Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda takip dayanağı 28.07.2011 tanzim tarihli bonoda, tanzim yerinin Yozgat olduğu, itiraz eden avaliste Yozgat adresinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, senedi tanzim eden şirketin ve lehtar bankanın tacir sıfatını haiz oldukları anlaşılmaktadır. HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesi lehtar ile tanzim eden borçlu arasında geçerlidir. İtiraz eden avalist tacir olmadığından HMK'nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesi kendisini bağlamaz. O halde, mahkemece, borçlunun yetki itirazının reddi ile imzaya itirazının esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı İle borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi İçin yetkili sayılır. Somut olayda taraflar arasında yetki sözleşmesi mevcut değildir. Takip dayanağı çeklerde yazılı keşide yeri HK.nun 154/3. maddesinde öngörülen yetki sözleşmesi veya yetki şartı anlamında değildir. Davalı borçlu kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte icra dairesinin yetkisine itiraz etmese bile takibin iflas yoluna çevrilmesi üzerine icra dairesinin yetkisine itiraz edebilir, iflas ödeme emrini alan davalı borçlu süresinde icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğinden iflas davasının icra dairesinin yetkisizliğinden dolayı reddi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulmasında İsabet görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 7.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacı sendika tarafından ileri sürülen işkolu itirazı yetki tespitine itiraz davasının gerekçesini teşkil etmekte olup, aynı dava kapsamında bu itiraz incelenip nihai olarak sadece yetki tespitine itiraz bakımından hüküm kurulması gerekmektedir. Hal böyle olmasına karşın ilk derece mahkemesi tarafından 05/03/2019 tarihli oturumda ayrı bir işkolu tespitine itiraz davası varmış gibi tefrik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Diğer taraftan tefrik kararı verilip ayrı bir esas sırasına kaydedilen dava, yetki tespitine itiraz davası olarak belirtildiğinden, gelinen nokta itibariyle diğer davanın yargılama usulüne uygun şekilde sonuçlandırılması gerektiği ifade edilmelidir. Bununla birlikte temyiz konusu eldeki dava bakımından, gerçekte ayrı bir işkolu tespitine itiraz davası söz konusu olmadığından hüküm kurulması da olanaklı değildir....

        çoğunluğu da sağlayamadığını, olumlu yetki tespit yazısının kanunda öngörülen altı iş günü geçtikten sonra yapıldığını, iddia ederek olumlu yetki tespit işleminin iptalini istemiştir....

          Somut olay bakımından, itiraz edenler ve lehdar tacir olmadığından yetki şartı geçersiz ise de talep konusu bonoun düzenleme yerinin İstanbul olması nedeniyle İİK'nın 50. maddesi gereğince senedin düzenleme yeri olan İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle borçlular vekillerinin yetkiye dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İK'nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. İtiraz edenlerin ileri sürdüğü imza ve tehdit itiraz nedenleri ve iddiaları taraflar arasında dava yoluyla ileri sürülebilecek niteliktedir. İtiraz edenin itiraz sebepleri İİK'nın 265. maddesinde açıklanan tahdidi itiraz sebepleri kapsamında incelenemez....

            Yetki tespit kararının davacı Baro'ya 06.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça 14.10.2022 tarihli dilekçe ile yetki tespitine süresinde itiraz edildiği anlaşılmıştır. Davalı Bakanlık müzekkere cevabında; Tez-Koop-İş Sendikasının yetki tespiti başvurusu bulunduğunu, Davacı kurumda 15 işçinin çalıştığını ve 14 işçisinin davalı Sendika üyesi olduğunu, sendikanın iş yeri TİS imzalamak için gerekli çoğunluğu sağladığını ve davcı kurumun 18.10.2022 tarihinde itiraz ettiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Sendika müzekkere cevabında; Yetki başvuru tarihinde davacı kurumda 15 çalışanın 14'ünün sendika üyesi olduğunun bildirildiği anlaşılmış, SGK müzekkere cevabında; yetki tespiti başvuru tarihinde iş yerinde 15 işçinin çalıştığı bildirildiği ve bu işçilerin 14 tanesinin davalı Sendika üyesi olduğu anlaşılmıştır....

            Hukuk Muhakemeleri Kanununun 19/2. maddesinde "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." denmiştir. Bu yasal düzenlemeler ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bir çok kararları karşısında, yetki itirazında bulunan borçlunun yetki itirazında yetkili icra dairesini de bildirmesi gerekmekte olup, aksi halde yetki itirazı geçerli sayılmaz. Davacı vekilinin icra dosyasına yaptığı borca itiraz dilekçesi incelendiğinde, sadece yetki itirazında bulunduğunu belirttiği ancak yetkili icra dairesini bildirmediği görülmüştür. Bu bağlamda davacı/borçlu yanca yapılan yetki itirazı geçersizdir....

            Yine aynı Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi şöyledir: “(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı ... günü içinde mahkemeye yapabilir. (2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz. (3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı ... günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.)...

              Davalının yetki itirazı hadise şeklinde incelenmeksizin davalı tarafın katılmadığı 19.02.2015 tarihli duruşmada reddedilmiş, yetki itirazının reddine ilişkin ara karar da davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edilmemiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu kesin olmayan yetki itirazının bir ilk itiraz (HMK m. 116/1-a) olduğunu, ilk itirazların bir ön sorun gibi incelenmesi ve karara bağlanması gerektiğini (HMK m. 117/3) öngörmüştür. Ön sorunun incelenme yöntemi, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 164. maddesinde gösterilmiştir. Davalının yetki itirazı ise mahkemece hadise şeklinde incelenmeden karara bağlanmıştır....

                İş Mahkemesi’nin ... esasına kayden görülen olumlu yetki tespitine ilişkin asıl davada; Mahkemece tespit yazısının davacı ...’na 03.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde ise görevli makama havale ettirildiğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı saptanmıştır. Dava 18.10.2016 tarihinde açılmıştır. Davalı Bakanlık olumlu yetki tespit yazısının 10.10.2016 tarihinde tebliğ edildiğini savunmuştur. Dosyadaki mevcut fotokopi olumlu yetki tespiti yazısında ... Genel Merkezi’nin “gelen evrak” birimini kaşesini havi yazıdaki tarihin 10.10.2016 olduğu izlenimi edinilmekle birlikte bu tarih okunaklı değildir. Olumlu yetki tespit yazısının davacı Sendika’ya tebliğ tarihi ile dava açılmadan önce itiraz dilekçesinin 6356 sayılı Kanun’un 43/2. maddesi mucibînce görevli makama kayıt ettirilip ettirilmediği hususlarında tereddüt hasıl olmuştur. Bu itibarla; ......

                  UYAP Entegrasyonu