takdir edildiği 2014 yılından bugüne kadar herhangi bir artışın uygulanmadığını, tüm geçim masraflarının annesi tarafından karşılandığını, davalı tarafından müvekkiline maddi destek olunmadığından müvekkili lehine dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.500,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini, tedbiren dava tarihinden geçerli olmak üzere nafaka bağlanmasına, yardım nafakasının TMK 365/5.maddesi gereğince gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğinin belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
nafakası alma yasal şartlarının ortadan kalkmadığı, davacı birleşen davalının ekonomik durumunda yardım nafakasının kaldırılmasını ya da azaltılmasını gerektirir nitelikte olumsuz bir değişimin de olmadığı, akademik kariyer açısından doktora eğitimi gören oğlunun geçimine ve giderlerine malî gücü oranında katılması gerektiği, yardım nafakasının 2010 yılında beri ödendiği, birleşen davacının yurt dışında Melbourne Araştırma bursu kazandığı ve aylık 2261.46 AUD yaklaşık 15.698.00 TL aylık burs aldığı ayrıca davacı birleşen davalı tarafından ödenen yardım nafakasının her yıl TÜİK tarafından açıklanan tüfe oranında mevcut ekonomik koşullar dahilinde her yıl kendiliğinden güncellendiği ve artırıldığı, mahkemece nafakanın arttırılmasını gerektirir kanunun aradığı yasal şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle esas ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir....
itibaren geçerli olmak üzere 3.500,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Davacının davasının kabulü ile, 4721 sayılı TMK'nın 328- 364 maddeleri uyarınca dava tarihinden itibaren her ay düzenli olarak 700,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, daha öncesinde nafaka takdir edilmiş olması halinde çakışan dönemler ve miktarlar için tahsilde mükerrerlik teşkil etmemesine, Hükmedilen yardım nafakasının her yıl kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıldan itibaren TÜİK tarafından yayınlanan ÜFE oranında artışa tabi tutulmasına karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararını tümüyle istinaf ederek kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Yardım nafakasına ilişkin davada; ilk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı taraf; hükmün tamamına yönelik süresinde istinaf talebinde bulunmuşlardır....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir( Yargıtay 3. HD 15.12.2015 tarih 2015/14097 Esas 2015/20323 K )....
Buna göre; HMK'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; " Dava tarihi olan 16.07.2021 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 2.000,00- TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 1.000,00- TL için karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi (davacı için kazanılmış hak olması nedeniyle ) ile birlikte 1.000,00- TL için ise işlemiş olan yardım nafakasına muaccel olduğu ve borçlunun temerrüde düştüğü tarihten itibaren faiz uygulanmasına" şeklinde ilk derece mahkeme kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Dava dilekçesinde; davacı ile davalının 2006 yılında boşandıklarını boşanma sonucunda davacı hakkında 200 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk ... için 200 TL iştirak nafakasına hükmolunduğunu aradan geçen zamanda yoksulluk nafakasının yetersiz kaldığını müşterek çocuğun reşit olması nedeniyle iştirak nafakasının sona erdiğini, ancak reşit olan müşterek çocuğun hastalığı (zeka geriliği) nedeniyle davacının vesayeti altına alındığını, müşterek çocuğun çalışma gücünün bulunmadığını davalı babanın yardıma muhtaç olduğu ileri sürülerek yoksulluk nafakasının aylık 200 TL den 400 TL'ye çıkartılmasına, davacı çocuk için ise 400 TL yardım nafakaına hükmolunması talep ve dava edilmitir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı reşit çocuk ... için ayık 350 TL yardım nafakasına, yoksulluk nafakasının ise, aylık 200 TL den 340 TL'ye çıkartılmasına hükmolunmuş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı vekili, ıslah dilekçesinde özetle; davacı yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yardım nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile davacı yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 400,00 TL yardım nafakasına hükmedilmiştir. Davacı vekili; adli yardım talepli istinaf dilekçesi ile; davacı yararına hükmedilen yardım nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili; istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir. Davacı vekilinin; hükmedilen yardım nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 336/3.maddesinde;kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılacağı belirtilmiştir....