Eğer eylem, ceza kanunları uyarınca daha uzun zaman aşımı süresi bulunan cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş ise ceza zaman aşımı süresi uygulanır. Şu halde, davaya konu olayın 31/08/2005 tarihinde gerçekleştiği ve işbu davanın 14/10/2015 tarihinde açılmış olduğu dikkate alınarak yasada öngörülen ceza ve genel zaman aşımı süresi dolmuştur. Bu sebeple davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararı yukarıda açıklanan sebeplerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zaman aşımı süresinin 6 ay olduğunu, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı ikame edildiğini, iş dava türünde de zaman aşımı süresinin 1 yıl olup iş bu süre çekin 6 aylık zaman aşımı süresi geçtikten sonra hesap edileceğini, bu hali ile 06.12.2011 tarihinden hesap edildiğinde 06.06.2013' te sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava ikame etmek için zaman aşımının yaklaşık 7 yıl önce dolduğunu, takibin ikinci kez işlemsiz bırakıldığı 27.02.2015 tarihinden dahi zaman aşımı süresi hesaplanacak olursa; 27.08.2016 zaman aşımı süresinin dolduğu tarih olduğunu ve dava bu süresinin üzerine 3 yıldan daha fazla zaman geçtikten sonra ikame edildiğini, bu hali ile de alacağın zaman aşımına uğradığının açık olduğunu savunmuştur....
Maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zaman aşımı süresinin 6 ay olduğunu, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı ikame edildiğini, iş dava türünde de zaman aşımı süresinin 1 yıl olup iş bu süre çekin 6 aylık zaman aşımı süresi geçtikten sonra hesap edileceğini, bu hali ile 06.12.2011 tarihinden hesap edildiğinde 06.06.2013' te sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava ikame etmek için zaman aşımının yaklaşık 7 yıl önce dolduğunu, takibin ikinci kez işlemsiz bırakıldığı 27.02.2015 tarihinden dahi zaman aşımı süresi hesaplanacak olursa; 27.08.2016 zaman aşımı süresinin dolduğu tarih olduğunu ve dava bu süresinin üzerine 3 yıldan daha fazla zaman geçtikten sonra ikame edildiğini, bu hali ile de alacağın zaman aşımına uğradığının açık olduğunu savunmuştur....
Maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zaman aşımı süresinin 6 ay olduğunu, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı ikame edildiğini, iş dava türünde de zaman aşımı süresinin 1 yıl olup iş bu süre çekin 6 aylık zaman aşımı süresi geçtikten sonra hesap edileceğini, bu hali ile 06.12.2011 tarihinden hesap edildiğinde 06.06.2013' te sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava ikame etmek için zaman aşımının yaklaşık 7 yıl önce dolduğunu, takibin ikinci kez işlemsiz bırakıldığı 27.02.2015 tarihinden dahi zaman aşımı süresi hesaplanacak olursa; 27.08.2016 zaman aşımı süresinin dolduğu tarih olduğunu ve dava bu süresinin üzerine 3 yıldan daha fazla zaman geçtikten sonra ikame edildiğini, bu hali ile de alacağın zaman aşımına uğradığının açık olduğunu savunmuştur....
İİK'nun 149/a maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı yasanın 33. maddesi gereğince, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte, limit aşımı dışındaki şikayetler ve itirazlar yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde icra mahkemesine yapılmalıdır. Somut olayda borçluya İİK'nun 149.maddesi kapsamında icra emri 07.01.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu 7 günlük yasal süreyi geçirerek 27.08.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurmuş olup, borçlunun ipotek limitinin aşıldığına dair bir şikayeti de bulunmadığına göre borçlunun süresinde şikayet etmediği anlaşılmıştır.Ayrıca aynı takiple ilgili olarak borçlu tarafından İcra Hukuk Mahkemesine yaptığı başvuru mahkemenin 2014/75 Esas, 2014/620 Karar sayılı ilamı ile süreden reddedilmiştir. Bu durumda mahkemece şikayetin ayrıca kesin hüküm nedeni ile de reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....
İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar ve hak düşürücü niteliktedir. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazın 12.04.2012 tarihinde haczedildiği, hacze ilişkin 103 davetiyesinin 26.08.2012 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 20.01.2014 tarihinde haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz haczine ilişkin 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet de İİK'nun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Borçlu meskeniyet şikayetine ilişkin dilekçesinde açıkça 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiada bulunmamış, süresinden sonra 10.04.2014 havale tarihli cevaba cevap dilekçesi ile tebligatın usulsüzlüğünü ileri sürmüştür....
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; ... tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda davacını yaralandığından bahisle cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemli eldeki dava açılmışsa da; davalı vekili tarafından süresinde verilen cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunulmuş olup, olayda uygulanması gereken zaman aşımı hükümlerinin 2918 sayılı KTK 109/2 maddesinde ön görülen ceza zaman aşımı süresine tabi olduğu, kaza tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK' nın 102/4 maddesine göre de; ceza zaman aşımı süresinin olayda bir kişinin yaralanması nedeniyle 5 yıllık süreye tabi olduğu, zaman aşımının süresinin başlangıcının da TCK nın 103 maddesi uyarınca kaza tarihi olup, zaman aşımını kesen sebepler de değerlendirildiğinde ödeme yapılan en son ... tarihinden itibaren dava tarihi ... tarihi itibariyle 5 yıllık zaman aşımı süresi dolduğundan zaman aşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye...
Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde; takip dayanağı kambiyo senedinin aslının icra başvurusu sırasında icra müdürlüğüne teslim edildiği halde, icra müdürlüğünce takip dosyası oluşturulduğunu, bu yöndeki şikayetin süreye tabi olmadığını, senedin icra müdürlüğüne teslim edildiği tarih itibariyle, 3 yıllık zaman aşımı süresinin de dolduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu belirtmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; Uyuşmazlık, bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo takibinde, takipten önceki zaman aşımı itirazına ve senet aslının icra kasasına alınmadığına dair şikayete ilişkindir. Takipten önceki zaman aşımı itirazının, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 168/5. Maddesi uyarınca, beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre en geç ödeme emrinin, itiraz edene tebliğinden itibaren başlar ve hak düşürücü süre niteliğinde olup, mahkemece re'sen gözetilir....
Somut olayda, davacı tarafça, takipten önceki zaman aşımı itirazının, mahkemece düzeltilen ödeme emrinin tebliği tarihinden (18/04/2022) itibaren yasal 5 günlük süre geçtikten sonra (27/05/2022 tarihinde) yapıldığı görülmekte olup, mahkemece, takipten önceki zaman aşımı itirazının açıklanan nedenle süre aşımından reddi hukuken isabetlidir. Yine, senet aslının icra kasasına alınmadığına dair şikayet de, yukarıda belirtilen ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük yasal süre geçtikten sonra yapılmıştır. Mahkemece, bu yöndeki şikayetin, açıklanan nedenlerle süre aşımından reddi yerine, yazılı şekilde hüküm tesisi hukuka uygun değildir....
süresi içerisinde yeniden suç işlediği 01.07.2011 tarihleri arasını kapsayan 2 yıl 1 ay 19 günlük sürenin 5271 sayılı Kanun'un 231/8-son cümlesi gereğince duracağı, sanığın sorgusunun yapıldığı tarih ile hükmün açıklandığı tarih arasında zaman aşımını kesen başkaca bir sebep bulunmadığı ve sanığın sorgusunun yapıldığı 17.04.2009 tarihinden itibaren, hükmün açıklandığı 11.06.2021 tarihine kadar geçen sürede 8 yıllık olağan dava zaman aşımı süresinin dolduğu gözetilmeden, zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı....