Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ödeme emrinden haberdar oldukları tarihin 28/10/2022 tebligattaki usulsüzlüğü öğrendikleri tarihin 22/02/2023 tarihi olduğunu, ödeme emrinin tebliğ tarihinin ödeme emrine muttali olma tarihi olan 28/10/2022 tarihi olarak belirlenmesini, usulsüzlüğü şikayet tarihlerinin 22/02/2023 tarihi olmakla şikayetin süresi içerisinde yapıldığını, şikayetin süreden reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, icra takibinin borcun miktarı da gözetilerek tedbiren durdurulmasını, 28/10/2022 tarihli borca ve ferilerine itirazlarının kabulünü ve dosyadaki tüm hacizlerin fekkini ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ şikayetine ilişkindir. İstanbul 18....

İİK’nun 16. maddesine göre, kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Aynı kanunun kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takibi düzenleyen 171. maddesinde ödeme emrinin “… (3) Kambiyo senedine ve borca dair her türlü itiraz ve şikayetlerini sebepleriyle birlikte diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile beş gün içinde icra dairesine bildirmesi ihtarı”nı içermesi gerektiği, 172. maddesinde ise, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte icra dairesine bildirmesi gerektiği düzenlemelerine yer verilmiştir....

    Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, borçlulardan bir kısmı olan takip borçluları T18 T10 Nazliye Aydın Özlü T12 Özlü T8 T15 T11 T6 T9 T13 Züleyha Çoşkun T4 T16 T3 T5 T19 T17 T7 yapmış olduğu borca itiraz dilekçeleri sonrası Yozgat İcra Dairesinin 07/11/2022 tarihinde karar tensip tutanağı tutarak takibin durdurulmasına karar verildiğini, tensip tutanağının taraflarına tebliğ edilmediğini, öğrendikleri gün 25/11/2023 tarihinde işbu davayı açtıklarını, Yozgat İcra Dairesinin karar tensip tutanağıyla usule ve yasaya aykırı işlem yapıldığını, dosyada borçlulara herhangi 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğe çıkmadığını, davalıların dilekçelerinde açıkça borca itiraz etmediklerini, itiraz eden davalılar takipte borçlu olup kendileri takibe konu alacağa açıkça itiraz etmediklerini, sanki başka bir dosyada kendilerine gönderilen 89/1 itiraz ettiklerini, davalıların kendilerine gelen ödeme emrine bizim borçludan hak ve alacağım...

    Hukuk Dairesi ilamının dava konusu ile ilgisinin olmadığını, mahkemece eksik inceleme sonucu karar verildiğini, borçlu T3 a 06.08.2022 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edilmesine rağmen borçlunun İİK' da açıkça belirtilen 7 günlük itiraz süresinde ve açıkça belirtilen usulde borca itiraz etmediğini, ödeme emrinin tebliği öncesi yaptığı borca itirazın değerlendirilmemesi gerektiğini, borçlu T3 ödeme emrinin 06/08/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak ödeme emrinin tebliğinden önce yapılan itirazın Yargıtay kararları ve İİK'nun 62/1. maddesine aykırı olduğunu, mahkemeye yapmış oldukları şikayetten önce 16/08/2022 tarihinde icra müdürlüğüne sunmuş oldukları dilekçe ile ödeme emrine itirazın ödeme emri tebliğ edildikten sonra 7 gün içinde yapılması gerektiğini belirten talep sunduklarını, ancak icra dairesi tarafından hukuka aykırı şekilde taleplerinin reddedildiğini, ilgili icra müdürlüğü kararının hukuka aykırı olduğu için şikayete bulunduklarını, mahkemece memur muamelesini şikayet olarak...

    Yetki itirazı kaldırıldıktan sonra avukatın, icra dairesinde takibe devam edebilmesi için; MTS üzerinden “Yetki İtirazının Kaldırılması” seçeneğini seçerek işlem yapması ve varsa harçları ikmal etmesi zorunludur. …” şeklinde düzenlendiği, görüleceği üzere yönetmelikte borca itiraz durumunda 2004 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı; yetkiye itiraz durumunda sistem üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğinin seçileceğinin belirtildiği, yani hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yolun düzenlenmemiş olduğu, hem yetki hem de borca itiraz durumunda takibin yetkili icra dairesine gönderilmesi gibi bir buton veya seçenek bulunmadığı, davalı tarafından yetkili icra müdürlüğü İstanbul olarak gösterildiği göz önünde bulundurularak İstanbul mahkemelerinde işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğu, dolayısıyla yerel mahkemece yetkili İstanbul icra müdürlüğünde itirazın iptaline konu takip bulunmadığı gerekçesiyle reddine dair kurulan kararın hatalı bulunduğu, Ayrıca, sözleşmeden...

