Davacı ile davalı banka arasında 27/012/2016 tarihinde, Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredi sözleşmesi ile Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredisi sözleşme öncesi bilgi formu imzalanmıştır. Bilgi formunun, sözleşmeden dönme hakkına ilişkin 10. maddesinde sözleşmeden dönme ile bilgilendirme yapılmış, 10.3. maddesinde; "konut bedelinin bir kısmının bağlı kredi ile karşılanması durumunda, tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullandığına ilişkin bilgi, satıcı tarafından ilgili konut finansmanı kuruluşuna derhal bildirilir" hükmü yer almaktadır. Kredi sözleşmesinin 29. maddesinde ise; kredi ile satın alınacak taşınmaz bilgileri sözleşmeye yazılmış, taşınmaz belirli hale getirilmiştir. Bu bilgilere göre, bağlı kredinin ön koşulu olan "münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine" ilişkin olması koşulunun yerine geldiği görülmektedir....
Mahkemece iddia, savunma, keşfen düzenlenen bilirkişi heyeti raporuna göre, davaya konu makinanın ayıplı olduğu, davacının 02.07.2004 tarihli ihtarnamesi ile Borçlar Kanunu’na göre sözleşmeden dönme hakkını kullanarak makinanın geri alınmasını ve bedelin iadesini talep ettiği, B.K.nun 202. maddesi anlamında feshin haklı olduğu, makinadaki arızaların tamiratlara rağmen giderilemediği, davacının haklı sebeple sözleşmeden dönmesi nedeniyle tarafların sözleşmeye binaen verdiklerini geri isteme hakları bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 17.451.35.-YTL.nin (davaya konu bulaşık makinasının davalıya iadesi koşulu ile) davacı yararına davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
------- bedel farkı talep ettiğini, malın aynıyla değişiminin davalılar tarafından derhal yapılmaması sebebiyle sözleşmeden dönme ve edaların iadesi haklarının doğduğunu, aracın,----- tarihinde iade kapsamında davalı ------ teslim edildiğini, açıklanan nedenlerle, davacı tarafından satın alınan aracın ayıplı olması ve davalıların malın misliyle değişim imkanının bulunmadığını bildirmesi ve fark ücreti talep edilmesi sebebiyle sözleşmeden dönülerek malın davalılara iadesine, davacının ödediği --- dava tarihi --- üzerinden denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak değer kayıpları ve işleyecek ticari faiziyle şimdilik ------ iadesine, aracın şu anki değerinin artmış olması ve davacının bu değerden mahrum kalmış olması ve aynı aracı dava tarihi itibariyle satın almak istese daha fazla bedel ödemek zorunda olacağı nedeniyle şimdilik ---- menfi zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bundan sonra tanık beyanlarından ,uyulmayan isticvap davetinden ve hasılı dosya kapsamından yine açıkça anlaşıldığı üzere davacı ----malın ayıplı çıkması nedeniyle sözleşmeden dönmüş ve satışa konu forklifti iade etmiştir. Böylece davacının 6098 sayılı TBK'nın 219 vd. maddelerinde düzenlenen ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre davacının sözleşmeden dönme ve ödediği bedeli geri isteyebileceği konusu da sabittir. Ancak davacı her ne kadar çek dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti ve istirdat talep etmiş olsa da söz konusu çekte davacı ----- lehtar/ciranta olduğu, çekin -----sayılı dosyasından işleme konulduğu ve borcun----- tarafından ödendiği anlaşılmakla birlikte çek üzerinde davalı şirketin yer almadığı, çekin dava dışı ---- tarafından ciro yoluyla alındığı, işbu kişinin davanın tarafı olmadığından ve kötü niyetli olarak çeki iktisap ettiği iddia ve ispat edilmediğinden çek bedeline ilişkin davanın istirdat davası olarak görülüp sonuçlandırılması mümkün görülmemiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Gayrimenkul satış sözleşmesinden cayma nedeniyle, sözleşmeden dönme hakkının kullanılarak ödenen bedelin istirdadı, bakiye borca ilişkin menfi tespit davasıdır. Davacı ile davalılar Obaköy - Haldız adi ortaklığı arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, satış bedelinin bir kısmının peşin, bir kısmının T.İş Bankasından alınan konut kredisi ile bir kısmının da senetlerle ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davacı tüketici tarafından ifa imkansızlığı nedeniyle sözleşmeden cayıldığı belirtilerek, ödemiş olduğu bedelin tahsili, bakiye kısma ilişkin ödemelerin durdurulması talep edilmiştir. Taşınmazın taraflarca kararlaştırılan tarihte teslim edilmediği tarafların kabulündedir. Davacı tüketici seçimlik haklarından sözleşmeden cayma hakkını kullandığını beyan etmiştir. Davalının taşınmazın teslim edilmeme sebeplerine ilişkin savunmaları yargılama aşamasında belirlenecektir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında eser sözleşmesi yapıldığından bahisle bir takım eşyalar için taraflarına 45.000,00-TL ödeme yapıldığını ve sözleşme konusu malların bir kısmının, iddiaya göre ayıplı teslim edildiğini, geri kalanınsa iade edilmediğini, bu sebeple sözleşmeden dönme haklarını kullandıklarını ve sözleşmeden dönme nedeniyle 31.000,00-TL menfi zararlarının oluştuğunu ve bu zararın tazminini talep ve dava ettiklerini davacı tarafın, taraflarına, ... Noterliği' nin 14/01/2021 tarihli, ... yev. Numaralı İhtarnamesi ile sözleşmeden döndüklerini ve derhal ödenen 45.000,00-TL'nin iadesini ihtar etmişseler de işbu İhtarnamenin taraflarına 19/01/2021 tarihinde tebliğ olduğunu, taraflarına verilen cevap süresi dahi dolmadan davacı tarafın, ... İcra Müdürlüğü'nün 2021/... E. Sayılı dosyasından icra takibine giriştiğini, ilgili icra dosyasına taraflarınca itiraz edildiğini ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2021/... e....
