Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

öğrendikleri tarihten itibaren onbeş ... içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır....

    Türk Medeni Kanununun 722. maddesinde bir kimsenin başkasının arazisi üzerine yapı inşa etmesinden bahsedilmekte olup Dairemizin yerleşik uygulamasına göre de kat ilavesi suretiyle yapılan inşaatlar nedeniyle temliken tescil talebinde bulunulamaz. Davacının tazminat talebine gelince; Bilindiği üzere başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı inşa edilmesi durumunda, Türk Medeni Kanununun 684. ve 718. maddelerinin hükümleri gereğince yapı üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Bu konumdaki taşınmazın maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişki Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacının temliken tescil talebi reddedildiğine göre yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, kusursuz sorumluluktan (TBK'nun 69. maddesi uyarınca bina malikinin sorumluluğu) kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesinindir. Ne var ki, dosyanın görevsizlik kararı üzerine Dairemize gönderildiği anlaşıldığından görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 10/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, TTK’nın 781. maddesinde ziya ve hasardan dolayı taşıyıcının sorumluluğu, TTK’nın 782. maddesinde ise taşıcıların yardımcılarının kusurundan sorumluluğu hükümlerinin düzenlendiği, dava konusu olayda davalı araç malikinin sürücüsü tarafından sigorta konusu malların taşınıp teslim edilmesi gereken yerlere ulaştırılmadığı, sürücü Kamil Külcü’nün davalı araç malikinin yanında çalıştığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, oluşan zarardan araç maliki taşıyıcı ile onun çalışanı olduğu anlaşılan sürücünün sorumlu olduğu, davalının sözleşme bulunmadığı ve yük sahibinin sorumluluğu bulunduğuna dair savunmalarına itibar edilmediği, taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

          Sitesi Toplu İşyeri Yapı Koop. Bşk. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava; 21.07.2008 tarihli iş kazası sonucu sigortalı ...'a bağlanan gelir, ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi masraflarının rücuan tahsili istemine ilişkin olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olup, davalıların sorumluluğu kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücu alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı Yasanın 26/2. maddesinde ise, 3. kişinin rücu alacağından sorumluluğu için, kasıt veya kusuruyla iş kazasının oluşumuna etkide bulunma koşulu öngörülmüştür....

            Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası'nın 58. maddesi gereğince "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." ( TBK .69. maddesi ). TBK'nun 71/1.maddesine göre de; "Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.".Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur....

              Kal talebi yönünden ise; dava konusu el atılan kısmın değeri 3.410,20 TL, yapının tamamının değeri 312.496,51 TL, el atılan kısma düşen taşkın yapı değeri ise 238.903,58 TL dir. Yine yapının yıkım maliyeti de 15.124,29 TL olarak belirlenmiştir. Tüm bu tespitler doğrultusunda dava konusu yerin zemin değeri ve yapı değeri bir arada değerlendirildiğinde yapının yıkılmasının fahiş zarar doğuracağı dosya kapsamında sabittir. Aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme malikine (muhik) bir tazminat vermesi gerektiği, malzeme maliki iyi niyetli değilse tazminat miktarının,levazımın en az kıymetini geçemeyeceği, aynı yasanın 723.maddesinde belirtilmiştir....

              Bazı Yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere, inşaatın kaldırılmasının arazi ve malzemeye vereceği zarar, kaldırılmasıyla malzeme malikinin elde edeceği yararlardan daha fazla ise, inşaatın kaldırılması fahiş bir zarara yol açar (Prof.Dr.Şeref Ertaş.Eşya Hukuku.Ankara.2002.sh.333). c-Üçüncü koşul; yapıyı yapanın (Malzeme malikinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir. Uygun bedel genellikle yapı için lazım olan arsa miktarının dava tarihindeki gerçek değeri olarak kabul edilmekte ise de büyük bir taşınmazın bir kısmının devri gerektiğinde geri kalan kısmın bedelinde meydana gelecek noksanlıklar varsa bunların ve taşınmaza bağlı öteki zararlar da göz önünde bulundurularak hak ve yarar dengesi kurulması suretiyle hesaplattırılmalı, iptale konu zemin bedelinin arsa sahibine ödenmesine karar verilmeli, önceden ödenmiş bedel var ise bu miktar ödenecek bedelden mahsup edilmelidir. Aslında bu son iki koşulun yekdiğerinden ayrı düşünülmesi olanaksızdır....

                Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir....

                  Davacı vekili bina malikinin sorumluluğuna dayanmıştır. Olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nun 69. maddesi hükmüne göre bina malikinin sorumluluğu, kusur esasına dayanmayan objektif sorumluluk niteliğinde olup, bina veya imal olunan şeydeki bozukluğun veya eksikliğin malikten kaynaklanmasına gerek yoktur. Başka bir anlatımla, malike kusur isnadı gerekli değildir. Ancak, böyle bir davada öncelikle zarar gören davacı, zarar gördüğünü ve bu zararının bina veya yapı eserinin yapılışındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklikten kaynaklandığını ispat etmelidir. İspat yükünü yerine getirdiği takdirde kural olarak bina veya imal olunan şeyin malikinin sorumluluğu söz konusu olacaktır. Malik, mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiğini kanıtlar ise sorumluluktan kurtulabilecektir. (Bkz. Yargıtay 11....

                  UYAP Entegrasyonu