerle davalı tarafın istinaf sebepleri değerlendirilmeksizin eksik delillerin toplanması ve yukarıda belirtilen şekilde usulü işlemlerin tamamlanmasına yönelik olarak HMK'nın 353/l-a.6 maddesine aykırı davranılmış olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....