İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı-alacaklı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafça sadece yetkiye itiraz edilmiş olup, bu çerçevede yetki itirazının değerlendirilmesi ile yetinilerek hüküm kurulması gerekirken talep aşılarak takibin esastan iptaline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde davacı tarafça borca, imzaya, faize ve borcun sair tüm fer'ilerine itiraz hakları saklı kalmak kaydıyla sadece yetkiye itiraz edildiğini, kaldı ki taraflar arasında akdedilen factoring sözleşmesinin 22.maddesi gereği yapılan yetki sözleşmesi doğrultusunda İstanbul İcra Dairelerin yetkili olduğunu, beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile itiraza konu takibe dayanak yapılan bonolarda düzenleme yerinin Büyükçekmece İstanbul, itiraz eden borçlunun faaliyet adresinin Çatalca olduğunun görüldüğü, alacaklının takibini Büyükçekmece ve Çatalca İcra Müdürlüğünde başlatması gerektiği iddia edilmiş ise de birden fazla yetkili icra müdürlüğünün olduğu takiplerde HMK 19/2'ye göre davacı borçlunun yetkili icra müdürlüğünü açıkça göstermesi gerektiği bu suretle yetki itirazında birden fazla yetkili icra dairesi bildirilerek usulüne uygun yetki itirazında bulunulmadığı gerekçesi ile davacının yetki itirazının reddine ile takibe konu edilen bonoların yasal unsurlarının bulunduğu, açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, doldurulan kısmın anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği, bu konuda belge sunulmadığı, itirazın dar yetkili icra mahkemesinde dinlenilemeyeceği gerekçesi ile davacının borca itirazının reddine...
Davacı ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan icra dairesinde takibe girişmiş ve ihtiyati haciz kararına borçlular tarafından yetki yönünden itiraz edilmemiştir. İhtiyati haciz kararının takibe konulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan Kanun 1086 sayılı HUMK'dır. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 448. maddesinde; “bu kanun tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır” hükmü yer almaktadır. Somut olayda HMK'nın yürürlüğe girmesinden önce ihtiyati haciz kararı alınmış ve takibe konulmuş olduğundan bu işlemler tamamlanmış işlem niteliğinde olup, olayda İİK'nın 50. ve HUMK'nın 12. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinden ve bu durumda İstanbul İcra Daireleri yetkili olduğundan işin esasına girilerek iddia ve savunma çerçevesinde deliller toplanıp hep birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında düzenlenen ------ dayalı olarak davacının davalılardan olan alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır. Davalılarca süresi içinde yetki ilk itirazında bulunulmuş, yetkili mahkemenin ------- olduğu ileri sürülmüştür. Davacı vekili davalıların yetki ilk itirazına ilişkin olarak cevaba cevap dilekçesinde davadan önce alınan ihtiyati haciz kararında ve icra müdürlüğündeki icra takip dosyasında yetki itirazında bulunulmadığını bu nedenle yetki ilk itirazında bulunulamayacağını iddia etmiştir. İtiraz yersizdir aşağıda ilgili Yüksek mahkeme kararına atıf yapılmıştır. ----- tacirler arasında düzenlenmiş ticari nitelikte bir sözleşme olduğundan HMK'nun 17. maddesi uyarınca bu sözleşmedeki yetki şartı geçerlidir. Kefaletin fer'iliği ilkesi ve 6102 sayılı TTK'nın 7. maddesindeki ticari teselsül karinesi uyarınca genel kredi sözleşmesindeki yetki şartı sözleşmenin müteselsil kefili olan davalıyı da bağlar....
Sayılı dosyası ile halen derdest olduğunu, davacının iş akdinin 30.09.2019 tarihinde haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini, davacının beyanına göre iş akdi feshedilirken, rızası hilafına ve iradesi dışında, baskı ile kendisine 27.09.2019 tarihli usulsüz bir senet ve belgeler düzenlenerek imzalatılmış olabileceğini, davacının, kendisine rızası dışında imzalatılan bu senede ve takibe itiraz ettiğini, kesinlikle borcu ve takibi kabul etmemekle birlikte, usule ilişkin itirazlar kapsamında dava konusu senedin takibe konulduğu yer Anadolu İcra Dairesi olmakla burada davacı hakkında icra takibi yapılması haksız ve kanuna aykırı olduğunu, usule ilişkin itirazlar kapsamında bir tarafın işçi olduğu durumda yetki sözleşmesi geçersiz olduğundan ve davacının ikamet adresinin de Kağıthane sınırları içerisinde olduğundan icra takibinin İstanbul Anadolu Adliyelerinde yapılmasının kanuna aykırı olup bu yönden takibe itiraz ettiklerini, takibe itirazları kapsamında yetkili icra dairelerinin de mahkemeler...
