Gerek mahkeme gerek tetkik mercii takibe yapılan itiraz nedenleri hakkındaki incelemesinde, bu nedenler içinde varsa yetki itirazını HUMK 190 ve 225. madde hükümleri uyarınca öncelikle incelemek ve karar vermek zorundadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, itirazın iptali davasında mahkeme icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı tetkik merciinin yerine geçerek çözümleyecektir. Bu nedenle, mahkemenin İcra ve İflas Kanunu’nun 50/2 maddesi hükmü doğrultusunda tetkik merci gibi önce icra dairesinin yetkisine karşı itirazı inceleyip kesin olarak sonuçlandırması gerekir. Her ne kadar Mahkemece öncelikle icra dairesinin yetki itirazının karara bağlanması isabetli ise de; sözkonusu dava ve takip için yasada özel yetki kuralı öngörülmediğinden yetkili icra dairesi ve mahkeme, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 ve sonraki maddelerine göre belirlenir. Anılan yasanın 21.maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu ........
Mahkemece, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava konusu alacağın kaynağı olan 25/02/2013 tarihli kredi sözleşmesinin 4.2 maddesinde uyuşmazlık halinde ... merkez mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunun kabul edildiği, HMK'nın 17/1. ve 19/1. maddeleri uyarınca yetkili mahkemenin ...Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK' nın 17. maddesindeki yetki kuralı kesin yetki olmayıp, münhasır yetki niteliğindedir. Kesin yetki halleri aynı Kanunun 11/1., 12/1., 14/2. ve 15/2. maddelerinde açıkça düzenlenmiştir. Kanunda açıkça “kesin” yetkiden söz edilmeyen hükümlerdeki yetki kurallarının kesin yetki olarak değerlendirilmesi mümkün değildir....
Mahkemece, davalının yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ... 1.İcra Müdürlüğü'nün 2001/4201 sayılı takip dosyası incelendiğinde, davacı (alacaklı) tarafından başlatılan ilamsız icra yoluyla takibin davalının (borçlunun) yetkiye ve borca itirazı nedeniyle durduğu görülmektedir. Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmalıdır....
İcra Müdürlüğünün yetkili icra dairesi olduğunu, bu nedenle borçlunun yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, faturalardan da sübut bulduğu üzere davalı şirketin müvekkiline 57.472,60 TL asıl alacakla borçlu olduğunu, borçlunun bu borca ait herhangi bir ödeme yapmadığını belirterek borçlunun itirazın iptali ile takibin devamı, %20'den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, borca ve yetkiye birlikte itiraz edildiğinden ortada geçerli bir takibin bulunmadığını, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını belirterek öncelikle icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine yapılan yetki itirazının değerlendirilerek davanın yetki yönünden reddine, yetki itirazının reddine karar verilmesi durumunda müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığından davacının açmış olduğu itirazın iptali davasının reddine karar verilmesini istemiştir....
Genel yetki kuralı yanında, kanunda bazı davalar bakımından özel yetki kurallarıyla başka bir yer mahkemesinin de yetkisi kabul edilmiştir. HMK'nın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği bir özel yetki kuralı olarak düzenlenmiştir. Kural olarak, özel yetki genel yetkiyi kaldırmaz. Eser sözleşmelerinde yetkili mahkeme, genel yetki kuralı gereği davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi veya işin yapıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.İtirazın iptâli davalarında, Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre icra dairesinin yetkisine itiraz edilmişse, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın re'sen incelenip sonuçlandırılması gerekir. İtirazın iptâli davasının görülebilmesi, usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır....
Genel yetki kuralı yanında, kanunda bazı davalar bakımından özel yetki kurallarıyla başka bir yer mahkemesinin de yetkisi kabul edilmiştir. HMK'nın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği bir özel yetki kuralı olarak düzenlenmiştir. Kural olarak, özel yetki genel yetkiyi kaldırmaz. Eser sözleşmelerinde yetkili mahkeme, genel yetki kuralı gereği davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi veya işin yapıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.İtirazın iptâli davalarında, Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre icra dairesinin yetkisine itiraz edilmişse, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın re'sen incelenip sonuçlandırılması gerekir. İtirazın iptâli davasının görülebilmesi, usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır....
Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102 ). Öte yandan, itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde, bu itiraz usulünce incelenerek sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır....
Yetki itirazında borçlunun sadece itirazı yeterli değildir; borçlu, yetki itirazında bulunurken, doğru bir biçimde yetkili mahkemeyi de göstermelidir. Yetkili mahkemenin gösterilmemesi veya yanlış gösterilmesinin yaptırımı, yetki itirazının geçersizliğidir. Özetle, Nazilli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davalı-borçlu tarafından icra dairesine yapılan yetki itirazının geçerli bir yetki itirazı olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılmaksızın salt yetki itirazının varlığı ile icra dairesinin yetkili olmadığında bahisle karar vermesi hukuka aykırılık teşkil etmektedir. İtirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olması nedeniyle, mahkemenin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Davacı vekili, müvekkilinin ciro yoluyla hamili bulunduğu çekte, davalının keşideci olarak yer aldığını, davalının ödeme yapmak için süre istemesi üzerine müvekkilince çekin bankaya ibraz edilmediğini, ancak davalının sözünü yerine getirmemesi nedeniyle aleyhine girişilen takibe davalının itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali, takibin devamı ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yetkili mahkemenin ......
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra ve İflas Kanununun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılabileceğini, İtirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunmasının gerektiğini, ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak olmadığını, İcra takiplerinde yetki belirlemesi, İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi yollaması ile HMK’nın 5. ve devamı maddelerine göre belirlendiğini, müvekkili şirketin ticari merkezinin Fatih İstanbul'da, davacının ticari merkezinin de Şişli İstanbul'da bulunduğunu, iddia edilen tarafik kazasının da Şişli İstanbul'da meydana geldiğini, Dolayısıyla Fatih ve Şişli İstanbul İcra Daireleri’nin yetki ve görev alanında kalmasına...