SONUÇ: Hükmün 2. fıkrasında yer alan "..toplu ödeme tarihi olan 26.4.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte..." sözcüklerinin silinerek yerine "...ödeme tarihi olan 26.4.2012 tarihini takip eden ay başından iadenin yapıldığı ayın başına kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte ...” sözcük ve rakamlarının yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.5.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ya bağlanan ölüm aylığının yersiz olduğu, gerekçesiyle, 18/07/2001-17/11/2006 tarihleri arasında ödenen yersiz aylıkların tahsiline karar verilmesi istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 1-)Mahkemece, ...ya ait tarım sigortalılığı...giriş bildirgesinde tahrifat yapılarak ... olan baba adının ...olan doğum tarihinin 1950 olarak değiştirildiği ve... giriş tarihinin silinerek 01/01/1987 yazılması suretiyle müteveffa muris adına kayıt oluşturularak sigortalılık tescili sağlandığı bu şekilde 2 yıl 4 ay hizmet süresinin.. adına yazıldığı gerekçesiyle eşi...'ye bağlanan ölüm aylığının yersiz olduğuna, 18/07/2001-17/11/2006 tarihleri arasında ödenen yersiz aylıkların tahsiline karar verilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir....
Kurumun istirdadını isteyeceği yersiz ödemenin kapsamını belirlemedeki irade serbestisi de, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gereğini doğurmaktadır. Mahkemece "... 1479 sayılı kanunun 55. Maddesinin "Kurumca malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından verilmekte olan aylıklar, ilgililer bu sebeple gerekli tahsis ve ödeme şartlarını yitirmiş olurlarsa durdurulur. Şu kadar ki, daha önce sağlanan yardımlara ilişkin giderler ilgililerden geri alınmaz."...
Sigorta sözleşmelerinde sigortalı ile sigortacı arasında gerek rizikonun niteliği ve gerekse tazminat miktarı bakımından bir uyuşmazlık çıktığı takdirde taraflar arasında akdedilen sigorta poliçesi genel ve özel şart hükümleri, bu hükümlerde de boşluk olması halinde TTK'nun genel hükümlerinden ve devamında TBK hükümlerinden yararlanması gerektiği izahtan varestedir. Poliçenin hadise tarihinde geçersiz olduğuna dair bir iddia yoktur. Aksine poliçe tarafların kabulündedir ve sigortacı tarafından tazminat ödenmiştir. Davalı ise;yapılan ödeme sonucu alınan ibraname ile sorumluluğunun kalmadığını savunmaktadır....
O halde, davada temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesi doğru değildir. 3-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; 2918 sayılı KTK.’nun 99/1. ve ...Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, sigorta şirketinin tazminatı ödeme yükümlülüğü kendisine riziko ihbarı yapıldıktan itibaren 8 işgünü sonunda başlar. Davalı ... şirketinin zmss poliçesi nedeni ile yapacağı tüm teminat ödemeleri nedeni ile temerrüdü oluşacaktır. Somut olayda, dosya kapsamından davalı ...Ş.’ne müracaat üzerine 14.02.2012 tarihinde davacıya maluliyete ilşkin tazminat ödemesi yapılmıştır. O halde mahkemece, bu ödeme tarihinin davalı ... şirketinin rizikodan haberdar olduğu tarih kabul edilerek 14.02.2012 ödeme tarihine 8 iş günü eklenmek suretiyle bulunacak tarihten itibaren davalı ... şirketinin faizden sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinin esas alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. ......
Maddesinin 1.fıkrasının a bendi hükümlerine göre değerlendirildiği, Kurum tarafından 10.04.2017 tarihinde yersiz ödemenin sebebi öğrenildiğinden geriye doğru 10 yıllık sürenin hesap edildiği, hesap sonucunda 10.04.2007 sonrası yapılan her bir ödemenin yapıldığı tarihten itibaren yasal faiz işletilmesinin hukuka uygun olduğu, Kurum'un gönderdiği yersiz ödeme listesinde yer alan 21.03.2007 tarihli ödemenin hesaba katılmadığı, geriye dönük 10 yıl hesaplandığında en son geriye 10.04.2007 tarihine kadar gidilebildiği, Kurum tarafından talep edilen 867,76 TL'lik kısmın reddedildiği, davalının kesin dönüş kuralı 31.08.2016 'da yerine geldiğinden bu tarih sonrası ödemelerin yersiz ödeme olarak hesaplanmadığı, 27.01.2020 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, bilirkişi raporu kapsamında yapılan yersiz ödeme hesabının denetlenip hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır. Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır. Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır....
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın "Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili"ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır....
Mahkemece,kurumun yersiz ödemelerin geri istenmesinde 818 sayılı Borçlar kanunun uygulanması ve sebepsiz zenginleşme temelinde yersiz ödeme yaptığını öğrenme tarihinden itibaren bir yıl içinde alacağını talep etmesi gerektiği ve bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, ödeme emrine usulüne uygun olarak itiraz etmeyen ve zamanaşımı defini ileri sürmeyen davacının menfi tespit davasında zamanaşımını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini istemesine engel bulunmadığı yönündeki görüş benimsenerek davanın kabulüne karar verilmişse de,özel hüküm niteliğinde olan 5510 sayılı Yasanın 96.maddesi kapsamında inceleme yapılarak, iade yükümünün kapsamının belirlenmesi gerektiği açıktır. 5510 sayılı Yasa’nın “Yersiz Ödemelerin Geri Alınması” başlıklı 96. maddesinde; "Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı...
sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurum'dan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edileceği, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri Alınacağı, alacakların yersiz ödemelere mahsubunun en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılacağı, kanunî faizin kalan borca uygulanacağı bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanacağı, yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanacağı, yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği” bildirilmiştir....