Somut olayda borçlu kooperatife ödeme emrinin tebliğ edildiği adres, adı geçenin ticaret sicilinde yazılı adresi olup anılan tebliğ işlemi 7201 Sayılı Kanunun 21.maddesine ve usulüne uygundur. Kaldı ki, borçluya kıymet taktir raporu ve satış ilanı, yine ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı olan adresinde şirket çalışanları çarşıda olduğundan bahisle 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca 29.12.2011 tarihinde yapılmış olup, usulüne uygundur. Bu durumda ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz kabul edilse bile muhatabın en geç bu tarihte usulsüz tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayeti anılan tarihe göre İİK. nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır. Şikayet süresinin geçirilmesinden sonra borçluya kayyum atanmış olması sonuca etkili değildir. Diğer bir ifadeyle bu husus şikayet süresini yeniden başlatmaz....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, İİK'nın 82/1- 12. bendi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. 2004 Sayılı İİK'nın 363/1. maddesi uyarınca İcra Hukuk Mahkemelerince verilecek kararların istinaf süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gündür. Ancak, Yargıtay İBBGK'nun 28/04/2023 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararları dikkate alındığında, istinaf süresi tebliğ tarihinden itibaren başlatılmıştır. İİK'nın 4. maddesi gereğince; takip hangi icra dairesinde başlamış ise, bu takiple ilgili itiraz ve şikayetler, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu icra mahkemesinde çözümlenir. Bu husus, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğindedir. Yasal koşulların oluşması halinde, İİK'nın 79 ve 360. maddeleri, bu husustaki yetki ile ilgili istisnaları teşkil etmektedir....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk derece mahkemesince de belirtildiği üzere, her ne kadar davacı borçlu vekili tarafından ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu belirtilerek tebligatın iptali talep edilmiş ise de, icra dosyasının incelenmesinde, davacı borçluya çıkartılan ödeme emri tebligatlarının bila tebliğ iade edilmesi nedeniyle en son çıkartılan ödeme emrinin TK'nun 21/1 maddesine göre 17/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davacı tarafça şikayet başvurusunun 11/12/2020 tarihinde yapıldığı, bu sebeple şikayet tarihi itibariyle henüz davacıya ödeme emri tebliğ edilmemiş olması nedeniyle ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının yetki itirazı yönünden yapılan incelemede ise takibe dayanak senedin bono olması nedeniyle yetkili icra dairelerinin ödeme yeri icra dairesi ile borçlunun ikametgah icra dairesi olduğu, bonoda ödeme yeri belirtilmediği için tanzim...
İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/717 Esas - 2019/307 Karar sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiği, bu kararın 12/07/2019 tarihinde istihkak iddia eden davacı 3.kişiye tebliğ edildiğine dair tebligat parçasının icra dosyasında bulunduğu, bu tarihten itibaren 7 gün içinde istihkak davası açılması gerekirken yasal 7 günlük süre geçirildikten sonra 03/01/2020 tarihinde dava açıldığı, bu nedenle açılan davanın süresinde olmadığı, davacı tarafça ayrı bir usulsüz tebligat şikayeti ve iş bu davada netice-i talepte usulsüz tebligat şikayeti bulunmadığı anlaşılmakla, davanın süre aşımından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davanın süre aşımından REDDİNE, " karar verildiği görülmüştür....
Davacı borçlunun hissedarı olduğu taşınmazlar haczedilerek taşınmazlarda (5 taşınmaz) 12/10/2017 tarihinde kıymet takdiri işlemi yapılmış, bilirkişi raporu davacıya 19/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı kıymet takdirine itiraz etmiş, Kayseri 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 13/09/2018 tarih 2018/159 Esas 2018/665 Karar nolu ilamı ile kıymet takdirine itiraz davasının kabulüne karar verilmiştir. Davacı 01/02/2019 tarihinde açtığı bu dava ile İİK.nun 82/4 maddesi gereğince haczedilmezlik ve taşkın haciz şikayetinde bulunmuştur. İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, 16/09/2015 günü taşınmaz üzerine haciz konulmasına karar verilmiş, tapu idaresi tarafından 29/09/2015 günü haciz işlenmiş, 12/10/2017 tarihinde kıymet takdiri yapılmış, bilirkişi raporu davacıya 19/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir....
İİK'nın 82/1- 12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti İİK'nın 16/1. maddesi kapsamında 7 günlük süreye tabi olup bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda davacıya davaya konu hacze ilişkin 103 davet kağıdı 26/12/2019 tarihinde tebliğ edildiğine göre 31/12/2019 tarihinde açılan dava süresindedir. İİK'nın 4. maddesi gereğince, takip hangi icra dairesinde başlamış ise, bu takiple ilgili itiraz ve şikayetler takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu icra mahkemesinde çözümlenir. Bu husus, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğindedir. Koşulların oluşması halinde İİK'nın 79. ve 360. maddeleri, kanunun yetki ile ilgili istisnalarını oluşturmaktadır. İİK'nın 79/2. maddesinde; "haczolunacak mallar başka bir yerde ise haciz yapılmasını malların bulunduğu yerin icra dairesine hemen yazar. Bu halde hacizle ilgili şikayetler, istinabe olunan icra dairesinin tabi bulunduğu icra mahkemesince çözümlenir..." hükmü yer almaktadır....
Somut olayda, Bünyan İcra Dairesince Kayseri Genel İcra Dairesine yazılan 09.03.2021 tarih ve 2018/142 Esas sayılı talimat yazısıyla borçlu adına kayıtlı 34 XX 959 plakalı aracın kıymet takdirinin yapılmasının istendiği, bu talimat uyarınca konulan haczin yukarıda açıklanan şekilde "nokta haczi" niteliğinde olduğu anlaşılmakla, kıymet takdirine itiraza ilişkin şikayeti inceleme yetkisi, haciz kararını veren esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine ait olup anılan yetki, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğundan mahkemece re'sen nazara alınmalıdır. Bu nedenle şikayeti inceleme yetkisi Bünyan İcra Hukuk Mahkemesi’ne aittir. Bu nedenle, davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Bünyan İcra Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Bünyan İcra Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 31.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise İİK'nun 168. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 14.08.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürüp, imzaya itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; öncelikle, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti hakkında HMK'nun 297. maddesine göre bir karar verilmesi, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve itirazın süresinde olduğunun anlaşılması halinde, işin esasının incelenmesi, aksi halde istemin süreden reddi gerekirken, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayet hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden ve dolayısıyla İİK'nun 168. maddesi uyarınca itirazın süresinde olup olmadığı saptanmadan imzaya itirazın esasının incelenmesi isabetsizdir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 06.04.2015 tarih ve 2015/321 E.-2015/292 K. sayılı kararı ile satışın düşürülmesine ilişkin 09.03.2015 günlü müdürlük işleminin kaldırılmasına hükmedildiği ve ihalenin 24.4.2015 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.İcra müdürlüğünce 09.03.2015 tarihli işlem ile satışın düşürülmesine karar verildiği, satış ilanı borçlulara tebliğ edilmiş olsa da, icra müdürlüğü işlemine göre borçluların, ihalenin yapılmayacağı düşüncesinde olacakları, bu işlem, alacaklının şikayeti sonucu yukarıda belirtilen mahkeme kararı ile iptal edilmiş ise de, mahkeme kararının evrak üzerinden verildiği ve kararın da borçlulara ihaleden önce tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde bir tebliğ evrakına rastlanmadığı görülmektedir.O halde, mahkemece, yasal bir yıllık süre içerisinde olan ihalenin feshi isteminin esası yönünden inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının...
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/769 E. sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, bu dava dilekçesinin şikayetçi borçluya 17.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde bu tebliğ işleminin usulsüz olması sebebiyle hacizden bu tarihte haberdar olamadığına ilişkin bir iddiasının bulunmadığı, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun ise 10.09.2015 tarihinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dilekçesinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu mahkemece resen gözetilemeyeceği gibi, borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürmediği bu iddiasını temyiz aşamasında ileri sürmüş olması da, şikayet konusu yapılmayan hususların temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabii olduğundan sonuca etkili olmayacaktır. O halde; borçlunun şikayete konu haciz işlemine muttali olma tarihinin ... 1....