Aynı maddenin 6. fıkrasında, menfi tespit davası sırasında borç ödenmiş ise davaya istirdat davası olarak devam edileceği öngörülmüştür. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi anılan yasa gereği olup, davacılar vekilinin borcun icra dosyasına ödendiği yönündeki beyanına ve özellikle davacı vekilinin davaya istirdat davası olarak devam edilmesi talebine rağmen, mahkemenin davayı menfi tespit davası olarak sonuçlandırıp hüküm kurması hatalıdır. Davaya İcra İflas Kanunu'nun 72/6. maddesi uyarınca istirdat davası olarak devam edilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 11.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şti yönünden davacının menfi tespit ve istirdat isteminin kabulüne, menfi tespit davasının devamı sırasında ödenen 40.000TL bedel yönünden İİK'nun 72/7. maddesi uyarınca davanın istirdat davasına dönüşeceği gözetilerek 40.000 TL'nin davalı .... Şti. 'den alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılar.... Ve San. Ltd. Şti. ile davalı ... açısından ise menfi tespit ve istirdat isteminin reddine,davalı ... açısından tazminat talebi ile ilgili olarak çek icra takibine konulmadığından ve icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden koşulları oluşmayan tazminat talebinin İİK'nın 72. maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Şubesi'ne ait ... keşide tarihli ... seri nolu ve #45.000,00-TL bedelli çekin ileride açılacak olan menfi tespit davasının kesinleşmesine değin çek üzerine İİK 72/2 gereği ilgili bankaya müzekkere yazılarak çek bedelinin ödenmemesi ve icra takibine konu edilmemesi için teminatlı yahut teminatsız olarak tedbir konulmasına, davalı şirket ile müvekkil şirket arasında yapılan Satım Sözleşmesinin TBK 212 vd. hükümleri uyarınca geçersizliğinin tespitine, bu sözleşme nedeniyle müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, ... Bankası A.Ş. 0106 ......
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/488 Esas KARAR NO : 2021/723 DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım) DAVA TARİHİ : 04/09/2021 KARAR TARİHİ : 04/10/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili aleyhine davalı şirket tarafından takip başlatıldığını, takibin usule aykırı olduğunu, gönderilen ihtarnamede tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedeki seçimlik haklardan sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığını, icra takibine konu ticari ürünün teslim edildiğine dair ispat külfetinin davalı taraf üzerinde olduğunu davalının sadece kendisi tarafından düzenlenen faturaya dayanarak alacağını ispat edemeyeceğini, davalının herhangi bir sözleşme v mal alım satımı yapıldığına dair yazılı belge sunması gerektiğini belirterek sonuç olarak davanın kabulüne, haksız takibin iptaline, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin davada Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk ve İstanbul 3. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, toplu konut idaresinden satın alınan konut için ortak gider aidatları ödendiği halde fazla tahsilat yapıldığı iddiasıyla borçlu olmadığının ve bu ödeme nedeniyle davalıların sebebsiz zenginleştiklerinin tespiti ile ödenen bedelin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, uyuşmazlığın konut alımından kaynaklanmadığı, apartman ortak giderlerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Tüketici Mahkemesi özel bir mahkemedir ve görevleri 4077 sayılı Kanundan kaynaklanmaktadır....
Kozmetik Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında 29/06/2007 tarihinde satış temsilcisi kayıt formu imzalandığı, sözleşmenin ifa yerinin ... ili olduğu, davacının ikametgahının ..., davalının ikametgahının İstanbul ili olduğu, HMK'da menfi tespit davalarına ilişkin özel bir yetki kuralının bulunmadığı, menfi tespit davasına dayanak icra takibinin ...'da başlatılmış olmasının ... Mahkemelerini yetkili hale getirmeyeceği gerekçeleriyle yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/son maddesine göre menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının ikametgâhı mahkemesinde de açılabilir....
İcra Müdürlüğünün 2002/1592 Esas sayılı dosyada davacı hakkında 2000 USD bedelli bir bono nedeniyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, bunun üzerine davacı tarafça borçlu olmadığının tespiti amacıyla menfi tespit davası açıldığı ve Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2003/1306 Esas sayılı dosyasında davacı işçinin davalı işverene söz konusu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine dair karar verilip, kararın 05/12/2008 tarihinde kesinleştiği, dava devam ederken söz konusu takip borcunun icra veznesine ödendiği, görülmüştür. İcra İflas Kanununun 72. maddesine göre, borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Her ne kadar somut olayda, kesinleşen menfi tespit davasında istirdat hükmü kurulmamış ise de dava devam ederken borç ( son taksidi 13/09/2004 tarihinde) ödenmekle menfi tespit davası yukarıda yazılı Kanun hükmü gereği kendiliğinden isdirdat davasına dönüşür....
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, geç teslim nedeniyle kira tazminatı ve eksik işler nedeniyle de taşınmazdaki değer kaybının tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece ıslah edilen davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur. Taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmesi M.K.634.m.si ile 706.m.si,6098 s.TBK.nun 237.m.si (818 s.BK.nun 213.m.si),Tapu kanununun 26.m.si ile Noterlik kanununun 60.m.leri uyarınca resmi şekle tabi olduğu,dava konusu satış vaadi sözleşmesinin noterde yapılmış resmi nitelikli bir sözleşme olması nedeniyle geçerli bir sözleşme olduğu açıktır. Ön ödemeli konut satış sözleşmesi,6502 s.TKHK.nun 40.m.sinde;"(1) Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir....
Somut durumda davacı dava dilekçesinde yapmış olduğu diğer sözleşmeleri yerine getiremediğinden iş ve gelir kaybına uğradığı, ticari itibarının zedelendiği, sözleşme nedeni ile saha düzeltmesi yapmak zorunda kaldığı, birçok işçi tuttuğu ve montaj tamamlanacak ve işe başlayacaklar umudu ile bünyesinde tutmaya ve maaş vermeye devam ettiği iddiası ile zararlarının tahsilini talep etmiş olmakla, bu kalem istemlerinin müspet ve menfi zarara ilişkin olduğu, ilk derece mahkemesince ise hüküm altına alınan miktarın tamamının hatalı olarak müspet zarar şeklinde nitelendirildiği anlaşılmaktadır. Davacının sözleşmeden dönme istemi bulunduğu nazara alınarak menfi ve müspet zarar isteminin yukarıda açıklanan yasal çerçevede değerlendirilmesi gerekir iken, bu yönde değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır....
Zira, bu durumda dava kendiliğinden istirdada dönüştü diye istirdat hükmü kurmak, talep aşımına tekabül edeceğinden, menfi tespit talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermekle yetinilmesi isabetli bir çözüm tarzı olacaktır. Açıklanan nedenlerle “menfi tespit davasının kabulüne ve istirdada dair talep bulunmaması nedeniyle bu hususta karar vermeye yer olmadığına” şeklinde tesis edilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle, onama yönünde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum....