Mahkeme; Babaeski İcra Müdürlüğü'nün 2019/520 E sayılı dosyası ile davalı alacaklının davacı hakkında bir adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlattığı, davacı borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ mazbatasında ödeme emri ve çek fotokopisi olduğunun açıkça belirtildiği, davacıya gönderilen ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, TK'nın 32. maddesi uyarınca davacının ödeme emrini tebliğ aldığını beyan ettiği tarih olan 28/02/2019 tarihinin ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih olarak kabul edilmesi gerektiği, bu hali ile davacının süresi içerisinde yetkiye ve borca itiraz ettiği, davalı alacaklının seçimlik hakkını kullanarak çekin bankaya tahsil için ibraz edildiği Babaeski'de yani muhatap bankanın bulunduğu yerdeki Babaeski İcra Müdürlüğü'nde icra takibi yaptığı, bu sebeple yetki itirazının yerinde olmadığı, davacının davalıya borcu olmadığını resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlayamadığından borca itirazın yerinde olmadığı, icra takibi...
Açıklanan nedenlerle ve özellikle iflas yolu ile başlatılan takibe konu ödeme emrine itiraz ve şikayet olunmaması,dava tarihinden sonra borç tasfiye protokolü düzenlenmiş olması ve yasa gereğince düzenlenen depo emrine esas borcun ödenmemesi neticesinde verilen iflas kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/811 Esas, 2019/994 Karar sayılı kararıyla ödeme emirinin iptaline karar verildiği, daha sonra icra müdürlüğünce borçluya yabancı para cinsinden olan alacağın Türk parası cinsinden harca esas değeri de gösterilerek 03/02/2020 tarihli yeni bir ödeme emri tebliğ edildiği, gönderilen bu ödeme emrinin usul ve yasaya uygun olduğu, ödeme emrine borçlu tarafından itiraz edildiği, her ne kadar davacı-borçlu, gönderilen ödeme emrine itiraz edilip takip durmasına rağmen 24/02/2020 tarihinde yeniden ödeme emri tebliğ edildiğini beyan ederek davanın kabulünü talep etmiş ise de; icra dosyasında yukarıda belirtilen usule uygun tanzim edilen ödeme emri dışında başkaca bir ödeme emrine ve ödeme emri tebliğ işlemine rastlanmadığı, bu haliyle yapılan işlemde usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön bulunmadığı anlaşılmakla şikayetin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Şikayetin reddine" karar verildiği görülmüştür...
İİK'nun 264/son maddesi; “Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder” hükmünü içermektedir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı T3 vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyalarında yapılan tebligatların usulüne uygun olması nedeniyle her iki takip dosyasında da yapılan itirazın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, usulsüz tebligat iddiasının soyut kaldığını, ispattan yoksun olduğunu, 10 ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde yetkiye itiraz edilmediğini, ayrıca borca da itiraz edildiğini, kambiyo hukukuna ilişkin borca itirazda İİK'nın 168. maddesi kapsamında belge ile itiraz edilebileceğini, bu belgeye ne deliller kısmında, ne de dava dilekçesinin ekinde yer verilmediğini, borca itirazın da hukuka aykırı olduğunu, gönderilen balıkların bozuk olduğu iddiasına ilişkin müvekkillerine gönderilen bir ihtarname, ihbarname veya açılmış bir dava da bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
İcra Müdürlüğünün 2014/9610 Esas sayılı dosyası ile ilâmsız takiplerde ödeme emri ile takibe geçildiğini, ödeme emrinin davalı bankaya tebliğ edildiğini, davalı bankanın da borca itiraz ettiğini ileri sürerek, bankanın itirazın da haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Uyuşmazlığın temelinde icra memur muamelesini şikayetin sözkonusu olmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamında bulunduğu anlaşıldığından, Adana 4. Tüketici Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Adana 4. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17/02/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalının murisi Nurullah Şen aleyhine bonoya dayalı takip yaptığı, kesinleşen takip devam ederken borçlunun vefat ettiği, mirasçı davalıya çıkarılan ödeme emrine itiraz edildiği ve icra müdürlüğünce takibin durmasına karar verildiği, davalının murisi olan borçlunun itirazının olmaması nedeniyle takibin kesinleştiği, davalının mirası red veya mirasın borca batık olması dışında borca itiraz edemeyeceği, mirasçılara ödeme emri çıkarılmasının zorunlu olmadığı, mirasçılar borçtan müteselsilen sorumlu olup, mirasçılardan biri hakkında takip yapılabileceği, her ne kadar davalının borca itiraz hakkı olmamasına rağmen borca itiraz ettiği, takibin icra müdürlüğünce durdurulduğu, bu nedenle iş bu davanın açıldığı, davalının takibe ilişkin diğer itirazlarının icra hukuk mahkemesinde görülen davada irdelenip davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, davacının davalıdan...
Davacı T1 yönünden; Davacı T2 Yönünden; Davacı T2'a ödeme emri 15/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz süresinin ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren başladığı, her ne kadar alacaklı vekili tarafından T2 vekilinin icra dosyasına 25/02/2020 tarihli borca itiraz dilekçesi sunduğu, bu davacı yönünden de davanın süresinde açılmadığı belirtilmiş ise de, itirazın öğrenme tarihinden değil, ödeme tebliğ tarihinden itibaren başladığı gözetildiğinde, bu davacı yönünden davanın 5 günlük yasal süre içinde açıldığı kabul edilmiştir. Kambiyo senetlerinden doğan alacaklar aranacak alacak niteliğinde olup, T.B.K. nun 89/1 maddesinin istisnasını teşkil ettiğinden, kambiyo senetlerine ilişkin takiplerin borçlunun ikametgah adresinde ki icra dairesinde ya da takip dayanağı kambiyo senetlerinin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde ya da senet üzerindeki yetkili kılınan yerdeki icra dairesinde yapılması gerekir....
İİK'nın 150 ve 150/a maddeleri gereğince ödeme emrine itiraz hakkında uygulanması gereken aynı Kanunun 62. maddesinde; "itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak İcra Dairesine bildirmeye mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Yetkiye, borca ve faize ilişkin itirazların İİK'nın 62/1.maddesi uyarınca, takibin şekline göre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerektiği doğrudur. Ancak ihtar gönderilmeyerek borcun muaccel olmadığına, takip koşulunun oluşmadığına yönelik iddialar ise İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğinde olup icra mahkemesince incelenmesi gerekir. O halde mahkemece, borçlunun şikayetinin incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
KARAR Davacı alacaklı 05.03.2010 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 26.06.2015 tarihinde tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile aylık 925,00 TL’den 2015 yılı Nisan ve Mayıs ayları kira alacağı ve 2015 yılı Haziran ayı bakiye kira alacağı 350,00 TL olmak üzere toplam 2.200,00 TL kira alacağının faiziyle tahsilini istemiş, davalı borçlu adına gönderilen ilk ödeme emri tebliği iade edilmekle birlikte, daha sonra ödeme emri 07.12.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 07.07.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, ödeme emrinden 01.07.2015 tarihinde haberdar olduğunu, kira borcunun taraflarınca ödendiğini, borcunun olmadığını bildirerek ödeme emrine, borca ve faize itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....