HD’nin 19/04/2011 gün ve ...E. ...K. sayılı emsal içtihadına göre de, "Davacı iş sahibi şirket davalı yüklenici ile aralarında düzenledikleri sözleşmeyi feshetmiştir. Bu aşamadan sonra davacı sadece menfi zararlarını isteyebilir, ayrıca müspet zararların da talep edilebilmesi için sözleşmede bu konunun hükme bağlanması gerekir." Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde müspet zararın ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmadığından davacının sözleşmeden dönme halinde, bu müspet zararını isteyemeyeceği sonucuna varılmış ve müspet zarar tazminatı talebi reddedilmiştir. Davacının terditli ilk talebi olan, sözleşmeden dönme nedeniyle verilen bedelin faiziyle beraber iadesi ve müspet zararın tazmini talebi kısmen kabul edildiğinden, terditli 2. talebin incelenmesine geçilmesine gerek görülmemiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Noterliği’nin 16.06.2003 tarihli ihtarnamesi ile neden göstererek sözleşmeyi feshettiğini (sözleşmeden döndüğünü) açıklamıştır. Davalı arsa sahipleri ise yüklenicinin gönderdiği bu ihtarnameden sonra, yükleniciye gönderdikleri 15.08.2003 tarihli ihtarnamede “derhal inşaatın yapılıp yasal ve mukaveledeki sürede teslim edilmesini” istemişlerdir. Eldeki temyize konu davada da sözleşme uyarınca kendilerine verilecek 4 adet dükkânın teslim edilmemesi nedeniyle kira tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Görüldüğü gibi fesih konusunda tarafların iradeleri birleşmemiştir. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde taraflardan birinin sözleşmeden dönme iradesinin karşı tarafça kabul edilmesi, başka bir anlatımla dönme iradelerinin birleşmesi veya mahkemeye açılacak fesih davası üzerine mahkemece sözleşmeden dönmeye hükmedilmesi gerekir. Somut olayda sözleşmeden neden göstererek dönmek isteyen yüklenicinin mahkeme kararına ihtiyacı vardır....
Mahkemece, sözleşme hükümlerine göre davacının akitten dönme hakkını kullanmasının doğru olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalı ile arasında düzenlenmiş bulunan sözleşmenin iptaline, davacı şirketin bu sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde, borçlu olmadığının tespiti yanında ödemek zorunda kalacağı paranın istirdadını da İİK.nun 72. maddesine göre talep etmiştir. Yapılan yargılama sonucunda taraflar arasında akdin geçerliliğini kaybettiği belirlenmiş ve davacının borçlu olmadığının tespitine karar veRilmiş ise de, davacının diğer talebi olan istirdat istemi hakkında bir hüküm oluşturulmamıştır. Bu durum HUMK.nun 74.maddesine aykırılık teşkil ettiği için hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 15.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir. Bu tür cezai şartta borçlu cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceği gibi, alacaklı da sadece cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Bu durumda artık alacaklı borçludan asıl edimin ifasını isteyemeyecektir. Seçimlik ve ifaya eklenen ceza koşulu, borçlunun borcunu ihlal etmesine karşı alacaklıya bir talep hakkı sağlarken, dönme cezası borcun ihlali koşulu aranmaksızın, belirli bir meblağı ödemek suretiyle borçluya sözleşmeyi sona erdirme imkânı verir. Borçlu, borca aykırı davranışı bulunmasa bile, ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeyi ortadan kaldırabilir. Burada asıl borcun ifasının yerini dönme (fesih) cezası almaktadır....