Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mezkur ihbarnamede; Dosya kapsamına göre suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuklara yüklenen suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst haddine göre, 5237 sayılı Kanun'un 66/1-e, 66/2 ve 67. maddelerinde 4 yıl olağan; 6 yıl olağanüstü zaman aşımı süresinin öngörüldüğü nazara alındığında, suça sürüklenen çocuk ... yönünden mahkeme huzurunda savunmasının alındığı 05.04.2016 tarihinden hüküm tarihine kadar; suça sürüklenen çocuk ... yönünden ise iddianamenin düzenlendiği 02.04.2015 tarihinden hüküm tarihine kadar 4 yıllık olağan zaman aşımı süresinin geçmiş bulunduğu gözetilmeden, suça sürüklenen çocuklar hakkındaki kamu davasının zaman aşımı nedeniyle düşürülmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararların bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı....

    fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, geçmesiyle düşer.” 5237 sayılı TCK’nin “Dava zaman aşımı süresinin durması veya kesilmesi” 67. maddesine göre; “(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zaman aşımı durur. (2) Bir suçla ilgili olarak; a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi, d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi, halinde, dava zaman aşımı kesilir. (3) Dava zaman aşımı kesildiğinde, zaman aşımı süresi yeniden işlemeye başlar....

      Bu durumda da süresinde zaman aşımı def-i nin ileri sürüldüğü anlaşıldığından 27.9.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile istenen 14.004.42-TL maddi tazminata yönelik davanın zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiği açık ve seçiktir. Hal böyle olunca, davalı tarafça süresinde zaman aşımı def'inde bulunulan 27.9.2010 tarihli ıslah dilekçesinin konusunu oluşturan 14.004.42-TL maddi tazminat isteminin zaman aşımı nedeniyle reddi gerekirken,yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 21.5.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        aşımı süresinin 8 yıl, aynı Kanunun 67/4. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zaman aşımı süresinin ise 12 yıl olduğu; ancak, 19.03.2011 tarihinde işlendiği iddia edilen eylemin işlendiği sırada suça sürüklenen çocuğun on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamasından dolayı TCK’nın 66/2. maddesi uyarınca 15-18 yaş grubundaki suça sürüklenen çocuk açısından asli dava zaman aşımı süresinin 5 yıl 4 ay, kesintili dava zaman aşımı süresinin ise 7 yıl 12 ay olduğu, TCK'nın 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddelerinde öngörülen 7 yıl 12 aylık kesintili dava zaman aşımının, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 30.01.2012 tarihi itibarıyla durduğu, denetim süresi içinde kasıtlı yeni suçun işlendiği 22.06.2012 tarihinde yeniden işlemeye başladığı ve önceden işleyen süre ile sonradan işleyen süreler birbirine eklenmek suretiyle hesaplandığında, 7 yıl 12 aylık dava zaman aşımının, 19.03.2011 olan suç tarihinden hükmün 2. kez açıklanarak mahkumiyet kararı...

          davasının zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine, c- Sanık hakkında meskun mahalde silah atma suçunu işlediği iddiasıyla 5237 sayılı TCK'nin 170/1-c maddesi uyarınca cezalandırılması istemesiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçun zaman aşımı süresinin 8 yıl olup 12 yıllık olağan üstü zaman aşımına tabi olduğu ve suç tarihi dikkate alınınca açılan kamu davasının bu eylem açısından zaman aşımına uğradığı sabit olmakla 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e ve 67/4 maddeleri gereği açılan kamu davasının zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine ç- Sanık hakkında müşteki ...'...

