Sadece yetkiye itiraz hâlinde, alacaklı avukatı MTS üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğini seçerek, UYAP üzerinden entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal, hak veya alacağı olup olmadığını sorgulayabilir veya yetki itirazında gösterilen icra dairesinde haciz işlemlerini başlatabilir. Yetki itirazını kabul eden avukatın, icra dairesinde takibe devam edebilmesi için; MTS üzerinden “Yetki İtirazının Kabulü” seçeneğini seçerek işlem yapması ve varsa harçları ikmal etmesi zorunludur. Bu işlemleri tamamlaması durumunda MTS dosyası kapatılır. Takip talebinde belirtilen icra dairesinde haciz işlemlerinin başlatılabilmesi için bu dairenin bağlı bulunduğu mahkemede yetki itirazının kaldırılması şarttır. Mahkeme, yetki itirazını dosya üzerinden inceleyip kesin olarak karara bağlar. Mahkemenin yetkili gördüğü icra dairesinde haciz işlemlerinin başlatılabilmesi için yeniden ödeme emri tebliği gerekmez....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, genel haciz yoluyla ilamsız takipte borçlunun yetkiye ve borca itirazlarının kaldırılması talebine ilişkindir. Balıkesir 1. İcra Dairesinin 2019/7674 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı T1 A.Ş. tarafından borçlu T5 A.Ş. hakkında 24/12/2019 tarihinde ilamsız takip yoluyla 478.233,11 TL'nin tahsili için takip başlatıldığı, borçlunun süresinde icra dairesine yaptıkları itiraz neticesinde takibin 13/01/2020 tarihinde durdurulmasına dair karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 50/2. maddesinde; "Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur" hükmüne yer verilmiştir. Öncelikle borçlunun yetki itirazının kaldırılması talebinin çözümlenmesi ve borçlunun yetki itirazı yerinde görülmez ise, diğer (borcun olmadığına yönelik) itirazların kaldırılması talebinin incelenmesi gerekmektedir....
Somut olayda alacaklının icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 68. maddesi gereğince borçlunun borca ve yetkiye itirazlarının kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece alacaklının talebi ile bağlı kalınarak öncelikle yetki itirazı hakkında bir karar verildikten sonra, yetki itirazı yerinde değil ise diğer itirazların incelenmesi suretiyle alacaklının itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddine karar verilmesi gerekir. Yetki itirazının incelenmesi icra mahkemesinin görevinde olup, alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle yetki itirazının kaldırılması istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, öncelikle yukarıda yazılı hususlar doğrultusunda yetki itirazı incelenerek, yerinde görülmemesi durumunda borçlunun itirazları yöntemince incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde alacaklının talebinin reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Borçlu tarafından konşimento senedi içeriği ve takip konusu borçla ilgili hukuki ilişki kabul edilmediğine göre alacaklı, anılan belgeye dayalı olarak yetki itirazının kaldırılmasını isteyemez. O halde mahkemece, esasa girilmeksizin yetki itirazının kaldırılması isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu hüküm uyarınca, yetki itirazının yerinde görülmesi hâlinde ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilir. Diğer bir anlatımla yetki itirazının kabulü hâlinde HMK’nun 20. maddesindeki usul uygulanmaz. Bu nedenle hüküm fıkrasının 1’inci bendinin son satırında “Dosyanın süresinde talep hâlinde yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” karar verilmesi doğru değil ise de kanunun yanlış uygulanmasından doğan bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438,VII hükmü uyarınca bu ifadenin hüküm fıkrasından çıkarılarak kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
uygulanmasından ve yorumlanmasından doğabilecek uyuşmazlıklarda H.M.K.10.maddesi uyarınca sözleşmenin ifa yeri olarak bankanın ticari merkezinin bulunduğu İstanbul mahkeme ve icra müdürlükleri yetkili kılındığını, bu nedenlerle davalı tarafın yetki itirazının kaldırılması ile takibin devamına, davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu durumda gerek taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin 12.10 maddesi gerekse sözleşmesinin ifa edileceği yerin Ankara olması nazara alınarak yetki itirazının kaldırılması gerektiği" şeklindeki gerekçe ile "1- davanın kabulü ile Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2018/14672 esas sayılı dosyasında davalının yetki itirazının kaldırılmasına" karar verilmiştir. Davalı borçlu istinaf başvurusunda; tacir olmadığı için HMK. 17. maddesinde düzenlenen yetki sözleşmesinin hakkında uygulanamayacağını, ikamet adresi olan Kırıkkale icra müdürlüğünün yetkili olduğunu, kaldı ki kredi sözleşmesine konu kredi kartını da Konya’da aldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Borçlu itirazında yetkiye ve borca birlikte itiraz ettiğine göre alacaklının sadece yetki itirazının kaldırılması istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacı alacaklının icra mahkemesine açacağı itirazın kaldırılması davası, yada genel mahkemede açacağı itirazın iptali davasıyla birlikte yetki itirazının da kaldırılmasını talep etmesi mümkündür. İlk derece mahkemesince davacı alacaklının, borçlu T3'nin yetki itirazının kaldırılması isteminin hukuki yarar yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yetki itirazının kaldırılması talebinin esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Borçlu itirazında yetkiye ve borca birlikte itiraz ettiğine göre alacaklının sadece yetki itirazının kaldırılması istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacı alacaklının icra mahkemesine açacağı itirazın kaldırılması davası, yada genel mahkemede açacağı itirazın iptali davasıyla birlikte yetki itirazının da kaldırılmasını talep etmesi mümkündür. İlk derece mahkemesince davacı alacaklının, borçlu T3'nin yetki itirazının kaldırılması isteminin hukuki yarar yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yetki itirazının kaldırılması talebinin esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Şti. arasında imzalanan Faktoring Sözleşmesinde yetkili mahkeme ... olarak belirtildiğinden yetki itirazının reddine, diğer itirazların da İİK'nun 265. maddesi kapsamına girmemesi nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, çeke istinaden talep edilen ihtiyati hacze ilişkindir. Söz konusu çekte muhatap bankanın bulunduğu yer ..., keşide yeri ise ... olup, diğer çek borçluların yerleşim yeri ise ...’dır. Bu durumda hakkında ihtiyati haciz kararı verilen muteriz şirketin, tarafı olmadığı bir faktoring sözleşmesindeki yetki kaydı ile bağlı olmasını gerektiren hukuki esaslar açıklanmadan yetki itirazının reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....