Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eldeki davada davacının talep ettiği alacak, ifa edilmeyen işlerin bedeline yani ifa yerine tazminata ilişkindir. İfa yerine tazminat alacağı, yüklenicinin temerrüde düşmesi üzerine iş sahibinin BK'nın 106. maddesindeki seçimlik hakkını bu yönde kullanmasıyla muaccel olur. Protokol tarihi veya yüklenicinin yapma borcu yönünden temerrüde düştüğü tarihler, ifa yerine tazminat alacağını muaccel kılmadığından zamanaşımına başlangıç alınamaz. Alacak muaccel olmadığı sürece alacaklıdan alacak hakkını takip etmesi beklenemeyeceğinden, alacak muaccel oluncaya kadar zamanaşımı da işlemez. Somut olayda davalı yüklenici, irtifak işlemlerinin tapuya tescil edildiği (erteleyici şartın gerçekleştiği) 07.10.1998 tarihine protokolde kararlaştırılan 9 aylık ifa süresinin eklenmesiyle 07.07.1999 tarihinde temerrüde düşmüş ve bu tarihten itibaren temerrüdünü sürdürmüştür....

    Davacı, yüklenicinin temliki işlemine dayanarak mülkiyet aktarımı isteminde bulunamaz ise de, akidi olan yükleniciden Borçlar Kanununun 96.maddesine dayanarak adem-i ifa sebebiyle tazminat isteyebilir. Davada, ikinci kademedeki istek olarak ileri sürülen tazminat talebinin nedeni Borçlar Kanununun 96.maddesidir. Buradaki borcun nedeni, borçlunun (yüklenicinin) taahhüdünü ihlal etmesidir. Borçlunun taahhüdü, genellikle bir akde dayandığından buna “akdi tazminat”, borçlunun sorumluluğuna da “akdi sorumluluk” denilmektedir. Borçlar Kanununun 96.maddesince ödenmesi gereken tazminat ise, alacaklının müspet zararıdır. Müspet zarardan da, borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise, bu vaziyetle mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki fark anlaşılmalıdır. Oysa bilirkişiler, tazminat olarak sözleşmeyle davacının, yüklenici davalıya yaptığı ödemelerin güncelleştirilmiş değerini bulmuştur....

      Davalının yüklendiği edimini ifa etmemesi ve dolayısıyla borçlu temerrüdüne düşürülmüş olması sonucu, davacı tarafından davalıya gönderilip tebliğ olunan 20.05.2005 tarihli ihtarla sözleşmenin geriye etkili sonuç doğuracak şekilde fesih olunduğunu bildirmiştir. Davalı alt yüklenici şirketin yüklendiği edimini ifa etmemesi sebebiyle davacı, manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Borçlar Kanunu'nun 98/2. maddesinin yollamasıyla, aynı Kanunun 49. maddesi hükmü uyarınca, kural olarak manevi tazminat istenebilir. Ancak, sözleşmeye aykırı davranış ya da ifa olunmaması manevi tazminat isteminin kabulü için yeterli değildir....

        - KARAR - Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı yüklenici arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapı kullanma izin belgesi alınarak bağımsız bölümlerin teslimi gerekirken iskân ruhsatının alınmadığını ve yapı denetim ücretinin de davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek, yapı kullanma izin belgesi alınması için yükleniciye ait 11 no’lu bağımsız bölümün satışı suretiyle nama ifaya izin verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, yapı denetim ücreti ile veraset ve intikal vergilerinin arsa sahiplerine ait olduğunu ve bunların ödenmemesi nedeniyle yapı kullanım izin belgesinin alınamadığını, sözleşme gereğince yükleniciye verilmesi gereken 11 nolu bağımsız bölümün verilmediğini ileri sürerek, asıl davanın reddi ile 11 no'lu bağımsız bölümün arsa sahipleri adına olan tapu kaydının iptali ile davacı yüklenici adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Nama yazılı kıymetli evrak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 654. maddesinde, "Belli bir kişinin adına yazılı olup da, onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak, nama yazılı senet sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 778. maddesi ile bonolar hakkında da uygulanan aynı kanunun 681/2. maddesinde ise "Düzenleyen, poliçeye emre yazılı değildir ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur." hükmü yer almaktadır....

