Hukuk Dairesi'nin 22 O 425/08 numaralı dosyasından verilen 20/05/2010 tarihli yabancı mahkeme ilamının ve yargılama masraf tespit kararının kesinleştiğini ileri sürerek, bu kararın ve yargılama masraflarına dair masraf tespit kararlarının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yabancı mahkeme tarafından müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini, yabancı mahkeme kararının usulüne uygun şekilde kesinleşmediğini, bu nedenle kararın tenfiz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince uyulan bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada taraflar arasında görülmekte olan davanın 05.12.2019 tarihinde 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 4. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle açılan dava ile illgili karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur. Davacı vekili bu kez karar düzeltme talep etmektedir....
MÖHUK'nun 59. maddesine göre de, yabancı mahkeme kararlarının kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının verildiği ülke hukukunca kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Ancak, 59. maddeye göre, yabancı mahkeme kararının kesin hüküm veya kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının tanınması şartına bağlıdır. Türk mahkemelerinde kesinleşmiş bir kararla tanınmamış yabancı bir kararın, mücerreten verildiği ülkede kesinleştiği tarihten itibaren Türk hukukunda etki doğuracağı söylenemez (Prof. Dr. Cemal Şanlı, Milletlerarası Özel Hukuk, s. 542, 2. baskı, İstanbul, 2014)..." (Bknz. Yargıtay 11....
Bu doğrultuda MÖHUK kapsamında usule aykırı olarak açılmış huzurdaki davanın reddi gerektiğini Esasa ilişkin olarak ; Yabancı mahkeme kararının türk mahkemeleri nezdinde tanıma ve tenfizinin yapılabilmesi için söz konusu yabancı mahkeme kararının möhuk m.54 kapsamındaki şartlara uygun olması gerektiğini, mütekabiliyet şartı sağlanmadığından Rusya mahkemesi tarafından verilen kararın Türkiyede tanıma ve tenfizi mümkün olmadığını, Hukuki ve fiili bir mütekabiliyetin varlığından bahsedebilmek için yabancı mahkeme kararına dayanak olan kanun maddeleri, somut olay ve karar özelinde inceleme yapılması gerektiğini, Rusya Federasyonu akdi mütekabiliyet şartını en katı olarak uygulayan ülkelerden biri olmakla birlikte fiili mütekabiliyeti kabul etmediğini, Rusya Federasyonu yabancı ülkeler ile arasında fiili veya hukuki mütekabiliyetin olup olmadığını değerlendirmeksizin akdi mütekabiliyet şartı aradığını ,bu doğrultuda Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında da akdi veya fiili mütekabiliyetin...
Tanıma ve tenfiz davalarının niteliği gereği yabancı mahkeme kararlarının esasının tetkik edilmesi yapılan maddi ve hukuki tespitlerin doğruluğu ve yanlışlığının, tahkim sözleşmesinin, imzanın, ehliyetin, savunma hakkının ve tebligat usulünün yeniden incelenmesi mümkün olmayıp karar ancak kanunda belirtilen şartlar dahilinde yabancı hükmün tenfizinin Türk kamu düzenine aykırı sonuçlar meydana getirip getirmeyeceği yönünden incelenebilir. Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında mevzuat 5718 Sayılı MÖHUK ile Türkiye'nin de imzalayıp onayladığı yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkındaki 10/06/1958 tarihli New York Konvansiyonudur. 5718 Sayılı MÖHUK 60.maddesine göre kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir....
