Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, dava tarihinden geçerli olmak üzere 100 TL yoksulluk nafakasının 300,00 TL'ye çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Mahkemece Karacabey 1 Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 23.03.2006 tarih, 2005/423 Esas ve 2006/182 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine takdir edilen aylık 100,00 TL yoksulluk nafakasının artırılmasına karar verilmiş ise de, taraflar arasında Karacabey 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nde görülen nafaka artırım davası ile yoksulluk nafakasının 120,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yoksulluk nafakasının 120,00 TL üzerinden artırılması gerekirken 100,00 TL üzerinden artırılması doğru görülmemiştir. ./.....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 03.04.2008 kesinleşme tarihli karar ile boşanmışlardır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 28.07.2011 kesinleşme tarihli karar ile boşanmışlardır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dava; yoksulluk nafakasının artırımı istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı lehine 27/12/2011 tarihli 2010/477 esas 2011/656 karar sayılı dosyada verilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının 600,00 TL'ye artırılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına ve her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakanın her yıl tüfe oranında artırılması talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Buna göre, eldeki nafakanın artırılması davasının 21/03/2019 tarihinde açıldığı, henüz yoksulluk nafakası başlamadan önce bu nafakanın artırılması talebinde bulunulamayacağı, bağımsız tedbir nafakası davasında verilen kararın da kesinleştirilmediği, boşanma davasında kadın lehine tedbir nafakasına yeniden hükmedilmemesi (önceki nafakadan daha fazla miktar talep edildiği halde) ve hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı yönünden kadın vekilinin istinaf başvurusu bulunmadığı dikkate alındığında, istinaf-temyiz yoluyla ileri sürülmesi gereken nafaka miktarına yönelik itirazların ayrı bir dava ile nafaka artırım yoluyla talep edilmesi mümkün olmadığından mahkemenin nafakanın artırılması talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında, nafakanın takdir edildiği boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/783 esas, 2002/811 karar sayılı ve 16/09/2003 kesinleşme tarihli kararı ile boşanmışlar ve iş bu dava ile davacı kadın lehine aylık 75 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası son olarak Balıkesir 2. Aile Mahkemesi'nin 2008/638 esas 2009/132 karar sayılı ilamı ile aylık 175 TL'ye yükseltilmiştir. Taraflar arasında görülen ve hükme bağlanan en son nafaka artırım davasından sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik ve davalı tarafın gelirinde olağanüstü bir artış olmadığı gibi, davalının cezaevinde hükümlü olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ÜFE oranından daha yüksek miktar nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
TMK'nun 176/4. maddesine göre de; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir. Bu verilecek karar da TMK.nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun olmalıdır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları ve aradan geçen 5 yıl nazara alındığında mahkemece verilen red kararı yersizdir. O halde TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre nafakanın ÜFE oranında artırılmasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....