            Davalılar, davanın derdestlik ve zaman aşımı ve esastan reddini savunmuşlardır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine mahkeme kararı, Dairemizin 22.11.2012 gün, 2012/12565 E., 2012/26302 K. sayılı ilamı ile onanmış, bu kez davalı ... tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Dava, halefiyete dayalı rücu davası olup zaman aşımı süresi B.K.'nun 125. maddesi uyarınca 10 yıldır. Rücu istemine konu ödeme tarihi, 17.08.1999 olup işbu dava tarihi ise 31.12.2009'dur. Yani 10 yıllık zaman aşımı süresi dolmuştur. Daha önce ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/171 E., 2009/462 K. sayılı dosyada davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Açılmamış sayılma kararı ile söz konusu davanın bütün hüküm ve sonuçları ile birlikte ortadan kalkacağının tabii bulunmasına göre, zaman aşımının kesilmesi de söz konusu olmayacaktır....

              DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ: Dosyanın incelenmesinden; üç yıllık zaman aşımı süresinin geçirilmesinden sonra tebliğ edilen vergilere vaki itirazın reddine dair işlemin; Mahkemece, tahakkuk zaman aşımı süresi içerisinde zaman aşımını durduracak ceza davası açılmadığı gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Oysa; 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 197. maddesinin 2. fıkrasından farklı bir durumu düzenleyen 4. fıkrasının olay tarihindeki şekli uyarınca, vergi alacağının ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zaman aşımının daha uzun bulunması halinde, ceza zaman aşımının uygulanması gerekmekte olup, ceza davasının, vergilerin tebligatı için öngörülen üç yıllık süre içerisinde açılması zorunlu değildir. Bu bakımdan; uyuşmazlığın, ilgililer hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ceza davasının sonucuna göre çözümlenmesi gerekirken, aksi yolda verilen kararda isabet görülmemiştir....

                DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ: Dosyanın incelenmesinden; üç yıllık zaman aşımı süresinin geçirilmesinden sonra tebliğ edilen vergilere vaki itirazın reddine dair işlemin; Mahkemece, tahakkuk zaman aşımı süresi içerisinde zaman aşımını durduracak ceza davası açılmadığı gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Oysa; 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 197. maddesinin 2. fıkrasından farklı bir durumu düzenleyen 4. fıkrasının olay tarihindeki şekli uyarınca, vergi alacağının ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zaman aşımının daha uzun bulunması halinde, ceza zaman aşımının uygulanması gerekmekte olup, ceza davasının, vergilerin tebligatı için öngörülen üç yıllık süre içerisinde açılması zorunlu değildir. Bu bakımdan; uyuşmazlığın, ilgililer hakkında ... Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ceza davasının sonucuna göre çözümlenmesi gerekirken, aksi yolda verilen kararda isabet görülmemiştir....

                  Uyuşmazlık uygulanması gerekli zaman aşımı süresinin ne olduğu ve zaman aşımı süresi içerisinde davanın açılıp açılmadığı noktasındadır. İşverenin iş kazalarından doğan tazminat sorumluluğu B.K.’nun 332. maddesi gereğince hizmet akdinden doğan işçiyi koruma ve gözetme yükümlülüğüne ve 1475 sayılı eski İş Kanunun 73. , 4857 sayılı yeni İş Kanunun 77. maddesinde öngörülen iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin yükümlülüklerine aykırı davranmasından kaynaklanmaktadır. Sorumluluğun yasal dayanağı itibariyle işverene karşı dava açılan B.K.’nun 125 maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Somut olayda, zararlandırıcı sigorta olayının 23.01.2002 tarihinde meydana geldiği davanın ise 14.06.2011 tarihinde açıldığı ortadadır. Hal böyle olunca, B.K.’nun 125 maddesinde öngörülen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasından önce davanın açıldığı ortadadır....

                    Davalı vekili; alacağın zaman aşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemiştir. İcra takibine yönelik itiraz dilekçesinde de zaman aşımı defisinin ileri sürüldüğü görülmüştür. İlk derece mahkemesince; davanın, zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İddia konusu yapılan işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunun Madde 125'e göre; bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir. Benzer düzenlemeye 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 146.maddesinde de yer verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunun 128.maddesi ( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 149 maddesi) uyarınca; müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder."...

                    UYAP Entegrasyonu