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Damga Vergisi Kanunu'nun Ek 2. maddesinde belirtildiği şekilde bir kamu kurumu ve kuruluşu tarafından yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olarak ihaleye çıkıldığı ve üç adet yabancı firmanın ön yeterlikten geçtiği, bir adet yabancı firmanın da ihaleye katıldığını, dosyada bulunan "Ön Yeterlik Değerlendirme Sonucu Tutanağı"nın tetkikinde görüleceği üzere 3 adet yabancı firmanın ihaleye katıldığını ve yeterlikten geçtiğini, bunlardan iki tanesinin ortaklık olarak, üçüncü firmanın da tek başına ihaleye katıldığını, bu durumda davalı idarenin sözünü ettiği Ek 2. maddenin 4. fıkrasında yer alan "uluslararası ihale" tanımına uygun olarak ihaleye 3 adet yabancı firmanın katıldığının ihtilafsız olduğunu, söz konusu Kanun hükmünün hukuka ve Anayasaya karşı olan durumunun açıklığa kavuşması amacı ile dava dosyasının Anayasa Mahkemesine gönderilmesini talep ettikleri halde bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, ödenen damga...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tanıma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı erkeğin kabul edilen davası ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ilişkin davalar, basit yargılama usulüne tabidir (HMK m. 316). Basit yargılama usulüne tabi davalarda, mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir (HMK m. 320/1). Şu halde basit yargılama usulüne tabi bir işin duruşmasız incelenebilmesi evvela kanunen mümkün olmalıdır. Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ilişkin davalar kamu düzeniyle doğrudan ilgili olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Davanın bu niteliği, duruşmalı inceleme yapılmasını, delil toplanmasını ve ayrıntılı araştırmayı gerekli kılmaktadır....
[ Madde 42 ] "İçtihat Metni" Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun "Tanıma" kenar başlığını taşıyan 42. maddesine: "Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 38 inci maddenin (a) ve (d) bentleri uygulanmaz. İhtilafsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tabidir. Yabancı mahkeme ilamına dayanılarak Türkiye'de idari bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır" hükmü yer almaktadır....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, 5718 sayılı MÖHUK’nun 53. maddesinde tenfize konu ilamın kesinleşmiş olması gerektiği, 54. maddesinde ise tenfiz kararı verilebilmesinin düzenlendiği, bu hüküm gereğince yabancı mahkemenin o devlet kanuna göre verilmiş kararlarının icra olunabilmesi için gereken şartlardan birinin de, kendisine karşı tenfiz istenen tarafın savunma hakkına ilişkin usuli işlemlere uyulmuş olması olduğu, 1965 tarihli Hukuki ve Ticari konularda Adli ve Gayrı Adli belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi'nin .... maddesine Türkiye’nin çekince koyduğu, bu durumda Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılacak tebligatlarda bu madde hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı, tüm tebligatların ... vasıtasıyla yapılması gerektiği, davacı tarafın davaya dayanak mahkeme kararını ve dava dilekçesini davalı tarafa yukarıda açıklandığı üzere tebliğ ettiğine dair belgeleri ibraz etmediğinden, MÖHUK 53. maddesinde belirtilen şekilde kesinleşmiş bir kararın söz...
Hukuki yarar olması koşuluyla Türk vatandaşlığından çıkanlar hatta yabancılar için verilmiş yabancı mahkeme boşanma kararlarının bile Türkiye'de tanınması mümkündür. Davalının Türkiye'de taşınmazı bulunduğu ve mal rejiminin tasfiyesi Türk Hukuku'na göre yapılacağından Türk Mahkemeleri'nde tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınmasını Türk Mahkemeleri'nden talep etmelerinde hukuki yararları mevcuttur. Ancak mahkeme süre vermesine rağmen tarafların bu tanıma davasını açmaktan kaçındıkları anlaşılmaktadır. O halde mahkemece davanın dava koşulu gerçekleşmediğinden usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. SONUÇ: Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle reddine, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Davalı istinafında, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediği gibi, tensip zaptının da müvekkiline tebliğ edilmediğini, tanıma ve tenfizine karar verilen yabancı mahkeme ilamının gerekçe içermediği, bu kararın tanıma ve tenfizine karar verilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekilinin dosya içindeki vekaletnamesi her ne kadar yabancı ülkelerden verilmiş mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin yetki içerse de, genel vekaletnamedir. Boşanma davası açma ve açılmış olan davayı takip etme yetkisi bulunmamaktadır. Açıkça yetki verilmemiş ise vekil, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez (HMK m. 74)....