    Yetki itirazı kaldırıldıktan sonra avukatın, icra dairesinde takibe devam edebilmesi için; MTS üzerinden “Yetki İtirazının Kaldırılması” seçeneğini seçerek işlem yapması ve varsa harçları ikmal etmesi zorunludur. …” şeklinde düzenlendiği, görüleceği üzere yönetmelikte borca itiraz durumunda 2004 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı; yetkiye itiraz durumunda sistem üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğinin seçileceğinin belirtildiği, yani hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yolun düzenlenmemiş olduğu, hem yetki hem de borca itiraz durumunda takibin yetkili icra dairesine gönderilmesi gibi bir buton veya seçenek bulunmadığı, davalı tarafından yetkili icra müdürlüğü İstanbul olarak gösterildiği göz önünde bulundurularak İstanbul mahkemelerinde işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğu, dolayısıyla yerel mahkemece yetkili İstanbul icra müdürlüğünde itirazın iptaline konu takip bulunmadığı gerekçesiyle reddine dair kurulan kararın hatalı bulunduğu, Ayrıca, sözleşmeden...

      Davacı taraf yetki ve borca itirazda bulunmuş olup, mahkemece yetki itirazının kabulüne, yetki itirazı kabul edildiğinden sair itirazların incelenmesine yer olmadığına karar vermiştir....

      İzmir İli, Menemen İlçesinde faaliyet gösterdiğini, takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, tebligatın müvekkili şirkette çalışmayan ve tanınmayan birine yapıldığını, müvekkilinin Gizem Kızılarslan adında çalışanı olmadığını, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığını, borcun dayanağı belgelerin takip talebinde gösterilerek, dayanak belgenin ödeme emri ekinde yer alması ve bu şekilde tebliğ edilmesi gerektiğini, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, müvekkili ile davalı arasında ticari iş ilişkisi bulunduğunu, davalının edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle borca ve fer'ilerine itiraz ettiklerini belirterek, yetki itirazının kabulüne, ödeme emrinin iptaline, takibi öğrenme tarihinin 04/02/2022 olarak kabulüne, usulsüz tebligat tarihine göre gerçekleştirilen kesinleşme, haciz ve diğer işlemlerin iptaline, borca itirazının kabulüne, davalı aleyhine %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

      Yönetmeliği'nin 22/2.maddesi gereğince İcra ve İflas Dairelerinin, yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yapacakları, sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları, ilgililer ve icra müdürü veya muavini veya katibi tarafından imzalanacağı, ayrıca, İİK'nin 8/a maddesinde de İcra ve İflas Dairelerince yapılacak her türlü icra ve iflas işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin kullanılacağı, her türlü veri, bilgi, belge ve kararın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla işlenerek kaydedileceği hüküm altına alınmış olup buna göre ödeme emrine itiraz dilekçesinin icra memuruna havale ettirip icra tutanağına yazdırılmış olması gerektiği, çünkü ödeme emrine itiraz tarihinin itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarih olduğu, Yargıtay 12....

      İtirazın iptali davasında takipten önce, takipten sonra ancak ödeme emrine itiraz süresi bitmeden yapılan ödemeler gözetilir. Ancak ödeme emrine itiraz süresinin geçmesinden sonra yapılan ödemeler ise dikkate alınmaz. Bu tür ödemeler kararın infazı sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınıp borçtan mahsup edilmelidir. Aksi halde ödeme tarihleri itibariyle takip konusu alacağa faiz yürütülüp, ödemenin öncelikle faize mahsup edilmesinden sonra kalan alacak saptanarak hüküm kurulmalıdır. Bu şekilde yapılacak işlem sonucu bulunan meblağ üzerinden hüküm kurulması infazda tereddüt yaratır. Davacının davadan önce yapılan ödemeler yönünden tüm borç ödenip, infaz edilmediği sürece hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi yerinde olup, hükmün onanması gerekir. Sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüş ve gerekçesine katılamıyorum....

        UYAP Entegrasyonu