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: K A R A R Dava, eser sözleşmesi uyarınca arsa sahiplerince açılan nama ifaya ve ifa için gerekli masrafları karşılamak için davalı yükleniciye devri gereken 19 nolu dairenin satışına izin verilmesi istemi ile açılmış, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle nama ifaya konu imalât ve bedelleri bilirkişi tarafından belirlenmiş olup resmi mercilere yatırılacak masrafın da belgelendirileceğinin tabiî bulunmasına göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Yanlar arasındaki 30.11.1999 tarihli sözleşmede davacılar dışında kişiler yer almış olup bu şahıslar aynı zamanda...

            Davacı istinaf dilekçesiyle, söz konusu senedin; tüketici işlemi ve taksitli satış sözleşmesi gereği düzenlendiğini, nama yazılı şekilde düzenlenmediğini, davalı ve iyi niyetli hamil olduğunu iddia eden ...'...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, müvekkili arsa maliki ile davalı yüklenici arasında davacının paydaş olduğu taşınmaz üzerinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, taşınmazın diğer paydaşlarından bir kısmı ile sözleşme imzalanamaması nedeniyle sözleşmenin yüklenici tarafından ifa edilememesi üzerine açtıkları dava ile sözleşme gereğince müvekkilinin devrettiği hisseyi geri aldığını ileri sürerek, sözleşme gereği gibi ifa edilseydi müvekkiline verilecek olan daire bedelinden müvekkilinin iade aldığı hissesinin bedelinin mahsubu sonucu hesaplanacak müspet zarar miktarı olarak 75.476,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

                Bu sözleşmelerde yüklenicinin asli edimi, arsa sahibinin arsası üzerinde sözleşme ve imara uygun olmak üzere finansmanı kendisi tarafından sağlanarak inşaat yapıp teslim etmek, arsa sahibinin borcu ise, bedel olarak kararlaştırılan bağımsız bölüm ya da arsa payının mülkiyetini yükleniciye devretmektir. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan tapu kaydı ya da bağımsız bölümlere hak kazanabilmesi inşaatı kusursuz ve eksiksiz tamamlayıp teslim etmesine bağlıdır. Sözleşmeden sonra ve inşaat süresince yükleniciye bir kısım payların devri avans niteliğindedir. Yüklenici edimini ifa ettiği oranda şahsi hak elde edebilir ve elde ettiği hakkını üçüncü kişilere devredebilir.Bütün sözleşmelerde olduğu gibi kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde de taraflar sözleşmenin kendilerine yüklediği borçları belirlenen zaman ve biçimde ifa etmek zorundadır....

                  Asıl iş veren ... nin akidi olan davacılar, tasfiye sırasında bedeli ödenen davalı imalatlarının bir kısmında eksik ve ayıplar olduğunun belirlendiğini, ... nin tasfiye için bu ayıp ve eksikliklerin giderilmesini zorunlu tuttuğunu, davalının uyarılara rağmen eksik ve ayıpları gidermediği için nama ifa adı altında ayıp ve eksikliklerin kendileri tarafından giderilmek zorunda kalındığını, sözleşme hükümleri uyarınca bu giderlerden davalının sorumlu olduğunu belirtip, davalının yaptığı işler ile ilgili ayıp ve eksik giderim bedelinin belirlenip davalıdan tahsilini istemiştir. ... ile davacılar arasında düzenlenen hak edişler ve davanın tarafları arasında düzenlenen hak ediş raporları, temin edilen kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak var ise davacılar alacağının belirlenmesi yoluna gidilmişktir....

                    UYAP Entegrasyonu