Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; hak düşürücü itirazlarının olduğunu, itirazın iptalinin dinlenebilme koşulunun, borçlunun itirazı sonrası davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğini, müvekkilleri aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine 25/05/2018 de itiraz ettiklerini, bu itiraz sonrası 11/06/2018 tarihinde alacaklının hak düşürücü süresinin başladığını, davanın da bu süre sonrasında 12/06/2019 tarihinde açıldığını, zaman aşımı itirazlarının olduğunu, davacı sigortacının 06/04/2018 tarihi itibari ile icra takibi başlatmasıyla kesine zaman aşımı süresi ile huzurdaki davanın açılması arasında bir yıllık zaman aşımı süresi aşıldığını, CRM konvansiyonu m 17 uyarınca yükün gönderici tarafından yüklenmesi halinde taşıyıcının sorumlu olmayacağını beynelmilel hamule senedinden de görüleceği üzere yük İtalya'da 21/06/2017 tarihinde gönderici firma tarafından yüklenildiğini, gönderici tarafından yükleme konusunda yeterince inceleme yapılmadan...
Mehmet Karakoç tarafından 14/05/2019 tarihinde itiraz dilekçesi verildiği, itiraz dilekçesinde usulsüz tebliğin 10/05/2019 tarihinde öğrenildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır. Davanın 07/08/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. İİK'nun 16. Maddesinde, "Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır" hükmü yer almaktadır. Somut olayda, şikayetçi vekili Av. Mehmet Karakoç tarafından 14/05/2019 tarihinde verilen itiraz dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinin 10/05/2019 tarihinde öğrenildiği belirtilmiştir. Usulsüz tebligat şikayetinin, İİK'nun 16. Maddesi gereğince 7 günlük yasal sürede yapılması gerektiğinden mahkemece, 07/08/2019 tarihinde yapılan şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi isabetli olmuştur....
Somut olayda ödeme emrinin şikayetçi borçlulara 05.02.2008 tarihinde tebliğ edildiği, İİK'nun 168. maddesinde öngörülen yasal sürede itiraz edilmeksizin takibin kesinleştiği, borçluların ise 13.01.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep ettikleri, mahkemece zamanaşımı yönünden yapılan incelemede borçluların bildirdiği 22/9/2008-25/03/2009 tarihleri arası ile sınırlı olmak üzere inceleme yapıldığı, takibin kesinleşmesinden itibaren şikayet tarihine kadar geçen süreler yönünden inceleme yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir. O halde, mahkemece, her iki borçlu açısından takibin kesinleştiği tarihten itibaren şikayet tarihine kadar geçen sürede altı aylık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Bu durumda imzaya ve borca itiraz da beş günlük süresi içerisinde değildir. Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin, imzaya ve borca itirazın süreden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, istinaf sebeplerlerine bağlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılan inceleme neticesinde; ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde, takibin kesinleşmesinden sonraki zaman aşımı itirazına ilişkindir. İİK'nun 71/2. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a-l. maddesi gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığının belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 04.11.1998 tarih ve 1998/12- 753 E. 1998/797 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı süreye bağlı değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca, Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tâbidir. Somut olayda, davalı alacaklı tarafça başlatılan icra takibi, genel kredi sözleşmesi alacağına bağlı ilamsız icra takibi olup, 10 yıllık genel zaman aşımı süresine göre değerlendirme yapılması zorunludur....
O halde mahkemece, şikayet eden borçlular yönünden örnek 6 numaralı icra emrinde talep edilen ve ipotek limitinin üzerinde olan “asıl alacak için hesaplanacak %30 oranında temerrüt faizi, faizin %5 BSMV’si, icra giderleri ve avukatlık ücreti” talepleri yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, takipte limit aşımı olmadığından bahisle bu yöndeki istemin reddi yönünde hüküm kurulması da isabetsizdir. SONUÇ :Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kaldı ki borçlunun yasal sürede borca kısmi itirazda bulunduğu, itiraz edilen kısmın açıkça gösterilmediğinden bahisle itirazın icra müdürlüğünce reddedildiği, ret kararına karşı icra mahkemesine yapılan şikayet başvurusunun ... 7. İcra Hukuk Mahkemesi 26/05/2015 tarih 2015/5-2015/418 E,K sayılı şikayet başvurusunun kabulüne ilişkin kararın Dairemizin 14.10.2015 tarih ve 2015/18877 E,2015/24424 K sayılı ilamı ile borçlunun kısmi itirazı İİK'nun 62/4. maddesi gereğince geçersiz olduğundan borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken şikayetin kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmaktadır. Bu hali ile borçlunun kısmi itirazı İİK'nun 62/4. maddesi gereğince geçersiz olduğundan takip kesinleşmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün ... takip sayılı dosyasında özetle; 26.897,40-TL tutarındaki toplam alacağın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %16,80 oranındaki gecikme faizi ve işleyecek gecikme faizine ilişkin %18 KDV, icra gideri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsilini talep ettiği, davalılar tarafından borca, yetkiye ve takibe itiraz edildiği,davalı taraflarca icra takibine sunulan itiraz dilekçesinde; takipte alacaklı görünen şirkete davalı yanın herhangi bir borcunun bulunmadığı ve alacağın zamanaşımına uğradığından bahisle icra takibine itiraz süresi içerisinde zaman aşımı itirazında bulunduğu görülmüştür....
A.Ş.), Fetö soruşturması kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiğini, mahkeme tarafından müvekkilin davası haklı bulunarak hüküm tesis edildiğini, zaman aşımı def'i nedeniyle davanın kabulüne dair karar verilmiş olup, usul yanında esastan da müvekkil şirketle davalı/alacaklı aracında senet tanzimini gerektiir bir durum olmadığı ve bu süreçler hakkında da şikayetleri bulunması halinde bu taleplerinin kabul edilmeyip müvekkil alacağının zaman aşımı yanında diğer nedenlerle de kabulü gerekeceği ve davalı lehine yargılama gideri ve ücreti vekalet çıkmayacağı açıkken usul ve kanuna uygun araştırma yapılmaksızın müvekkil hakkında salt zaman aşımı nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi diğer taleplerinin kabul edilmemesi ve kötü niyet tazminatı taleplerinin reddedilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu bu nedenlerle öncelikle, yargılama sonuna kadar tehir-i icra kararı verilmesine, Bursa 6....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2009/244 E. 2009/284 K. sayılı kararının söz konusu şikayet yönünden kesin hüküm oluşturduğu gerekçesi ile şikayetin usulden reddine karar verilmiş ise de bu karar şikayete konu dosya için kesin hüküm teşkil etmez. Somut olayda; kambiyo takibine dayanak yapılan senedin kambiyo vasfı bulunmadığından zaman aşımı süresi on yıla tabidir. Alacaklı tarafından takibin 18.03.1999 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin şikayetçiye 06.04.1999 tarihinde tebliğ edildiği, 31.12.2002 tarihinde takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırılan dosyanın 14.08.2009 tarihinde yenilendiği, alacaklının talebi üzerine haciz işlemleri yapıldığı, kaldı ki en son dosyanın yenilendiği tarih ile şikayet tarihi olan 09.02.2015 tarihi itibari ile dahi on yıllık zaman aşımı süresinin geçirilmediği anlaşılmıştır. Takip dosyasında on yılı geçmeyecek şekilde takibi ilerletmek üzere yapılmış alacaklı işlemleri bulunduğundan on yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır....