DAVA KONUSU : Yardım Nafakası KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; aylık 1.500,00 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile; dava tarihinden itibaren aylık 1.500,00TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davanın reddi yönünden, müvekkilinin adli yardım talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Davacının dilekçesinin adli yardım talepli olduğu anlaşılmaktadır. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334- 340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Bölge Adliye Mahkemesine yapılabilir ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 337/1. maddesi uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir....
Sınıf öğrencisi olduğunu, hem eğitim hem bakım ve temel ihtiyaçlarının çok fazla olduğunu, bunları annesinin tek başına karşılama imkanının bulunmadığını, davalı babanın da üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi için yardım nafakası talep etmek için iş bu davayı açtığını, davalının emekli olduğunu, en son bilindiği kadarı ile 4600- 4700 TL emekli maaşı aldığını, tüm bu nedenlerle davalının dava tarihinden itibaren aylık 1000 TL yardım nafakasının ödenmesini, gelecek yıllar için nafakanın ne oranda arttırılarak ödeneceğinin de kararda gösterilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Açılan davanın KABULÜ, ile '' dava tarihi olan 14/07/2021 tarihinden başlamak üzere aylık 1000,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, müteakip yıllar için ÜFE oranında artış yapılmasına'' karar verildiği görülmüştür....
Oysa dairemizce getirtilen ve kesinleşen önceki nafaka ilamından da anlaşılacağı üzere dava iştirak nafakası niteliğinde değil yardım nafakasının artırımı niteliğindedir.Her iki nafaka farklı hukuki niteliklere sahip olduğundan ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin bu yönde düzeltilmesi gerekir. Öte yandan; TMK.nun 328.maddesinde" anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ancak çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.", TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel Mahkemece, davacının davasının KISMEN KABULÜ ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 450,00- TL. yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, hükmedilen nafakının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/03/2014 NUMARASI : 2013/972-2014/287 Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının kızı olduğunu lise son sınıfta okuduğunu, üniversiteye hazırlandığını, reşit olduktan sonra iştirak nafakasının kaldırıldığını, dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1.000 TL yardım nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile aylık 400 TL yardım nafakasına hükmedilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'...
Somut olayda; davalının kaldırılmasını talep ettiği yardım nafakasının kabul edilen miktarının yıllık tutarı (500,00- TLx12=6.000,00- TL) Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesi uyarınca belirlenen parasal sınırın altında kalmakta olup, karar kesin niteliktedir. Bu sebeple, 01/06/1990 gün,1989/3 Esas ve 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurul Kararı kıyasen uygulanmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 346 ve 352. maddeleri gereğince davalının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre davacı yararına takdir olunan aylık 500,00- TL yardım nafakasının miktarı azdır....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde;Davanın kısmen kabul-kısmen reddine, TMK 364. maddesi uyarınca davacı T1 lehine dava tarihi olan 07/09/2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere her ay 800,00 TL yardım nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yardım nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenecek ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın kısmen kabulünü istinaf etmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde özetle; Davanın kabulünü istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, yardım nafakası istemine ilişkindir. TMK.nun 328/1.maddesi hükmü gereğince “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.”...
Ayrıca, yerel mahkemece hükmedilen yardım nafakasının davacının eğitim hayatının devam ettiği süre boyunca devamına, 25 yaşını geçtikten sonra kaldırılmasına karar verilmiş ise de, koşulların varlığı halinde yardım nafakasına hükmedilirken, bunun devam edeceği sürenin mahkeme kararında yazılı olduğu şekilde sınırlandırılamayacağı, TMK'nın 364.maddesi uyarınca nafaka alacaklısının yoksulluk halinin devam ettiği sürece nafakanın işleyeceği, yoksulluk halinin sona ermesi halinde ise nafaka yükümlüsü tarafından nafakanın kaldırılmasının talep edilebileceği, bu haliyle mahkemenin hükmedilen nafakaya süre sınırı getirmesi de doğru olmamıştır. Yine, mahkemenin duruşmada tefhim edilen kısa kararında hükmedilen nafaka ile ilgili yardım, yoksulluk ve iştirak nafakası olarak çelişkili nitelendirmelerin hüküm fıkrasında yer aldığı, gerekçeli kararda ise yardım nafakası olarak hükmedildiği, kısa karar ile gerekçeli karar arasında nafakanın niteliği yönünden çelişki oluşturulduğu görülmüştür....