Mahkememizce ilk celsede ihtilaf belirlenmiş, zaman aşımı itirazı öncelikle ele alınmış olup; zaman aşımı defiyle ilgili iddia edilen revize sözleşme istenmiş, ikinci celsede taraflar arasındaki ---- yazılı sözleşmeyle düzeltildiği, revize edildiği; bu tarihe göre dahi eser sözleşmelerindeki ---- yıllık zaman aşımının icra takibine kadar dolmadığı nazara alınarak davalının zaman aşımı defi reddedilmiş; davanın esasına girilmiştir. Davacının, davalı aleyhine ----işlemiş faiz üzerinden icra takibinde bulunduğu, davalının takibe borcum yoktur şeklinde itiraz ettiği, süresinde yapılan itirazla takibin durduğu ve iş bu davanında bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı belirlenmiştir. İş bedelinin ---- olduğu sabit olup, bunun büyük kısmının ödendiği, geriye icra takibine konan ----kaldığı, bu kısmın ödenmediği de ihtilafsızdır. Davalı taraf, davacının üstlendiği edimlerini eksik yerine getirdiğini, bu sebeple kalan kısmı ödemediğini savunmaktadır....
Bu yön üzerinde durulmadan çelişkili gerekçe ile ihbar tazminatının hüküm altına alınması hatalıdır. 3-Davalı vekili davacı tarafın ıslah dilekçesi vererek alacak miktarlarını arttırmasından sonra usulünce ıslaha karşı zaman aşımı definde bulunduğu halde ıslaha karşı yapılan zaman aşımı def'i üzerinde durulmamıştır....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zaman aşımını kesmez, zaman aşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir. Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zaman aşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Somut olayda; davalı vekili, davacının ıslah dilekçesine karşı zaman aşımı def'inde bulunmuştur....
Burada ---- tavan zaman aşımı süresi ile sınırlı olup, zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren ---geçtikten sonra zarar ve zarar veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi zaman aşımı defi ile karşılaştığında red edilir....
tarihinde kesinlen zaman aşımının yeniden işlemeye başladığını ve 22/02/2022 tarihine kadar devam ettiğini, bu süreçte şirket yada şahıs adına herhangi bir icrai işlem yapılmadığını üç yıllık zaman aşımı dolduğundan zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Maddesinde belirlenen 2 yıllık zaman aşımı süresinin 28/02/2019 tarihinden itibaren işlemeye başladığı, 2 yıllık sürenin sonunun 28/02/2021 olduğu, arabulucuya başvuru tarihinin 16/02/2021 olduğu, sürecin 24/03/2021 de sona erdiği, aradaki 37 gün zaman aşımı süresinin arabuluculukta geçen sürede zaman aşımı süresinin hesabında dikkate alınmaması gerektiğinden süre hesabından düşülmesi gerektiği, 13/03/2020 ile 30/04/2020 tarihleri arasında 26/03/2020 tarihli ----yayınlanan 7226 sayılı yasanın geçici 1. Maddesi gereği COVİD nedeniyle sürelerin durduğu, yine salgın hastalık nedeniyle 01/05/2020- 15/06/2020 tarihleri arasında da sürelerin durduğu, toplam 95 gün salgın hastalık ve 37 gün arabuluculuk sürecinde geçen sürelerin, 28/02/2021 tarihine eklendiğinde tarihin 10/07/2021 olduğu, davanın ise 13/07/2021 açıldığı anlaşılmış, davacı tarafça davalının taraflarını oyaladığı, bunun üzerine zaman aşımı defi ileri sürülmesinin TMK 2....
Bu itibarla zaman aşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zaman aşımını kesmez, zaman aşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir....
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu, ıslah dilekçesi ve davalının ıslah zaman aşımı defi birlikte değerlendirildiğinde fazla çalışma, hafta tatili ve UBGT alacaklarının fazlaya ilişkin kısmının ıslah zaman aşımı nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır. Aksi yöndeki davacı istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun iş hukuku ilkelerine uygun, ayrıntılı, gerekçeli ve denetlemeye elverişli olduğu, bu bakımdan hükme esas alınabileceği değerlendirilmiştir....
Mahkemece, asıl dava bakımından; davacının haczedilen menkullerin haczinden dolayı uğramış olduğu zararı ancak, hacizlerin kalktığı 14.11.2001 tarihinden itibaren 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde talep edebileceği; yedi emin ücreti takip giderlerinden olup, alacaklının zaten gider olarak takip dosyasına devamla, ödeme durumunda borçludan bunu her zaman talep edebileceği, takip dosyasına devam hakkının bulunduğu, malların takip dosyasının konusunu oluşturan kira alacağının tahsiline yönelik haczedildiği, tahliye kararının Yargıtay tarafından bozulmasının kira borcunu etkilemediği, sonuç olarak mahkeme kararı ile kesinleşmiş bir takip borcu bulunduğu, bu doğrultuda haciz işlemleri yapıldığı ve zaman aşımı süresi dolmasa dahi, esastan ret edilmesi gereken bir dava olduğu , manevi tazminat davasının haksız tahliye talebi ile açıldığı, davacının manevi tazminat talebini mahkemenin ret kararının kesinleştiği 2002 tarihinden itibaren 1 yıllık sürede talep edebileceği gerekçesiyle maddi ve...
Sayılı dosyası ile başlatılan takibe vaki itirazının iptali davası olup, uyuşmazlığın alacağın zaman aşımına uğrayıp-uğramadığı, bu talep edilebilirliği ve kötü niyet tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Davalı-borçlu idarenin, takibe itiraz dilekçesinde ve cevap dilekçesinde borcun zaman aşımına uğradığı, söz konusu yurdun 01/05/2003 tarihinde meydana gelen Bingöl Depreminde hasar görüp yıkıldığını, sözkonusu yerin boş arsa olduğunu beyan etmiştir. Davacı-alacaklı kurumun, müzekkere cevabında, dava konusu alacağın 2000- 2003 yıllarına ait olduğunun belirtildiği ancak icra takibinin 10/08/2020 tarihinde başlatıldığı, davalı-borçlu tarafın süresinde zaman aşımı def'ini dermeyan ettiği, alacağın zaman aşımına uğradığı, mahkemece alacağın TBK 146. Maddesi uyarınca zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği anlaşılmıştır....