Davalı borçlu icra müdürlüğünde ödeme emrine itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ve takibin ikametgahı olan Samsun İcra Daireleri'nde yapılması gerektiğini bildirmiştir, itirazın iptali davası takip hukukundan kaynaklanmakta olup, icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır. İtirazın iptali davasında mahkeme öncelikle icra takibinde yetkiye yapılan itirazı değerlendirmesi gerekir. Somut olayda davalı borçlu icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunmuş, mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde de bu itirazını tekrar etmiştir. Mahkemece bu yetki itirazı değerlendirilip icra takibinin yetkili yerde başlatılıp başlatılmadığı konusunda karar vermesi, yetki itirazının kabul edilmesi halinde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş gibi yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....
Ancak, İİK'nun 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Davalının sicilde kayıtlı adresi "Şişli/İstanbul" olup iflas yoluyla takip yetkili icra dairesinde başlatılmış, dava yetkili ve görevli mahkemede açılmıştır. İİK'nun 43. maddesi uyarınca takip yolunun, iflas yolu ile takiple değiştirmesi halinde, takip yolunu değiştirmek isteyen alacaklının başvurusu üzerine icra müdürünün önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun bir ödeme emri düzenleyip borçluya göndermesi gerekmektedir. Yargıtay 23....
Ancak, İİK'nun 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Davalının sicilde kayıtlı adresi "Şişli/İstanbul" olup iflas yoluyla takip yetkili icra dairesinde başlatılmış, dava yetkili ve görevli mahkemede açılmıştır. İİK'nun 43. maddesi uyarınca takip yolunun, iflas yolu ile takiple değiştirmesi halinde, takip yolunu değiştirmek isteyen alacaklının başvurusu üzerine icra müdürünün önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun bir ödeme emri düzenleyip borçluya göndermesi gerekmektedir. Yargıtay 23....
nin ... adresine yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın bilâ tebliğ iade edildiği, itiraz tarihinde henüz diğer borçlu açısından takibin kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yetkili icra müdürlüğünün belirlenmesinde HMK.nun 7/1.maddesinin uygulanma imkanı yoktur. Diğer yönden, HMK.nun 7/1.maddesi uygulanmış olsa dahi, itiraz etmeyen borçlu şirketin mahkeme dosyası içinde yer alan 04.10.2013 tarihli ticaret sicil bilgilerine göre adresi Yenişehir/... olup, mahkemenin gerekçesi bu nedenle de yerinde değildir. Borçlu şirketin yetki itirazının, diğer yetki kuralları muvacehesinde incelenmesi halinde; İtiraz eden borçlu şirketin merkezi ile takip konusu çekin keşide yerinin ... olduğu ve ödeme emrinin de borçlu şirkete bu adreste tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda sözkonusu icra takibi yönünden ... İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğunun kabulü gerekir....
İtirazın iptali davasının amacı itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamaktır. Bu nedenle davada haklılık durumu takip tarihi itibariyle belirlenmelidir (HGK 16.10.1996,19-601/711). İtirazın iptali davasında takipten önce, takipten sonra ancak ödeme emrine itiraz süresi bitmeden yapılan ödemeler gözetilir. Ancak ödeme emrine itiraz süresinin geçmesinden sonra yapılan ödemeler ise dikkate alınmaz. Bu tür ödemeler kararın infazı sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınıp borçtan mahsup edilmelidir. Aksi halde ödeme tarihleri itibariyle takip konusu alacağa faiz yürütülüp, ödemenin öncelikle faize mahsup edilmesinden sonra kalan alacak saptanarak hüküm kurulmalıdır. Bu şekilde yapılacak işlem sonucu bulunan meblağ üzerinden hüküm kurulması infazda tereddüt yaratır. Davacının davadan önce yapılan ödemeler yönünden tüm borç ödenip, infaz edilmediği sürece hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi yerinde olup, hükmün onanması gerekir....
Mahkemece; ödeme emrine itiraz dilekçesinin davalı-borçlu şirketin iki imza ile temsil edilmesi gerektiği halde bir kişi tarafından imzalandığı ve bu imzanın da yetkili kişilere ait olmadığının saptandığı belirtilerek, davacının terditli davasındaki asli talebinin kabulüyle dava konusu icra takibinde ödeme emrine karşı yapılmış geçerli bir itiraz bulunmadığının tespitine ve bu kabule göre davacının fer'i talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davacının asli talebini içeren şikayetinin ......
iptali ve yetki itirazı isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
E. sayılı dosyası ile 19.10.2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlular icra dosyasına vekilleri aracılığıyla sundukları 4.11.2020 tarihli dilekçesi ile yetkiye, takibe, ödeme emrine, borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, İtiraz üzerine icra takibi davalı/borçlular yönünden durduğunu, takip dayanağı genel kredi sözleşmesin uyarınca istanbul mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olduklarını, davalı/borçlular tarafından yapılan, yetki itirazı usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı/borçluların, takibe, ödeme emrine, borca, faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilerine ilişkin itirazlarının iptaline ve takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, davalı/borçluların, icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, Davalı/borçluların yapmış olduğu tüm itirazların davacı şirketi zarara uğratma kastı ile yapılmış haksız ve kötü niyetli itirazlar olduğunu, kötü niyetli davalı/borçluların, takip miktarı alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere...
İcra Dairesinin 2012/856 E. sayılı ile başlatılan takibe borçlular tarafından yapılan yetki itiraz sebebi ile Cihanbeyli İcra Müdürlüğü’nün 2012/303 E. sayılı dosyası ile takip edildiği ve davalı borçlu ... adına yetkili icra müdürlüğüne ait icra dosyasında yeniden 06/03/2011 tarihli ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı, davalı borçlu ... tarafından tebliğ mazbataları dönmeden itiraz dilekçesi sunulduğu ve icra müdürü tarafından ise itiraz hakkında tebliğ mazbataları döndükten sonra karar verileceğine dair karar verdiği anlaşılmıştır. İcra dosyasının fiziken incelenmesinde ödeme emrine ilişkin tebliğ mazbatasına rastlanmamıştır. UYAP ortamından 15/06/2022 tarihinde dosya inceleme isteminde bulunulmuş ise de talebe herhangi bir yanıt verilmediği ve dolayısıyla UYAP üzerinden de tebligatın akıbetine ilişkin inceleme yapılamamıştır....
İİK'nun 156/3. fıkrasında "Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.", İİK'nun 156/4.fıkrasında ise "İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer." düzenlemesi yer almaktadır. Davacı tarafından iflasın, ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçlu şirket vekiline 15/08/2016 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise hak düşürücü süre içerisinde 20/07/2017 tarihinde açılmıştır. İcra ve İflas Kanunu'nun 158. maddesinde düzenlenen depo emri, ödenmesi halinde borçluyu dosya borcundan kurtaracak, alacaklıya da alacağına kavuşma imkânı sunacak tutarın belirlenmesi amacına yöneliktir....