Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı kanunun 365.maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 328/2. maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez....

Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davacı Ayşe lehine takdir edilen aylık 400 TL tedbir nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 515 TL artırılarak 915 TL'ye yükseltilmesine, müşterek çocuk T2 lehine dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 640 TL yardım nafakasına hükmolunmuştur. Davalı vekili verilen kararı; davaların birlikte görülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tedbir nafakasının boşanma davası ile birlikte görülmesi gerektiğini, mahkemece delillerin hatalı değerlendirildiğini, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf etmiş, kararın kaldırılıp taleplerin reddine karar verilmesini istemiştir. Davacılar vekili istinaf başvurusuna cevap vermemiştir. Dava; TMK'nun 197 maddesi uyarınca hükmedilen tedbir nafakasının artırımı ve eğitimine devam eden reşit çocuk lehine yardım nafakası istemine ilişkindir....

Aile Mahkemesinin 04/07/2018 tarih ve 2018/106 E. - 371 K. sayılı ilamı ile, davacı için takdir edilen yardım nafakasının dava tarihi olan 09/03/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 550 TL'ye çıkarılmasına karar verilmiş, işbu dava ise 19/06/2020 tarihinde açılmıştır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında önceki karardan sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispat edilmemiştir. O halde; yardım nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Aile Mahkemesi'nin 2004/808 Esas 2004/1415 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, ilamın 21/12/2004 tarihinde kesinleştiği, davacının Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümünde okuduğu, yurtta kaldığı, davalının Mersin limanında lojistik müdürü olduğu, aylık 7.500,00TL civarında gelirinin bulunduğu, kiralık bir evde oturduğu, boşandıktan sonra yeni bir evlilik yaptığı, bu evlilikten bir çocuğunun bulunduğu, davacının annesinin Meski'de işçi olarak çalıştığı, aylık 3.000,00TL civarında gelirinin bulunduğu, davacı tarafça aylık 3.500,00TL yardım nafakasının davalıdan tahsilinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddinin istendiği, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile aylık 1.500,00TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verildiği, verilen kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edildiği, karara karşı davalının kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır...

Maddesi uyarınca yardım nafakası taktirinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak tarafların sosyal ekonomik durumları, davacının ihtiyaçları, giderleri, nazara alındığında hükmedilen yardım nafakası miktarı düşük olup aylık 1250 TL yardım nafakasının dosya kapsamına ve hakkaniyet uygun olduğu değerlendirilerek davacın istinafının kabulüne, davalının istinafının reddine, aylık 1250 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

Buna göre yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.Nafaka ödemekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenecek nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK'nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....

    Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Davanın kısmen kabulü ile; TC Kimlik Numaralı T1 için dava tarihinden itibaren aylık 700 TL yardım nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" karar verilmiştir....

    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı dava dilekçesinde özetle; davacı için aylık 700,00 TL olarak bağlanmış bulunan yardım nafakasının aylık 1.500,00 TL'ye yükseltilmesini ve bu nafakanın gelecek yıllarda ÜFE-TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davanın KISMEN KABULÜ ile; Konya BAM 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/1745 Esas 2021/1455 Karar sayılı ilamı ile; Davacı T1 ) yararına aylık 700,00TL hükmolunan yardım nafakasının dava tarihi 14/01/2022 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 600,00TL arttırılarak, aylık 1.300,00TL'ye yükseltilmesine, yardım nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakanın her yıl üfe oranında artırılmasına, karar verilmiştir....

    Zira; icra hukuk mahkemesi dar yetkili bir mahkeme olup, kanunda kendiliğinden sona ereceği belirtilen nafakalar dışında (TMK'nun 328/1. maddesi gereğince reşit olma halinde iştirak nafakasının, TMK'nun 176/3. maddesi gereğince yeniden evlenme yada ölüm halinde yoksulluk nafakasının kendiliğinden sona ermesi gibi), nafakanın kaldırılmasına ilişkin bir mahkeme kararı olmadan takip dayanağı nafaka ilamının gerekçesinin yorumlanması suretiyle takibin iptaline karar verilemeyeceği tabiidir. O halde mahkemece, şikayetçi borçlu tarafından açılan takip dayanağı yardım nafakasının kaldırılmasına ilişkin davanın, ... ... 11. Aile Mahkemesi'nin 02.02.2016 tarih ve 2015/128 E. - 2016/54 K. sayılı dosyasında reddedilmiş olduğu da nazara alınarak, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Davacı erkek vekilinin istinaf başvurusuna ilişkin olarak; davacı tarafça açılan davaların davalı Ayfer için bağlanan tedbir nafakası ile davalı T5 bağlanan yardım nafakasının kaldırılması davasına ilişkin olduğu, davalı Ayfer için boşanma kararı ile hükmedilen yoksulluk nafakasının bulunmadığından burada TMK'nun 177. maddesinin uygulanamayacağı, davalı Ayfer yönünden TMK'nun 201. maddesinde düzenlenen yetki kuralının geçerli olduğu, bu maddeye göre evlilik birliğini koruyucu tedbirlerden olan tedbir nafakasına ilişkin davaların eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğinin düzenlendiği, davacının davalı Ayfer yönünden yerleşim yeri mahkemesinde dava açmasının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı Fatma Nur yönünden açılan yardım nafakasının kaldırılması davası yönünden ise; TMK'nun 365/6. maddesinde yetkili mahkemenin taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesi olduğunun düzenlendiği, bu durumda davacının yardım nafakasının kaldırılması talebi yönünden yetkili mahkemede...

      UYAP Entegrasyonu