Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; davacının babası ... 13.09.1993 tarihinde vefat ettiği ve davacıya 01.08.1996 tarihinden itibaren yetim aylığı bağlandığı ve 18 yaşını doldurduğu 11.03.2002 tarihine kadar aylık ödendiği, bu tarihten sonra da murisin prim borcunun olması nedeni ile aylığın iptal edildiği, davacının çalışma gücünün 2/3 ünü kaybettiği gerekçesi ile kuruma başvurduğu ancak Kurumun 21.02.2003 tarihli Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi raporu doğrultusunda talebinin reddedildiği, davacının 07.09.2011 tarihinde kurum işleminin iptali ile ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile dava açtığı ve mahkemece istemin kabulüne karar verildiği ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği ancak mahkeme ilamına rağmen murisin prim borcu olması nedeni ile aylık bağlanmadığı ve davacının eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır....

    e yapılan ödemelerin rücuen tahsiline dair başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olduğu, Bakırköy Kaymakamlığının 18.09.2008 tarihli ve 2008/574 sayılı kararı ile davalının 1995/11. ayından, 2007/6. ayına kadarki dönemde "muhtaç olmadığına" karar verildiği ve davacı kurumun Kaymakamlığın bu kararına istinaden davalının yetim aylıklarını kestiğinin görüldüğü, somut olayda davacı kurumun, davalıya 01.08.1996-01.07.2006 tarihleri arasında fuzulen ödediği yetim aylığı ve ek ödemelerin iadesi için cebri icra takibi başlattığı, 5434 sayılı Kanun'un geçici 76'ıncı maddesinde ''Bu kanuna konulan hükümler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki zamana ait ve kanunda belirtilen haller dışında herhangi bir hakkın doğumuna veya bu kanunun yürürlüğünden sonra yeniden aylık veya toptan ödemeye müstahak duruma girilmesine sebep olmaz.'' hükmünün bulunduğu, söz konusu geçici maddenin 21.04.2005 tarihinde yürürlüğe girdiği, davacı kurumun aylık iptal işlemine...

      "İçtihat Metni" Davacı, yetim aylığı talebinin reddi yönündeki Kurum işleminin iptaline, talep tarihinden itibaren yetim aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 13/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan kanuni ve hukuki gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dosya kapsamı, delil durumu itibariyle Antalya 2....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının birlikte yaşadığı eşini tehdit ve hakaretten şikayet etmesine karşın daha sonra eşi ile uzlaştığı ve ceza almasını engellediği, yerel mahkeme kararının davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığına kanaat getirilerek 11.04.2016 tarihi itibariyle birlikte yaşama olgusuna son verildiği varsayımına dayandığı, bu varsayım ile davacının 11.04.2016 tarihinden itibaren yetim aylığına bağlanması yönündeki tespitinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kurum denetmenlerinin 07/08/2012 tarih ve M.Ö/2012- 188 sayılı raporuna istinaden davacının yetim aylığının kesildiği, yerel mahkemece hem kurum işleminin doğru olduğunun kabul edildiği, hem de ''taleple bağlı kalınmak ilkesine'' aykırı olarak 11.04.2016 tarihi itibari ile yetim aylığı bağlanmasına karar verildiği, tanık beyanları ve diğer yazılı delillerin eksik ve yanlış değerlendirilmesinin ''taleple bağlı kalınmak ilkesine'' aykırı şekilde hüküm kurulmasının...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, murisinin davalı idare nezdindeki tescil ve sigortalılığının iptal edilmesi nedeniyle dul ve yetim aylığı talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Davacı, murisinin sgortalılığı nedeni ile davalı Kuruma dul ve yetim aylığı bağlanması için talepte bulunduğunu, davalı Kurum'un 28.05.2001 tarih ve Tah. 40119-6113 sayılı işlemi ile murisinin davalı idare nezdindeki tescil ve sigortalılığının iptal edilmesinden bahisle dul ve yetim aylığı talebinin de reddedildiğini beyanla Kurum işleminin iptalini istemiştir....

          Öte yandan; 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunu'nun "idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlıklı 2'nci maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılan iptal davaları, tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davalar idari dava türleri olarak gösterilmiş, yargı yetkisinin sınırı ise idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu belirtilmiş olup, yersiz yetim aylığı ödemesi nedeniyle oluşan Kurum zararının tahsili için idarenin, idari yargıda alacak davası açmasının mümkün olamayacağı, ancak genel mahkemelerde dava açmasının mümkün olduğu gözetilmeksizin, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

            Davacı, babasının vefatı nedeniyle 5434 ve 5510 sayılı Kanunlar gereğince 26/12/2013 tarihinde yetim aylığı bağlanması talebinde bulunmuş, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından, davacının 5510 sayılı Kanun gereğince 4/(a)'ya tabi olarak emekli aylığı almakta olduğu bu nedenle kendisine yetim aylığı bağlanamayacağı belirtilerek 03/02/2014 tarihinde başvurusu reddedilmiştir. Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır....

              Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceğinden bunların iptali için açılan davaların çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu açıktır. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.09.2021 tarih ve 2021/479 E. 2021/454 K., 05.12.2012 tarih ve 2012/251 E. 263 K., 24.12.2012 tarih ve 2012/536 E. 433 K. sayılı kararları da bu yöndedir....

              ödenen yetim aylıklarının faiziyle birlikte iadesine yönelik tesis ettiği işlemin kanuna aykırı olup müvekkilin aynı anda hem dul aylığı hem de yetim aylığı almasının önünde herhangi bir hukuki engel bulunmadığını, öyle ki davalı kurumun her ne kadar 5510 Sayılı Kanun m.54 uyarınca müvekkilin 2001 yılında ölen babasından yetim, ölen eşten ölüm(dul) aylığı alamayacağı böylece ödenen yetim aylıklarının sehven ve yersiz olduğu kanaatine ulaşsa da bu kanaat ve tespitin hatalı olduğunu, zira öncelikle 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m.54 hükmü ancak 2008 yılından sonraki ölümler ve aylık bağlanmalar için uygulanabileceğini, müvekkilin eşinin 2008 yılından sonra 2012 yılında vefat etmiş oluşu, müvekkilinin 2001 yılında vefat eden babasından almış olduğu yetim aylığının kesilmesine cevaz veremeyeceği, bunun yanında müvekkilden yersiz ödeme olduğu gerekçesiyle talep ve tahsil edilen meblağın da hatalı hesaplandığını, zira fazla veya yersiz...

              UYAP Entegrasyonu