Dava konusu somut olayda; davalı/borçlu takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde borca da açıkça itirazda bulunduğundan davacı/alacaklı ile arasındaki akdi ilişkiyi de dolayı olarak reddetmektedir, borca itirazda davalının açıkça akdi veya hukuki ilişkiyi reddetmesini aramak gerekli olmayıp, borca itiraz tek başına davacı ile arada hukuki veya akdi bir ilişkinin olmadığı şekilde yorumlanmalıdır, dolayısı ile somut olayda BK 89 madde hükmü uygulanmaz, bu itibarla yetkili icra dairesinde usulüne uygun şekilde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığından, itirazın iptali davasının dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından ve ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlendiğinden;somut olayda; davacının dayandığı iş takip hesap formunda imzası bulunan davalıların tacir olmadıkları ve kaldi ki anılan belgedeki imzayı da inkar ettikleri ve...
İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, mahkemece resen icra dairesinin yetkisizliği gözetemeyeceği için, borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. Davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi durumunda, itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra müdürlüğünde takip yapılması bir dava şartı olduğundan mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenir ve takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşılırsa, takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmış olması nedeniyle davada dava şartı gerçekleşmediğinden, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilir....
Davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi durumunda, itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra müdürlüğünde takip yapılması bir dava şartı olduğundan mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenir ve takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşılırsa, takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmış olması nedeniyle davada dava şartı gerçekleşmediğinden, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmediği halde, mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda ise, itirazın iptali davalarının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde yapılacağına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmaması nedeniyle, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi, itirazın iptali davası yönünden yetkili hale getirmeyeceğinden, genel hükümlere göre yetkili mahkeme belirlenecektir. Somut olayda icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLEDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacıya ciro edilen bono bedellerinin ödenmediği iddiası nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. .... Müdürlüğünün .... esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklı ... İnşaat Taah.ve İnş.Malz.Makine San.ve Tic.Ltd.Şti., borçlu ... olup 3.700,00 TL bono bedelli ve 5.263,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.013,29 TL alacak üzerinden ilamsız takip yapıldığı ve itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı borçlunun 12.03.2020 tarihli dilekçesi ile, borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ancak, yetkili icra müdürlüğünün hangisi olduğuna ilişkin açıklama yapmadığı anlaşılmıştır....
E. sayılı dosyası ile 3688,23 TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, davalı borca, faiz ve takibe itiraz ettiğini dilekçesi ile belirttiğini ve davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, borçlu iş bu itiraz dilekçesi ile tüm borca itiraz ettiğini, İcra takibine konu borç, faiz ve ferileri Sözleşmeden kaynaklanmakta olduğunu, davalı taraf söz konusu kredi kullanıldığını ve borcunu ödemediğini, davalı/borçlunun icra dairesine yapmış olduğu itirazı haksız ve dayanaksız olup iptali gerekmekte olduğunu, faiz oranına yapılan itiraz haksız ve mesnetsiz olduğunu, sözleşme ile belirlenen ve kredi hakkında uygulanan faiz oranı yasal olduğunu ve bu takipte de yasal olan faiz talep edildiğini, haksız ve mesnetsiz olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, kötü niyetli davalı aleyhine %20’ den aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve...
Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Başka bir deyişle, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır ----, ------sayılı kararları) Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır --- ----. sayılı kararında da aynı yönde tespitlere yer verilmiştir....
Sayılı ilamı yorumlandığını ve usulüne uygun yapılan itiraz nedeniyle durduğu aşikar olan takip dosyası üzerinden bir de Kahramanmaraş İcra Müdürlüğü’ne gönderilme işlemi yapıldığını, oysa ki itiraz üzerine takip durduğunu ve iptaline dönük bir karar olmadığı müddetçe de devam ettiğini, bu itibarla İcra Müdürlüğü’nce sanki bir yetkisizlik kararı varmış gibi yapılan işlem yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, icra müdürlüğü ilama aykırı bir işlem yaptığını, takipteki yetki itirazı hususuna gelindiğinde; davalı tarafça İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi kararının kendisine tebliği akabinde iki hafta içerisinde takibin yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesini de istemediğini, genel haciz yoluyla takipte itiraz 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 62 vd. maddelerde düzenlendiğini, borçlu yapılan icra takibinde yalnızca yetkiye veya borca ilişkin itirazda bulunabileceği gibi hem yetkiye hem borca da itiraz edebileceğini, itirazın hükmü başlığını taşıyan İİK 66. maddeye göre süresinde yapılan itiraz ile takip...
İtirazın iptali davaları, yapılan takibe itiraz üzerine duran takibin devam etmesini sağlamak amacıyla açılan davalardır. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK'nın) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. İcra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile usul kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır. İİK’nın 50. maddesi; "(Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur....
İlâmsız icra takibinde takip borçlusunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması ve takip alacaklısının takibin devamını sağlamak üzere İcra İflas Kanununun 68 ve 69’uncu maddelerine göre icra hukuk mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek yerine, aynı Kanunun 67’nci maddesi gereğince mahkemeye başvurarak itirazın iptalini istemesi durumunda, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı İcra hukuk mahkemesinin yerine geçerek İcra İflas Kanunu 50’nci maddesi hükmü çevresinde inceleyerek sonuçlandırması gerekmektedir. İİK 50/2’nci maddesinde, Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır, icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur, hükmü yer almaktadır....
İİK 50/2’nci maddesinde, Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır, icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur, hükmü yer almaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410-471 sayılı kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur....