WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, kısa kararda tarafların müşterek çocukları olan ... ve ...' nın velayetleri davacı- karşı davalı anneye verilerek, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki düzenlemesi yapılmasına rağmen, gerekçeli kararda velayet ve kişisel ilişki konularında hüküm kurulmaması suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK m. 298/2)....

    Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. (TMK m. 323) Ana ve babadan herbiri diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür....

    Somut olayda, 20.06.1971 doğumlu davacının doğumla Türk vatandaşı olup 02.12.2002 tarihinde çıkma izni almak suretiyle türk vatandaşlığını kaybettiği, 11.11.2010 tarihinde yeniden Türk vatandaşlığına alındığı, yurt dışı hizmet borçlanma talebinin davalı Kurumca kabul edilerek Türkiye'de sosyal güvenlik kuruluşuna tabi hizmeti bulunmadığından borçlanmanın 4/b kapsamında yapıldığı,Türkiye'de 5510 sayılı yasa kapsamında tescili bulunmadığı,yurt dışı hizmet belgesinden 20.06.1988 tarihinden itibaren analık/gebelik,01.08.1988 tarihinden itibaren çocuk yetiştirme nedeniyle sigorta kapsamına alındığı 20.07.2000 tarihinden itibaren sigortadan muaf cüzi çalışma nedeniyle prim ödemesi bulunduğu,Kurumun 25.12.2013 tarihli yazıda davacının sigorta başlangıç tarihini ödeme tarihinden borçlandığı gün kadar geriye götürerek 20.09.1997 olarak kabul ettiği görülmektedir....

      Ölen sigortalının Türk vatandaşı olmadığı dönemin borçlanılması mümkün değil ise de; hak sahibinin ölen sigortalıya ait borçlanmak istediği yurt dışı sürelerinde Türk vatandaşı olması şart değildir. Hak sahiplerine borçlandıkları sürelere istinaden aylık bağlanmasında; kesin dönüş, yani yurt dışındaki sigortalı işten ayrılma, ikamete dayalı sigorta ya da sosyal Yardımın sona erme şartı aranmaz. Hak sahipleri, ölenin yurt dışı hizmetinin tamamını veya aylığa yetecek kısmını borçlanmakta serbesttir. Somut olayda; dava dilekçesinde Kurum işleminin iptali ile borçlanma ve ölüm aylığı alma hakkını kazandığının tespitine, başvuru tarihinden itibaren aylıklarının ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir....

      Bunlara karşılık mahkemece velayeti davalı-birleşen davacı- karşı davalı anneye bırakılan ortak çocuk ile davacı-birleşen davalı-karşı davacı baba arasında altı ay süre ile ve altı ay sonunda olmak üzere ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenerek kademeli bir kişisel ilişki düzenlemesi yapılmıştır. Değişen koşullara göre, çocuğun yaşı ve eğitim durumu gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek zaman dilimindeki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden çocuk ile baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması isabetsiz olduğu gibi, karar tarihi itibariyle yaklaşık beş yaşında bulunan ortak çocukla baba arasında altı ay süre ile yatılı olmayacak, sonrasında ise yaz tatillerini ve okullar ara yıl tatilini kapsamayacak şekilde kişisel ilişki tesisi de doğru olmamıştır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı ile .... isimli şahsın evlendikleri, ortak bir çocuklarının bulunduğu, dava dışı .... isimli şahsın küçüklere zarar verici herhangi bir davranışının tespit edilmediği, küçüklerin davalı anne ile kişisel ilişki kurulması bakımından istekli oldukları, ancak davalının eşi ile bir arada olmak istemediklerini beyan ettikleri, davalının kişisel ilişki kurulmasına ve kişisel ilişkinin yatılı olarak gerçekleştirilmesine engel halinin bulunmadığı, bu bakımdan davacı tarafın kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkin talebi yerinde görülmediği, ortak çocukların davalının eşine yönelik güven sorunu bulunduğu, davacı ile davalı arasında boşanma sürecinde bu kişiden kaynaklı olarak başlayan uyuşmazlığın mevcut durumda çocuklara da tesir etmiş olması, çocukların kişisel ilişki sırasında velâyet sahibi babadan uzun süre uzakta kalmak istemediklerine ilişkin beyanları itibariyle, kişisel ilişkinin...

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/595 KARAR NO: 2021/915 DAVA : Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) DAVA TARİHİ: 22/09/2021 KARAR TARİHİ: 24/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ---- tarihinde faaliyete başladığını ve oto yedek parça alım-satım işi yapıldığını, şirketin yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerine başaralı bir şekilde devam ettiğini, şirket sahibi ve tek ortağı olan davacının eşinin ---- tarihinde kalp krizi sebebiyle vefat ettiğini, vefatının ardında geride davacı ve ---- çocuğunun yasal mirasçıları olarak kaldıklarını, müvekkilinin eşinin vefatı sonrasında miras payına istinaden hareket edilmek ve şirket işleyişinin devamı sağlanmak istenmiş ve bu nedenle de---- kaydedildiğini, bununla birlikte diğer mirasçıların usulüne uygun olarak mirası ted talep etmeleri üzerine şirketin halihazırda organsız kaldığımı ve...

          DAVA TARİHİ : 25.03.2019-12.04.2019 HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi İLK DERECE MAHKEMESİ : Savaştepe Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi SAYISI : 2020/147 E., 2022/44 K. Taraflar arasındaki, davacı-davalı baba tarafından açılan velâyetin değiştirilmesi, mümkün olmazsa çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davası ile davalı-davacı anne tarafından karşı dava olarak açılan çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması, mümkün olmazsa yeniden düzenlenmesi davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda; İlk Derece Mahkemesince velâyetin değiştirilmesi ile davalı-davacı annenin kişisel ilişkinin kaldırılması davasının reddine ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir....

            Psikolog ve pedagog tarafından düzenlenen uzman raporu çocuğun özel durumu nedeni ile kurumda kalmaya devam etmesi ve anne-baba ile kurum gözetiminde yatısız olarak kişisel ilişki düzenlenmesi uygun olacağını tespit etmiş olması dikkate alınarak ilk derece mahkemesince çocukla baba arasında düzenlenen kişisel ilişkinin çocuğun yararına olduğu sonucuna varılmıştır....

            in velayetinin davalı anneye bırakıldığı,boşanma davasında davacı babanın, davalı kadının anne ve babasını öldürmesi sebebiyle cezaevinde bulunduğu için çocuklarıyla kişisel ilişki kurulmadığı, daha sonra babanın çocuklarla kişisel ilişki kurulması talebiyle 05.10.2015 tarihinde açtığı davanın da uzman raporu doğrultusunda ve davaya konu çocukların küçük olmaları sebebiyle reddine karar verildiği, bu kararın da 27.02.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....

              UYAP Entegrasyonu