Böylece TMK'nın 328/1.maddesi uyarınca iştirak nafakası son bulmuştur. Ne var ki; çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ettiğinden ana ve babanın eğitim sona erinceye kadar bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderleri karşılama yükümlülüğü TMK'nın 328/2.maddesine göre devam eder. Dolayısıyla bizzat reşit çocuk tarafından eğitiminin devam ettiği belirtilmek suretiyle açılan iş bu dava, TMK'nın 328/2. maddesi uyarınca ve 364/son maddesi kapsamında "yardım nafakası" verilmesine ilişkindir. O halde, Mahkemece yardım nafakası şeklinde niteleme yapılarak karar verilmesi gerekirken 400 TL iştirak nafakasının yardım nafakası olarak aylık 500 TL'ye yükseltilmesi yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır....
-TL nafakanın, dava tarihinden kararın kesinleşmesine kadar tedbir nafakası, kesinleşmeden itibaren de M.K. 364'e göre yardım nafakası olarak davalıdan alınarak, müvekkiline ödenmesine, yargı masrafları ile vekâlet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/05/2014 NUMARASI : 2013/852-2014/351 Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava ve talebini açıklayan dilekçesi ile; davacının öğrenci olduğunu belirterek, davalı babanın aylık 1.500.00.- TL yardım nafakası ödemesine karar verilmesini talep etmiştir . Davalı vekili, müvekkilinin aylık 750.00.- TL yardım nafakası ödemeyi kabul ettiğini belirtmiştir. Mahkemece; davacı yararına, aylık 750.00.- TL yardım nafakası takdir edilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. TMK.'...
Davacının müşterek çocuk için aylık 250,00TL iştirak nafakasının aylık 500,00TL ye, kendisi için aylık 300,00TL olan yoksulluk nafakasının aylık 600,00TL ye yükseltilmesini talep ettiği, yerel mahkemece davacı kadın ve müşterek çocuk için ayrı ayrı aylık 75,00er TL arttırım yapıldığı, yoksulluk nafakası artış miktarı ile iştirak nafakası artış miktarı yönünden bir yıllık nafaka artış tutarının ayrı ayrı 900,00er TL ye tekabül ettiği, yine davacının 225,00TL lik yoksulluk nafakası artış talebinin reddedildiği, reddedilen bir yıllık yoksulluk nafaka artış miktarının 2.700TL ye tekabül ettiği, müşterek çocuk için aylık 175,00TL lik iştirak nafakası artış talebinin reddedildiği, reddedilen bir yıllık iştirak nafakası artış miktarının 2.100TL ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar veya değeri 5.880,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin olduğu, dolayısıyla kesinlik sınırında kalan tarafların istinaf talebinin HMK 352 maddesi gereğince...
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 50 TL yardım nafakasının davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalı ...'ın ödediği aylık 75 TL yardım nafakasının 25 TL arttırılarak aylık 100 TL'ye çıkartılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, yardım nafakası talebinden ibarettir. TMK.'nın 364/1.maddesinde de; "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür", TMK.'nın 365/2 maddesinde ise; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının yoksulluk nafakasına dönük taleplerinin davacı lehine geçerli bir nafaka kararı bulunduğundan nafaka artırımı talebi niteliğinde olduğunu, nafaka artırımında TMK 169. maddesi kapsamında tedbir nafakasına hükmedilemeyeceğini, aksinin ise dava sonucuna yönelik ihsas-ı rey anlamına geldiğini, taraflar arasında geçerli ve icra edilebilir bir yoksulluk nafakası kararı bulunduğundan davacının nafaka talebinin aslında nafaka artırımı talebi niteliğinde olduğunu, bu nedenle nafaka artırımı taleplerinin mahkeme nihai kararında sonucu bağlaması gerektiğini ve dava sürerken tedbir nafakası niteliğinde ara kararda hükmetmemesi gerekirken ara karar ile tedbir nafakası verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı müvekkili hakkında SED raporu alınmadan nafaka kararı verildiğini, bu yöndeki itirazları incelendiğinde 13/04/2023 tarihli celsede eksiklik fark edilerek davalı müvekkili hakkında SED raporu alındığını, önemli bilgilerin yer aldığı...
Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. 28/11/1956 tarih ve 15E-15K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder....
Somut olayda; davacı, dilekçesinde yardım nafakası talebinde bulunmuş olup davacı 18 yaşını doldurduğundan talep ettiği nafakanın niteliği ‘’yardım nafakası’’dır. Mahkemece hükümde davacı yönünden kabul edilen nafakanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün birinci fıkrasında yer alan " tedbir nafakası" ifadesinin çıkartılarak yerine "yardım nafakası" sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....
C.1.maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 2.fıkrasından “ iştirak nafakası” cümlesinin çıkartılarak yerine “yardım nafakası” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün HUMK.nun 438/VII. C.2.maddesi gereğince düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 3,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 28.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....