Davalı taraf öncelikle yetki itirazında bulunmuş ise de dava konusunun nakdi para alacağı davası olduğu, Borçlar Kanunu 89. maddesine göre; 'Para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.' hükmünün bulunduğu HMK'nın 10. maddesine göre sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılabileceğinden ve de davacının iş adresi Şişli İstanbul olduğundan yetki itirazı kabul görmemiştir. Davalı zaman aşımı itirazında da bulunmuştur. Davacının dava konusu talebi incelendiğinde davalı tarafa fatura karşılığında verdiği mal ve eşyanın bedelini alamadığı için açtığı alacak davası olduğu açıktır, Bu tür davalar Borçlar Kanunu'nun 146 maddesi gereğince 10 yıllık zaman aşımına tabidir. Bu zaman aşımı Borçlar Kanunu'nun 154/2 maddesi gereğince daha önce ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava konusu edildiğinden 07/01/2013 tarihinde kesilmiş yeniden 10 yıllık süre başlamıştır. Fatura tarihleri 2011 yılına ait olup dava zaman aşımı itirazı kabul edilmemiştir....
aşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 26.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu sebeple zaman aşımı def'i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zaman aşımı def'i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Somut olayda, dava konusu alacaklar davacı tarafça 28.09.2011 tarihinde ıslah edilmiş olup, davalı ... İnş. Tur. Ltd. Şti. vekili ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar zaman aşımı def'i ileri sürememiş ise de, 23.02.2012 tarihli ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ıslaha konu olan miktar yönünden zaman aşımı def'ini ileri sürmüştür. Söz konusu dilekçe aynı tarihli oturumda okunmuş ve bir sureti davacı vekiline verilmiştir. Davacı vekili zaman aşımı definin süresinde yapılmadığına dair hemen ve açıkça karşı çıkmamıştır. Böyle olunca ıslaha konu olan miktar yönünden zaman aşımı def'i değerlendirilerek bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir....
Davacı vekili davalı ...hakkındaki alacağa ilişkin davanın zaman aşımı nedeniyle reddi kararına yönelik de istinaf itirazı bulunmaktadır. Anılan davalı vekili dava dilekçesinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde ibraz etmiş olduğu cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Haksız fiilden kaynaklanan işbu alacak davası, dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK'nun 60.maddesi uyarınca zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl, her halde zararı doğuran olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Haksız fiilin suç teşkil eden bir fiil olması halinde ise Ceza Kanununda daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise uzamış ceza zaman aşımı süresi haksız fiilden kaynaklanan alacak davasında uygulanacaktır....
Davalı vekili, davacının ücretinden yapılan tasarruf teşvik kesintilerinin banka hesabına aktarıldığını, dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; uyuşmazlığın işverence kesilmeyen ve bankaya yatırılmayan tasarrufu teşvik kesintileri ve katkı payları ile bunların nemalarının tahsiline yönelik olduğu, bu niteliği ile işçi işveren arasındaki bir alacak konusunu teşkil ettiği ve beş yıllık zaman aşımı süresine tabii olduğu, zaman aşımı süresinin başlangıç tarihinin 3417 sayılı İş Kanun'un yürürlükten kaldırıldığı 29/04/2003 tarihi olması sebebi ile davanın açıldığı 14/07/2008 tarihinde zaman aşımı süresinin dolmuş gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında, davaya konu tasarruf teşvik ve nema alacaklarının zaman aşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır....
Dava konusu somut olayda; birleşen davanın dava tarihinin 17.12.2019 olduğu, dava dilkeçesinin davalı tarafa 26.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafın ise işbu dava dilekçesine karşı 02.01.2020 de süresi içinde zaman aşımı itirazında bulunuğu anlaşılmakla; Mahkemece birleşen dosya bakımından zaman aşımı itirazı değerlendirilmeksizin hüküm tesisi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece öncelikle yapılacak iş geçici iş göremezlik ödemesinin ödeme tarihlerinin Kurumdan sorulmak suretiyle kesin olarak belirlenerek, tedavi giderlerinin de sarf tarihleri saptanarak gözetilmesi suretiyle zamanaşımı defi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir karar verilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 23.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin davacı tarafından kıdem tazminatına hak kazanılacak şekilde feshedilip edilmediği buna göre davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, giydirilmiş ücret hesabı, zaman aşımı, fazla mesai alacaklarının bulunup bulunmadığı ve miktarına ilişkindir....
ve bu suretle takibin 3 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu belirtilerek bozma kararına direnilmiş ve önceki hüküm yeniden kurulmuş, direnme kararı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir....
Ancak mahkeme karar tarihinde savunmanın alındığı tarihten itibaren sekiz yıllık asli dava zaman aşımı süresinin dolduğunu dikkate almamıştır. Savunmanın alındığı tarihten itibaren işlemeye başlayan sekiz yıllık asli dava zaman aşımı süresi karar tarihinden önce dolmuştur. Bu nedenle mahkemenin asli dava zaman aşımı süresinin dolduğunu gözetmeden kurduğu 24/11/2015 tarihli mahkumiyet hükmü hukuka aykırıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 560 ıncı maddesinde, zaman aşımı süresinin davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl olarak düzenlendiği, talep tarihi olan 24.12.2011 tarihinden itibaren iki yıllık zaman aşımı süresinde açılması gerekirken davanın 16.03.2015 tarihinde açıldığı, öte yandan, davalının tasfiye memuru olduğu şirketin Mersin Ticaret Sicil Müdürlüğü'nde tasfiye ve terkin işlemi 18.02.2013 tarihinde gerçekleştirildiği, tasfiye işlemini tasfiye memuru olarak davalının yaptığı, davacı yanca zararın ve mesul olanın en geç bu tarih itibariyle bilinmesine rağmen iki yıllık zaman aşımı süresinde geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakla davalı tasfiye memuru yönünden açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine" şeklinde karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....