Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

II) Ancak zaten davacı-karşı davalı kadın lehine ilk derece mahkemesi tarafından yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olup, kendisi yoksul olanın iştirak nafakası ödemekle yükümlü tutulamayacağı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi tarafından çocuk lehine kadın aleyhine iştirak nafakasına hükmedilmesi hatalıdır....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince özetle; davacının davasının kısmen kabulü ile davacı kadın yararına daha önce hükmedilen aylık 300 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 600 TL'ye çıkarılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, müşterek çocuklar yararına daha önce hükmedilen aylık 300'er TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 600'er TL'ye çıkarılmasına, nafakalara yasal faiz uygulanmasına, ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı; süresinde istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen nafaka miktarları yönünden, Davalı; faiz ve ÜFE'ye hükmedilemeyeceğini, reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek süresinde istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. GEREKÇE : Dava; iştirak ve yoksulluk nafakalarının artırılması istemine ilişkindir....

Sonuç olarak, davacı-davalı kadının kusur tespiti, iştirak nafakası miktarı ile erkek lehine takdir edilen manevi tazminat ve yoksulluk nafakasının reddi yönünden istinaf taleplerinin kabulüne, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur tespitine bağlı olarak davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddedilmesi doğru değildir. 3-Mahkeme tarafından davacı kadının eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile yoksulluk nafakası talebi reddedilmiştir.Yukarıdaki bentte açıklanan sebepler ile boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek daha fazla kusurludur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek yoksulluk nafakası konusunda hüküm kurulması gerekirken kusur durumu gerekçe gösterilerek yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmamıştır. Kaldı ki, eşit kusurlu eş lehine de yoksulluk nafakasına hükmedilebilir....

    Mahkemece; yapılan yargılama ve toplanan deliller uyarınca, davacının aylık ortalama gelirinin 1200 TL olduğu, davalı Şaduman’ın ise babasından ölüm aylığı olarak 442 TL maaş aldığı, ev işlerine gittiği, davalının aylık ortlama gelirinin asgari ücretin altında kaldığı kanaatine varılarak, sonuç olarak yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin TMK 176’ncı maddesinde belirtilen yasal şartların oluşmadığı gerekçesiyle, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına dair talebin reddine; müşterek çocuk Hülya’nın ise, dava tarihi itibariyle reşit olduğu bu sebeple reşit olduğu tarih itibariyle aslında iştirak nafakasının kendiliğinden kalktığının tespitine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir....

      in velâyetinin annesine verildiği, babası ile kişisel kurulduğu, ortak çocuğun eğitim, sağlık, barınma ve diğer ihtiyaçları ile babanın ödeme gücü göz önüne alınarak kararın kesinleşmesi ile birlikte velâyeti annesine verilen ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakası takdir edildiği, kadının çalışıyor oluşu nazara alınarak yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği ve tarafların eşit kusurlu olmaları nedeni ile tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

        Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 4-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 2012 doğumlu ortak çocuklar ... ve ... ...’nin ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

          İstinaf Sebepleri 1-Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. 2-Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının,müvekkiline hakaret ettiğini,kadının tam kusurlu olduğunu belirterek kusur, maddî-manevî tazminatlar ve tedbir-yoksulluk-iştirak nafakaları, velâyet yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. C....

            Açıklanan sebeple, davacı kadın lehine uygun miktarda maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 4-Davacı kadın vekili lehine davanın kabulü nedeniyle boşanma karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 5-Mahkemece, davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; davacı kadının öğretmen, davalı erkeğin ise polis memuru olduğu, tarafların gelir düzeylerinin aynı olduğu ve davacı kadının kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde yeterli ve düzenli gelirinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları davacı kadın lehine gerçekleşmemiştir....

              Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin nafaka miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının hüküm bölümünde bulunan iştirak nafakasına ilişkin 5. maddesi ile yoksulluk nafakasına ilişkin 6.maddesinin tedbir nafakası bölümünden sonra gelen kısımlarının kaldırılmasına, buna göre yeniden hüküm kurularak davacı kadın ve müşterek çocuk yararına uygun miktarda yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              UYAP Entegrasyonu