Bu haliyle davacı borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu, itirazında yetkili icra dairesi olarak gösterdiği İskenderun İcra Dairelerinin yetkili olduğu, söz konusu takip de İstanbul icra dairelerinin yetkili olmadığı yine yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmesi durumunda öncelikle icra dairesinin yetkisinin araştırılması ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değilse borcun esasına karşı itirazın incelenmesine geçilmesi gerektiğinden (İ.İ.K 'nun 50/2- İ.İ.K'nun 169/a) davanın, yetki itirazı yönünden kabulü ile takip dosyasının karar kesinleştiğinde ve istek halinde İcra Müdürlüğü tarafından davacı borçlu yönünden tefrik edilerek yetkili İskenderun Nöbetçi İcra Müdürlüğüne gönderilmesine, Yetki itirazı kabul edildiğinden diğer şikayet ve itirazlar hakkında mahkememizce KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA" dair karar verildiği görülmüştür....
Ancak, anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçlulardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması gereklidir. Somut olayda; bono üzerinde keşide yeri İstanbul olup, takip talebinde davacıların adresinin Ankara, diğer takip borçlusu Özyurt Mad. İnş. San. ve Tic A.Ş.'nin adresinin Bağcılar/İstanbul olarak belirtildiği ve adı geçen borçluya ödeme emrinin belirtilen Bağcılar adresinde 29.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. HMK'nın 17. maddesi gereğince, keşideci ve lehtardan her ikisi de tacir olmadığından bonoda belirtilen yetki kaydı geçersizdir. Dava dışı takip borçlusu Özyurt Mad. İnş. San. ve Tic A.Ş.'nin yerleşim yerinde icra takibi başlatılmış ve adı geçen borçlu kendisine ödeme emri tebliğ edilmiş olmasına rağmen yetki itirazında bulunmadığından Özyurt Mad. İnş. San. ve Tic A.Ş. hakkındaki yetki kesinleştiğinden, davacıların yetkiye itiraz etmeleri mümkün değildir....
İtiraza konu takibe dayanak yapılan çekte keşide yerinin İstanbul, muhatap bankanın bulunduğu yer ile itiraz eden borçlunun yerleşim yerinin Bahçelievler/... olduğu ve diğer borçlunun adresinin de .../Hatay olarak gösterildiği ve bu adreste ödeme emri tebliğ edildiği görülmektedir. Açıklanan yetki kurallarına göre, alacaklının takibini İstanbul veya ... İcra Müdürlüğü'nde başlatması gerektiği halde yetkili olmayan ... İcra Müdürlüğünde takip yaptığı anlaşılmaktadır. Birden fazla yetkili icra dairesi bulunması halinde HMK.nun 19/2. maddesi uyarınca borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. HGK.nun 22.09.1976 gün ve 10/1957-2554 sayılı ve 25.12.1987 tarih ve 1987/506-1103 sayılı kararlarında da benimsendiği gibi, anılan hükümde yetki itirazında bulunana birden fazla yetkili mahkemeyi (icra dairesini) gösterme olanağı yasaklanmamıştır....
. - K A R A R - Davacı vekili, davalı aleyhine başlatılan ilamsız takibe davalının yetki yönünden itiraz ettiğini, taraflar arasında düzenlenen kredi kartı üyelik sözleşmesinin 20. maddesinde Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, bu nedenle davalının yetki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davalının sadece icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, bu durumda itirazın giderilmesinde icra mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 25.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/4542 esas numaralı takip dosyasıyla takibe giriştiğini, davalı borçlu tarafın takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20'den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibe dayanak sözleşmelerde açıkça yetkili mahkeme ve kanun maddelerinin kararlaştırılmış olduğunu, sözleşmenin 27. maddesinde ihtilaf halinde ... ve ... Hukuku'nun geçerli olacağını, MÖHUK'nın 32. maddesi gereği davacıdan teminat alınmasına, haksız ve dayanaktan yoksun davanın tümüyle reddine, karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davaya ve takibe dayanak sözleşmelerin 27. maddesi ile "sözleşme hükümlerinin İngiltere ve Galler kanunları ile yönetileceği ve bu kanunlara göre yorumlanacağı ve her iki tarafın da......