Turizm Paz.A.Ş arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinde davalı firmanın kefil sıfatı ile imzasının bulunduğu, kredi borcunun ödenmemesi hesabın kat edilip borçlulara ihtarname tebliğ edildiği ve alacağın tahsili amacıyla takibe geçildiğini ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda; borçlunun icra müdürlüğüne ibraz ettiği 26/09/2019 tarihli dilekçesinde husumet ve yetkiye itiraz edildiği, husumet itirazı içeriğine göre genel olarak itiraz iradesinin çıkarılabildiği, gerçek maksat ve isteğinin borca itiraz iradesini taşıdığı , bunun geçerli bir itiraz olarak kabul edilmesi gerektiği, kaldı ki borçlu tarafından Kocaeli İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğuna yönelik yetki itirazında bulunulduğu geçerli bir yetki itirazı söz konusu iken yetki itirazı kaldırılmadan takibe devam edilmesinin İİK 66/1 maddesine aykırılık teşkil edeceği dolayısıyla itiraz nedeniyle durdurulmuş takip nedeniyle takibe devam edilerek haciz istenmesine yasal olanak bulunmadığı, tüm bu sebeplerle şikayetin reddine karar vermek sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davanın Reddine" karar verildiği görülmüştür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte yetkiye, imzaya ve borca itiraz niteliğindedir. 6100 sayılı HMK'nın "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü mevcuttur. HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca birden fazla yetkili icra dairesi varsa, borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. HGK'nun 22/09/1976 gün ve 10/1957- 2554 sayılı ve 25/12/1987 tarih ve 1987/506- 1103 sayılı kararlarında da benimsendiği gibi, anılan hükümde, yetki itirazında bulunana, birden fazla yetkili mahkemeyi (icra dairesini) gösterme olanağı yasaklanmamıştır....
Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini isterlerse, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir. Somut olayda, takip dayanağı bonoda, ihtilâf halinde Konya Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin, itiraz eden ve tacir sıfatını haiz olmayan avalistleri bağlamayacağı görüşündeyken, sonradan değişen içtihatlarına göre, kambiyo senetlerinin özelliği de gözetildiğinde, anılan yetki sözleşmesinin tacir olan lehtar ve keşidecinin yanı sıra, tacir olmayan gerçek kişi avalisti de bağlayacağını kabul etmiştir....
Somut olayda, borçluların öncelikle yetkiye itiraz ettiği, ancak mahkemece borçlulara ödeme emrinin hangi tarihte tebliğ edildiği ve bu tebliğ tarihine göre borca itiraz davasının süresinde açılıp açılmadığının denetlenmeksizin eksik incelemeyle Muş İcra Dairesinin yetkisizliğine dair karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkemece itiraz eden borçluların itirazının süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre yetki itirazı ile itiraz dilekçesindeki diğer hususlar hakkında değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; davalı takip alacaklısı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1- a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararının kısmen kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2022/762 KARAR NO :2022/864 DAVA:İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ:11/11/2022 KARAR TARİHİ:21/12/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının bir alacağından kaynaklı davalıdan bir adet 20/02/2019 vade tarihli 41.000 USD miktarlı bono teslim aldığını, alınan bononun tediye tarihinden 3 sene geçmiş olmakla bononun zamanaşımına uğradığını ve TTK 732 maddesi gereğince bononun ....İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, davalı tarafından bonodaki imzaya itiraz edilmediğini, bonodaki bedelin ödendiğinin ispatı TMK 6.maddesi gereğince davalı üzerinde olmasına rağmen bu bedelin ne şekilde ödendiğinin itiraz dilekçesinde yer almadığını, bu nedenlerle öncelikle borçlunun menkul ve taşınmazların ihtiyaten...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/03/2023 NUMARASI : 2022/1028 ESAS - 2023/101 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, müvekkilinin adresinin Diyarbakır olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca davalı ile herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığını, takibe konu çekteki imzaya da itiraz ettiklerini söyleyerek yetkiye, borca ve imzaya itirazlarının kabulünü istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK 50. ve 258. madde gereğince İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, söyleyerek davanın reddini istemiştir....
İtiraz dilekçesinde belirtilen ikamet adresi ile ödeme emrinin tebliğ edildiği adres aynı olup, bu dilekçeyle yetki, borç, faiz ve fer’ilerine itiraz edilmiştir. Anılan dilekçenin yetki itirazına ilişkin bölümü aynen; “Yasal süresi içinde yetkiye itiraz ediyoruz” şeklindedir.Borçlu bu dilekçesiyle icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, ancak hangi yer icra dairesinin yetkili olduğunu açıklamamıştır. Yetki itirazında yetkili icra dairesinin açıkça belirtilmesinin gerektiği ve yasanın aradığı açıklıkta bir yetki itirazının bulunmadığı anlaşılmıştır.O halde, usulüne uygun olarak icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmediğinden eldeki itirazın iptali davasının, icra dairesinin yetkisizliğinden bahisle reddedilmesi yerinde olmayıp, yerel mahkemece davanın esasına girilerek taraf delillerinin tartışılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Takibe konu senedin keşide yeri ve müvekkillerinin ikamet adresinin İzmir olup, yasal düzenlemeler karşısında yetkili icra müdürlüğünün, İzmir İcra Müdürlüğü olduğunu, takibe konu senet üzerinde her ne kadar yetkili olan mahkemelerin Konya olduğu belirtilmiş ise de, bonoda yetki kaydının, yetki sözleşmesinin tâbi olduğu yazılı şekil şartını (HMK m. 18) karşılamamakta ve bu nedenle geçerli olmadığını, yetki kaydının senet üzerine tek taraflı bir beyan ile yazıldığını, bu durumda kanunun aradığı şekil şartlarına uyan, geçerli bir yetki sözleşmesi olmadığını, sonuç olarak TBK 89/1 maddesi gereğince ve HMK 18. maddesi kapsamında geçerli bir yetki sözleşmesi bulunmadığından Konya İcra Müdürlükleri'nde açılan icra takibi hakkında yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca takibe konu senetlerin, kambiyo vasfı niteliğini taşımadığını, takibe konu edilen ve takibe konu edilmeyen senetlerin müvekkillerinden baskı ve tehdit...
Somut olayda, alacaklı tarafından borçlular ... ve .... hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başlandığı, borçlulara ödeme emrinin 02.09.2013 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla ...’ın itiraz tarihi itibariyle, ... yönünden icra müdürlüğünün yetkisinin kesinleşmediği ve yetki itirazında bulunan borçlu ...’ın adresinin Bucak’ta olmasının yanı sıra, çekin keşide edildiği ve muhatap bankanın bulunduğu yerin de Bucak olduğu görülmüştür. O halde, mahkemece, yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....