Bu bakımdan sayın çoğunluğun yoksulluk nafakasıyla ilgili bozma kararına katılmıyorum....
Verilen bu karar davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, Dairemizin 26.11.2018 tarihli ilamı ile tanık beyanlarının dikkate alınması gerektiğinden bahisle mahalli mahkemenin redde ilişkin bu kararı bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak 23.05.2019 tarihinde tarafların boşanmalarına ve davacı kadın lehine tedbiren aylık 350 TL olarak hükmedilen nafakanın, kararla birlikte aylık 500 TL’ye çıkartılmasına ve yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiş, verilen bu karar yukarıda gösterildiği gibi davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece verilen ilk hükümde kadın yararına aylık 350 TL yoksulluk nafakası ödenmesine hükmedilmiş, bu hüküm erkek tarafından temyiz edilmiştir. Bozma sonrası verilen kararda ise; kadın yaparına aylık 500 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. İlk hükümde kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası davacı kadın tarafından temyiz edilmemiş, bu miktar yönünden davalı erkek yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur....
Sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma ilamı ile birlikte davacı için aylık 100 TL yoksulluk ve velayeti anneye verilen müşterek çocuk için aylık 50,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini ancak ödenen yoksulluk ve iştirak nafakalarının çok düşük kaldığını iddia ederek; yoksulluk nafakasının aylık 750,00 TL’ye, iştirak nafakasının aylık 500,00 TL’ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilerek, davacı tarafa ödenen yoksulluk nafakasının aylık 400 TL'ye, müşterek çocuk için ödenen iştirak nafakasının aylık 300 TL'ye çıkartılması yönünde hüküm tesis edilmiş; hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir....
Bir başkasıyla birlikte yaşayan kadının yoksulluk nafakası talebi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup dürüstlük kuralına da aykırıdır (MK. md.2). Bu sebeple hükmün yoksulluk nafakası yönünden bozulması gerektiğin düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Anılan nedenler ile mahkemece sulh sözleşmesine aykırı olarak yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve "Hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından, hükmün 1.fıkrasında yer alan; "...yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 29/11/2013 tarihinden başlayacak şekilde..." ifadesinin çıkarılarak yerine "...yoksulluk nafakasının 18/12/2014 tarihinden başlayacak şekilde ... " ifadesinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 29/01/2015 NUMARASI : 2014/131-2015/55 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının öğretmen olarak göreve başlaması ile yoksulluk halinin sona erdiğini belirterek, davalıya ödenen aylık 300TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; nafaka miktarının zaten düşük olduğunu, davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir....
Karar taraflarca yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 176. maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Somut olayda irat şeklinde ödeme tarafların ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında Kanunun (TMK m. 176/1) amacına uygun değildir. O halde, yoksulluk nafakası yükümlüsünün yoksulluk nafakasını toptan şekilde ödemesinin uygun olacağı gözetilerek, bu yönde hüküm kurulması gerekirken, nafakanın irat şeklinde ödenmesine karar verilmesi somut olay bakımından isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....
şerTL yoksulluk ve iştirak nafakasının erkekten alınarak, kadına ödenmesine karar verildiği, davacı-davalı erkek tarafından; ekonomik durumundaki bozulma ve kadının çalışmaya başlaması nedeni ile kadına ödenmekte olan yoksulluk nafakasının kaldırılması uygun görülmediği takdirde aylık 500,00.TL'ye indirilmesi, davalı-davacı kadın tarafından Mersin 4. Aile Mahkemesinin 2020/220- 519 E.K. Sayılı birleşen dava ile de; takdir edilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının yetersiz olduğu gerekçesi ile aylık 4.000,00.'erTL yoksulluk ve iştirak nafakasına çıkarılmasına, gelecek yıllar için ÜFE oranında artış uygulanmasının talep ve dava edildiği, her iki tarafçada açılan karşı davaların reddine karar verilmesinin talep ediliği, İlk Derece Mahkemesince; davacı-davalı erkeğin yoksulluk nafakasının kaldırılması/indirilmesi davasının reddine, davalı-davacı kadının da; yoksulluk ve iştirak nafakası artırım davasının kısmen kabulü ile ödenmekte olan aylık 1.750,00.'...
Ayrıca, madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; boşanma davası ile davalı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının çalışmaya başladığını, yoksulluğunun ortadan kalktığını belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasını veya indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının asgari ücretle çalıştığını, yoksulluğunun kalkmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....