- K A R A R - Dava; faturaya dayalı takibe itiraz edilmesi üzerine, açılmış olan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı süresi içerisinde ilgili icra müdürlüğüne vermiş olduğu dilekçe ile hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalının akdi ilişkiyi inkar ettiğinden bahisle ortada bir sözleşme ilişkisinden bahsedilemeyeceğinden genel yetki kuralınca takibin davalının ikametgahı icra dairesinde yapılması gerektiğinden icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı takibe dayanak olarak 12 adet fatura ibraz etmiştir. Davalı ise aralarında şuan itibariyle ticari bir ilişki olmadığını belirtmiştir. Bu durumda, eldeki verilerle taraflar arasında akdi ilişkinin mevcudiyetine dair kesin bir sonuca varılamayacağı gibi, tam tersi bir kanaate, akdi ilişkinin bulunmadığı tespitinde bulunmak da mümkün değildir....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı tarafın icra takibinde kısmi itiraz ve yetki itirazında bulunduğu, takip konusu borcun para borcu olması nedeniyle takip tarihinde alacaklının yerleşim yerinde takip yapılabileceğinden yetki itirazının yerinde olmadığı, davalının icra takibine yapmış olduğu kısmi itirazda itiraz edilen miktar açıkça gösterilmediğinden geçerli bir itiraz bulunmadığı gerekçesiyle yetki itirazının iptali ile takibin devamına, borca itiraz hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, aleyhine başlatılan icra takibine karşı sunduğu itiraz dilekçesinde yetkiye ve borca itirazda bulunmuştur. Mahkemece yetki itirazı kabul edilmemişse de itiraz dilekçesinde takipteki borç miktarına itiraz edilmesi karşısında borca itirazın kısmi itiraz olduğu ve itiraz edilen miktarın açıkca gösterilmediği gerekçesiyle borca itiraz edilmemiş olduğunun kabulü doğru olmamıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre davacılar aleyhine iki adet bonodan dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacıların yetki itirazında bulundukları, ayrıca bononun teminat amaçlı verildiğini, kambiyo vasfında olmadığını söyleyerek takibin iptalini istedikleri borca itiraz ettikleri görülmüş olup takibe konu bonoların incelenmesinde davalının lehtar davacılardan T3 Şirketi’nin keşideci olduğu, diğer davacıların kefil olarak senette imzalarının bulunduğu, keşideci ve lehtar tacir olduğundan bonolarda da İstanbul Mahkemeleri yetkili kılındığından davacıların yetki itirazının yerinde olmadığı, ayrıca davacı tarafın dayandığı sözleşmede takibe konu senede atıf yapılmadığı, bonoda teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama bulunmadığı, borca itirazın İİK’nun 169/a maddesi gereğince ispatlanamadığı bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm...
İcra Müdürlüğünün 2020/25238 Esas sayılı dosyası ile yürütülen takibe yetki yönünden itiraz ettiklerini, müvekkilin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcu olmadığını, takibe konu çekler üzerindeki imzaların da müvekkiline ait olmadığını, imzaya, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini belirterek, yetkiye, borca ve imzaya itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, kambiyo senetlerine özgü icra takibi ilamsız icranın özel bir türü olduğunu ilamsız icra takiplerinde genel yetki kurallarına göre yetkili icra dairesi genel olarak borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi olduğunu, ancak dava konusu icra takibinde iki tane borçlu olduğunu, borçlulardan Silver House İnş. .......
İlk derece mahkemesi tarafından; “….Takip dayanağı fatura olup, faturaya dayalı alacaklarda genel yetki kuralı uyarınca borçlunun ikametgahı icra daireleri ve Mahkemeleri yetkilidir….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı alacaklı vekili istinaf başvurusunda özetle; sözleşmeden doğan davalarda ifa yerinin de yetkili olduğunu, para borçlarında alacaklının ikameti icra dairesinin yetkili olduğunu, taraflar arasında yetki sözleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Başvuru, İİK'nın 68. maddesi kapsamında genel haciz yoluyla takipte yetki itirazının kaldırılması istemine ilişkindir. Takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının fatura alacağına dayalı olarak genel haciz yoluyla takibe başladığı, ödeme emrinin 17/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 18/12/2020 tarihinde itiraz dilekçesi sunduğu, alacaklının yasal altı aylık sürede yetki itirazının kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu görülmüştür....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin çeke dayalı olarak davalı hakkında takibe geçtiğini, davalının çekin hatır çeki olduğu iddiası ile takibe itiraz ettiğini belirterek haksız itirazın iptali ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çekin bankaya ibraz edilmediğini, müvekkilinin çekin keşidecisi olduğunu ve çekin hatır çeki olarak düzenlendiğini, müvekkilinin bu çek nedeniyle borcunun olmadığını öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
o aşamada imzaya ve borca itiraz etmediğini ve borcu da ödemediğini, hal böyle olunca protesto ile ihtar esnasında itiraz etmediği tüm hususlara takip aşamasında itiraz etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu beyan ederek haksız, yersiz ve hukuki mesnetten uzak davanın reddine, haksız yere ve süresi dışında imzaya, borca ve faize itiraz eden borçlunun takibin durdurulması ve iptali davasının reddi ile %20'den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Dairesi'ne verilen dilekçe ile icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve takip ile faize itiraz ettiğini, takibin ilamsız takip olduğunu ve itirazın süresinde yapıldığını, Yargıtay üyesi Mahmut Coşkun'un İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali, İflas ve İflasın Ertelenmesi, Sıra Cetveline İtiraz Davaları kitabının genişletilmiş 4. baskılı kitabına göre; İtirazın iptaline konu icra takibine karşı itirazda bulunan borçlu "yetki itirazında" bulunmamış olsa dahi, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz edebilir, (Yargıtay 19. HD'nin 13/02/2007 tarih, 2006/12034; 1236) Bu durumda mahkemece; kendi yetkisine yapılan ilk itirazın esasa girilmeden genel hükümler çerçevesinde incelenip karara bağlanması gerekir. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiş ve mahkemece icra dairesinin yetkisiz olduğu tespit etmişse, itirazın iptali davası bu nedenle ret edilmelidir....
. - K A R A R - Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, icra dosyasından icra dairesinin yetkisine itiraz ettiklerini, itirazın hiç dikkate alınmadan itirazın iptali davasının da yetkisiz mahkemede açıldığını,müvekkili şirketin merkezinin ... -... olduğunu, genel yetki kuralınca davanın ... açılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davaya konu takibin faturaya dayandığı,yetki konusunda özel bir sözleşmenin olmadığı, takip borçlusu ve davalının adresinin İstanbul olduğu HMK'nun 6.maddesi gereğince takibe konu alacak yönünden ... İcra Daireleri ile İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu, öncelikle icra dairesinin yetkisinin belirlenmesi gerektiği,davalı tarafın süresinde yetkiye itiraz ettiği belirtilerek dava konusu takipteki alacak yönünden ... İcra Dairelerinin yetkisizliğine, ......
İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi, keşideci şirket ve lehtar banka arasında düzenlenen yetki sözleşmesi geçerli olduğundan ve kambiyo vasıflarına sahip senetteki yetki sözleşmesi uyarınca icra müdürlüğü yetkili olduğundan yetki itirazının reddine ilişkin karar yerinde olduğu gibi takibe konu bononun sonradan doldurulduğu iddia edilmiş ise de senetteki imzaya itirazda bulunulmadığı, senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yargılamayı gerektirmesi bu hususta yasal delil ibraz edilememesi nedeni ile davanın reddine ilişkin mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....