Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre davacılar aleyhine iki adet bonodan dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacıların yetki itirazında bulundukları, ayrıca bononun teminat amaçlı verildiğini, kambiyo vasfında olmadığını söyleyerek takibin iptalini istedikleri borca itiraz ettikleri görülmüş olup takibe konu bonoların incelenmesinde davalının lehtar davacılardan T3 Şirketi’nin keşideci olduğu, diğer davacıların kefil olarak senette imzalarının bulunduğu, keşideci ve lehtar tacir olduğundan bonolarda da İstanbul Mahkemeleri yetkili kılındığından davacıların yetki itirazının yerinde olmadığı, ayrıca davacı tarafın dayandığı sözleşmede takibe konu senede atıf yapılmadığı, bonoda teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama bulunmadığı, borca itirazın İİK’nun 169/a maddesi gereğince ispatlanamadığı bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm...

İlk derece mahkemesi tarafından; “….Takip dayanağı fatura olup, faturaya dayalı alacaklarda genel yetki kuralı uyarınca borçlunun ikametgahı icra daireleri ve Mahkemeleri yetkilidir….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı alacaklı vekili istinaf başvurusunda özetle; sözleşmeden doğan davalarda ifa yerinin de yetkili olduğunu, para borçlarında alacaklının ikameti icra dairesinin yetkili olduğunu, taraflar arasında yetki sözleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Başvuru, İİK'nın 68. maddesi kapsamında genel haciz yoluyla takipte yetki itirazının kaldırılması istemine ilişkindir. Takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının fatura alacağına dayalı olarak genel haciz yoluyla takibe başladığı, ödeme emrinin 17/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 18/12/2020 tarihinde itiraz dilekçesi sunduğu, alacaklının yasal altı aylık sürede yetki itirazının kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu görülmüştür....

- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin çeke dayalı olarak davalı hakkında takibe geçtiğini, davalının çekin hatır çeki olduğu iddiası ile takibe itiraz ettiğini belirterek haksız itirazın iptali ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çekin bankaya ibraz edilmediğini, müvekkilinin çekin keşidecisi olduğunu ve çekin hatır çeki olarak düzenlendiğini, müvekkilinin bu çek nedeniyle borcunun olmadığını öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

    o aşamada imzaya ve borca itiraz etmediğini ve borcu da ödemediğini, hal böyle olunca protesto ile ihtar esnasında itiraz etmediği tüm hususlara takip aşamasında itiraz etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu beyan ederek haksız, yersiz ve hukuki mesnetten uzak davanın reddine, haksız yere ve süresi dışında imzaya, borca ve faize itiraz eden borçlunun takibin durdurulması ve iptali davasının reddi ile %20'den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

    İcra Dairesi'ne verilen dilekçe ile icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve takip ile faize itiraz ettiğini, takibin ilamsız takip olduğunu ve itirazın süresinde yapıldığını, Yargıtay üyesi Mahmut Coşkun'un İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali, İflas ve İflasın Ertelenmesi, Sıra Cetveline İtiraz Davaları kitabının genişletilmiş 4. baskılı kitabına göre; İtirazın iptaline konu icra takibine karşı itirazda bulunan borçlu "yetki itirazında" bulunmamış olsa dahi, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz edebilir, (Yargıtay 19. HD'nin 13/02/2007 tarih, 2006/12034; 1236) Bu durumda mahkemece; kendi yetkisine yapılan ilk itirazın esasa girilmeden genel hükümler çerçevesinde incelenip karara bağlanması gerekir. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiş ve mahkemece icra dairesinin yetkisiz olduğu tespit etmişse, itirazın iptali davası bu nedenle ret edilmelidir....

      . - K A R A R - Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, icra dosyasından icra dairesinin yetkisine itiraz ettiklerini, itirazın hiç dikkate alınmadan itirazın iptali davasının da yetkisiz mahkemede açıldığını,müvekkili şirketin merkezinin ... -... olduğunu, genel yetki kuralınca davanın ... açılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davaya konu takibin faturaya dayandığı,yetki konusunda özel bir sözleşmenin olmadığı, takip borçlusu ve davalının adresinin İstanbul olduğu HMK'nun 6.maddesi gereğince takibe konu alacak yönünden ... İcra Daireleri ile İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu, öncelikle icra dairesinin yetkisinin belirlenmesi gerektiği,davalı tarafın süresinde yetkiye itiraz ettiği belirtilerek dava konusu takipteki alacak yönünden ... İcra Dairelerinin yetkisizliğine, ......

        iken borca, imzaya, faize ve borcun sair tüm ferilerine itiraz hakları saklı kalmak kaydı ile yetki itirazlarının kabulü ile, takibe konu alacak için Küçükçekmece İcra Müdürlükleri’nin yetkili olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir....

        İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi, keşideci şirket ve lehtar banka arasında düzenlenen yetki sözleşmesi geçerli olduğundan ve kambiyo vasıflarına sahip senetteki yetki sözleşmesi uyarınca icra müdürlüğü yetkili olduğundan yetki itirazının reddine ilişkin karar yerinde olduğu gibi takibe konu bononun sonradan doldurulduğu iddia edilmiş ise de senetteki imzaya itirazda bulunulmadığı, senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yargılamayı gerektirmesi bu hususta yasal delil ibraz edilememesi nedeni ile davanın reddine ilişkin mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalıya çıkarılan depo emrine uyularak alacak ve eklentilerinin tamamının yatırıldığı gerekçesiyle konusu kalmayan davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Alacaklı vekilinin 28.04.2008 tarihli talebi üzerine, borçlu şirkete iflas yolu ile adi takibe ilişkin ödeme emri gönderilmiştir. Bunun üzerine borçlu vekili, yetkiye, zamanaşımına ve borcun esasına itiraz etmiştir. İİK' nun 156/3 ncü maddesi gereğince, borçlu ödeme emrine itiraz etmişse alacaklı bu itirazın kaldırılmasını ve borçlunun iflasına karar verilmesini ticaret mahkemesinden isteyebilir....

          İcra Müdürlüğünün ...Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu vekilinin yasal süre içinde ödeme emrine itiraz dilekçesinde "yetkiye itiraz ediyoruz" şeklinde icra dairesinin yetkisine ve ayrıca borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine icra takibinin durduğu anlaşılmıştır. Ancak, yetki itirazında hangi icra müdürlüğünün yetkili olduğu açıkça gösterilmemiştir. Bu halde; İİK. 50. madde atfı ve HMK 19/2 madde hükümleri uyarınca yetkili icra müdürlüğü açıkça gösterilmediğinden bu yetki itirazının dikkate alınmayacağı açık olup, Mahkememizce icra müdürlüğünün yetkisine yönelik yetki itirazının anılan gerekçelerle reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere, itirazın iptali davalarında icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmemiş olması ya da icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın reddedilmiş olması, Mahkemenin yetkisine etkili değildir....

            UYAP Entegrasyonu