Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, dava tarihinden başlamak üzere yoksulluk nafakasının her ay 700 TL'ye, iştirak nafakasının her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 700'er TL'ye yükseltilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakaların her yıl Üfe oranında artırılmasına hükmolunmuştur. Davalı vekili verilen kararı; soyut ve taraflı tanık beyanlarına itibar edilerek yapılan artırımın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf etmiş, kararın kaldırılıp davanın reddine karar karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusuna cevap vermemiştir. Dava;İştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı istemine ilişkindir. TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür....

Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, buna bağlı olarak aleyhe hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakasının hatalı olduğu, iştirak nafakası miktarının yüksek olduğu, ziynet alacağı davasının reddi gerektiği gerekçeleri ile kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası miktarı ve ziynet alacağı davası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2. Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarlarının yetersiz olduğu gerekçeleri ile iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. C....

    gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası, çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, çocukla baba arasındaki kişisel ilişki tesisine ilişkin olarak bozulması gerekmiştir....

      HD nin 01/04/2015 tarih ve 2014/18996 E- 2015/5335 K sayılı ilamında yoksulluk nafakasında hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, davacının halen yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü olduğu görülmüştür. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadının asgari ücretle çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kendisi yoksulluk sınırında bulunan ve yoksulluk nafakası alan davalının ortak çocuklar için iştirak nafakasıyla yükümlü tutulması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı HMK'ya 6217 sayılı kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/05/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili isitnaf dilekçesinde taleplerinin tedbir nafakası istemine ilişkin olduğunu, tedbir nafakasının her zaman istenebileceğini ileri sürerek tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış çocuk için aylık 1000- TL tedbir ve iştirak nafakası ile kendisi için aylık 1000- TL tedbir ve yoksulluk nafakası isteminden ibarettir. Davacı vekili dava dilekçesinde ; taraflar arasında görülen boşanma davasında iştirak ve yoksulluk nafakası istemi olmadığından bu hususta hüküm kurulmadığını, boşanmaya ilişkin hükmün henüz kesinleşmemiş olduğunu belirterek eldeki davayı açtığını beyan etmiştir. Bilindiği üzere boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde yoksulluk nafakası davası açılması mümkün olup mahkemece yasal şartların varlığı halinde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi mümkündür....

        AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 04/09/2020 NUMARASI : 2019/561 ESAS 2020/361 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların boşandıklarını, boşanma sonucunda çocukların velayetinin anneye verildiğini, boşanma ilamı ile anne ve çocuklar yararına yoksulluk ve iştirak nafakalarına hükmedildiğini, çocukların yaşı nedeniyle nafakaların kesildiğini, Konya 1. Aile mahkemesinin 2015/378 E....

        Hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu, davacı vekilinin talebinin bağımsız açılan yoksulluk nafakası talebi olarak değerlendirildiğinde; Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 23/05/2017 tarih 2016/187 Esas ve 2017/194 Karar sayılı ilamı ile usulüne uygun şekilde yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından kadın yararına yoksulluk nafakası talebi ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, iş bu kararın 23/10/2019 tarihinde kesinleştiği, TMK 178....

          Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan (yoksulluk) ve (iştirak) nafakası da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise, eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için kararın, eklentiler yönünden de kesinleşmesi gerekmez.TMK'nun 169. maddesinde boşanma veya ayrılık davası açılması halinde hakim tarafından alınması gereken geçici önlemler hüküm altına alınmıştır. Boşanma davası içerisinde TMK'nun 169. maddesi gereğince hükmolunan tedbir nafakası boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar....

          Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; artırımı talep edilen yoksulluk ve iştirak nafakasının 13/02/2020 tarihinde kesinleşen boşanma ilamı ile belirlendiği, eldeki artırım davasının ise 28/12/2021 tarihinde açıldığı, davacının ev hanımı olduğu, davalının ise; çiftçilikle uğraştığı aylık 4.000- 5.000 TL gelirinin olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davacının yoksulluk ve iştirak nafakasının artırım talebi yönünden; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda uygun bir artırıma karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeler ile yapılan düşük artış miktarı uygun görülmemiştir....

          Sonuç olarak; davalının iştirak ve yoksulluk nafakalarının kısmen artırılması hükmüne dair istinaf başvurusunun kararın miktar yönünden kesin olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          UYAP Entegrasyonu