Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, kesin yetki kuralının bulunmadığı bir davayı yetkisiz bir mahkemede açmışsa, seçme hakkı itiraz eden davalıya geçer, davalının bildirdiği yetkili mahkemede davanın görülmesi gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazını "ilk itiraz" olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; "İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez." hükmünü içermektedir. Son olarak; "Cevap dilekçesini verme süresi" başlıklı 127/1. maddesi ise; "Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır....

    Bunun yanında yetki sözleşmesi ancak kesin yetki bulunmayan ve tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olmaları halinde geçerli olarak yapılabilir. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, taraflar tacir olup, bu bakımından öncelikle sözleşmedeki yetki şartı geçerlidir. HMK'nin 17. maddesi uyarınca yetki sözleşmesi mevcut olup, davalının da süresinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunduğu, buna göre davaya konu uyuşmazlıkta İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi'nin yetkili olduğu anlaşılmakla davalının yetki itirazının kabulü ile son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Sayılı dosyasında tapu iptal tescil talebi yönünden görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, gaiplik talebi hakkında sulh hukuk mahkemesi kararının bekletici mesele yapılıp sonucu uyarınca işin esası hakkında bir karar verilmek üzere davacıya süre ve yetki verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenle mahkemece işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken davanın derdest olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.‘’ gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece bu kez husumetin kayyıma yöneltilmediği gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 27.02.2014 tarihinde gaiplik, iptal-tescil ve irat kaydı istemi ile ... 2....

        Borçlusu öldüğüne göre nüfus kayıtlarını dikkate alarak mirasçılar hakkında takip başlatma, yine veraset ilamını çıkarabilmek için icra müdürlüğünden yetki isteme imkanı bulunmaktadır. Borçlusu hakkında başka mahkemelerde dava açılacak ise borçlunun öldüğünden bahisle açtığı davalar kapsamında mahkemeden veraset ilamı almak yönünde yine talepte bulunabilecektir. Bu sebeple yetki talebi içeren dava reddedilmiştir...'' şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir....

        Davalıya dava dilekçesinin 21/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı yanın ihtiyati tedbire itirazı ile birlikte sözleşmesel yetki itirazını 22/10/2021 tarihinde ileri sürdüğü, davacının tacir ve davalının da tüzel kişi olması nedeni ile kamu düzenine ilişkin kesin yetki şartının bulunmadığı uyuşmazlıklara ilişkin yetki sözleşmesi yapma haklarının HMK 17. Maddeden doğduğu ve yetki anlaşmasının bu durumda taraflar açısından bağlayıcı olduğu, davacının tacir olması nedeni ile imza ettiği sözleşmenin hüküm ve sonuçlarını öngörebilmesinin TTK nın davacıya yüklediği temel sorumluluklardan bulunduğu ,bu nedenle yetki şartının bu sözleşme açısından genel işlem koşulu olduğundan geçersizliğinden bahsedilemeyeceği ,bu nedenle ilk derece mahkemesinin HMK 17. Maddeye uygun olarak verdiği karar yerinde görülmekle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Kanun’un “Vesayet işlerinde yetki” başlıklı 411 inci maddesi şöyledir: “Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir.” 4. 4721 ... Kanun’un “Yerleşim yerinin değişmesi” başlıklı 412 nci maddesi şöyledir: “Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez. Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilân olunur. C. Değerlendirme Kısıtlının yerleşim yeri değişikliğine izin verilmesine ilişkin vesayet makamı olan Sorgun Sulh Hukuk Mahkemesince 4721 ... Kanun’un 412 nci maddesinin birinci fıkrasına göre verilmiş bir izin kararı ve kısıtlı veya vasinin yerleşim yeri değişikliğine izin talebi olmadığından konu ile ilgili karar vermekte Sorgun Sulh Hukuk Mahkemesi yetkilidir. III. KARAR Açıklanan sebeplerle; 6100 ... Kanun’un 21 ve 22 nci maddeleri ile 5235 ......

          Mahkeme kararı ile birlikte evlatlık ilişkisi kurulmuş olur. " Somut olayda; TMK 315. maddede düzenlenen yetki kuralının kesin yetki olduğuna dair yasada bir açıklık bulunmadığı, ancak davalı tarafından bu hususun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde dikkate alınacağı, Hakimin, yetkinin kesin olmadığı hallerde bu hususu resen nazara alarak yetkisizlik kararı veremeyeceği, nitekim benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09.06.2016 tarih ve 2016/5001- 6591 Esas ve Karar sayılı kararında aynı hususlara değinildiği, aynı nitelikteki bir davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37....

          Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir....

            İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6100 sayılı HMK.nın "Yetki Sözleşmesi" başlıklı 17. maddesinde, "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır." hükmü düzenlenmiştir. Yetki sözleşmesi ile getirilen bu yetki kuralı, kesin değil, münhasır yetki niteliğindedir. Zira, HMK'nın 17. maddesinde yetki sözleşmesi ile düzenlenen yetki, ancak süresinde (ilk itiraz olarak) yetki itirazı olması halinde gözetilebilir. Mahkemece resen dikkate alınamaz. Dosyanın incelenmesinde; taraflar tacir olup bu konuda aralarında herhangi bir itilaf bulunmamaktadır....

            Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz.(Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07/11/2022 tarih 2022/12865 E. 2022/15331 K. Sayılı ilamı ) Somut olayda;davalılardan Ali Andız'ın cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu, dava dilekçesinin diğer davalı T5 21/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 09/05/2022 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu, sunulan cevap dilekçesinin yasal süresi içerisinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı T5 tarafından süresi içinde cevap dilekçesi ile ve usûlüne uygun olarak ileri sürülen bir yetki itirazı bulunmamaktadır. Bu durumda zorunlu dava arkadaşı olan davalıların birlikte yetki itirazını ileri sürmemiş olmaları nedeniyle yetkili mahkemenin davanın ilk açıldığı yer olan Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varılarak Hatay 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            UYAP Entegrasyonu