Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her ne kadar davacı erkek vekili tarafından davalarının reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu, nafakaların kaldırılması veya en azından indirilmesine, davalı kadın vekili tarafından ise, karşı davalarının reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kararın kaldırılması ve talepleri doğrultusunda nafakaların artırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; asıl davanın yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması veya indirilmesi, karşı davanın ise, yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davası olduğu, yerel mahkemece asıl dava ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verildiği dikkate alındığında yerel mahkemece reddedilen nafakanın kaldırılması ve nafakanın artırılması miktarları açısından kesin nitelikte olduğu, kesin olan kararlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 352/1- b maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm...

Davacı tarafın istinaf başvurusu yönünden; TMK'nın 175.maddesi gereğince belirlenen yoksulluk nafakasıyla ilgili olarak, TMK'nın 176/4. maddesi gereğince tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın (nafakanın) artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay ve dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre davanın açıldığı tarihte olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....

O halde mahkemece, yukarıda belirtilen tüm hususlar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılıp, nafakanın kaldırılması talebinin reddi ile yoksulluk nafakasının bir miktar artırılması yönünde karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde tarafların 2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, boşanma kararı ile kadın yararına 300 TL yoksulluk nafakası verildiği, 2018 tarihinde kadının açtığı yoksulluk nafakası davasının kısmen kabul edildiği nafakanın 125 TL artırıldığı, bu kararın miktar itibari ile kesin olması nedeni ile kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği ve davacının halen davalıya 425,00 TL yoksulluk nafakası ödediği anlaşılmıştır. Davacının SGK kaydı incelendiğinde Haziran 2018 tarihinde işten çıkarıldığı, boşanma kararı verilip kadın yararına yoksulluk nafakası bağlandığı tarihte erkeğin sigortalı olarak çalıştığı anlaşılmakla, davacının ekonomik durumunda değişiklik meydana geldiği anlaşılmıştır. Davalı açısından ise nafakanın bağlandığı boşanma tarihindeki koşulların geçerli olduğu, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, yoksulluk halinin devam ettiği anlaşılmıştır....

    Davacı kadının istinaf başvurusu ile ilgili olarak; her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, tarafların boşanma ilamında bağlanan aylık 200,00TL yoksulluk nafakasının kararın kesinleştiği tarihten itibaren ve devam eden yıllarda devlet istatistik enstitüsü tarafından açıklanan TEFE+TÜFE'nün yarı oranında yıllık artışlara tabi tutulmasına şeklinde hüküm kurulduğu, bu nedenle davanın açıldığı tarihi itibariyle bu artışın uygulanması sonucu yoksulluk nafakasının ulaştığı miktarın dikkate alınarak yoksulluk nafakasının artırılması şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmeden nafakanın ilk bağlandığı miktar olan aylık 200,00TL'nin dikkate alınarak hüküm kurulması hatalı olduğundan, davacının istinaf başvurusunun usulden kabulü ile, dosyanın esası incelenmeksizin 6100 sayılı HMK.'...

    Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacı lehine boşanma ilamı ile hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının artırılması için1998 yılında açılan davada, davalının evi, arabası ve giyim üzerine bir işyerinin bulunduğunun tespit edilerek değerlendirilmiştir. Temyize konu edilen bu davada ise; davalının giyim üzerine iki işyerini işlettiği, ayrıca arabası ve ...’deki kadastro çalışmaları nedeni ile adına tespit gören ve tamamı 3 dönüm civarında bulunan 11 adet tarla vasfındaki taşınmazının bulunduğu belirlenmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, davalıya aylık 200 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, davalının bir işe girip çalıştığını belirterek; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, kaldırılmadığı takdirde 50 TL ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Yoksulluk Nafakasının Artırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından nafakanın miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davalı erkeğin temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 esas - 2005/235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Mahkemece yoksulluk nafakasının artırılması davasında davacı kadın için hükmedilen nafakanın yıllık miktarı 36.000,00 TL olup karar tarihinde kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL'yi aşmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan para alacağına ilişkin karar kesindir....

          Bu doğrultuda, yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 14.02.2012 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlardır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında, nafakanın takdir edildiği tarihe göre, olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek nafakanın TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....

            Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddi doğru görülmemiştir....

              UYAP Entegrasyonu