WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Diğer taraftan, tanıma yabancı mahkemece verilen kesinleşmiş bir kararın kabul edilmesi işlemi olup; tanımada amaç, sadece kararın maddi anlamda kesinliğinden yararlanılmasıdır. O halde, tanıma kararı verilebilmesinin ön koşulu bir yabancı mahkeme kararının varlığı ve bu kararın kesinleşmiş olmasıdır. 5718 sayılı Kanunun (MÖHUK), yukarıya metni aynen alınan 59.maddesinde; yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceği düzenlenmiştir. Bu hükümle, yabancı mahkemeye ait ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin yabancı mahkeme kararının tanınmasından itibaren değil, somut olayda tanımaya konu yabancı mahkemeye ait boşanma kararının kesinleştiği andan itibaren etkisini göstereceği kabul edilmiştir. Bir başka deyişle, tanıma kararları nitelikleri gereği, verildikleri andan geriye etkili olarak yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibariyle hüküm ifade edecektir....

    Rusya Ticari Kanunu 244. maddesinde de yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizinde aranacak olan koşulların gösterildiği, aranan bu koşulların Türk hukukundaki tenfiz koşulları ile ağırlıkları bakımından özdeş nitelikte bulundukları, Rusya'da yabancı mahkeme kararlarının akdi mütekabiliyet koşulu aranmaksızın tenfiz edildiği, bu nedenlerle Türkiye ve Rusya arasında mahkeme kararlarının tenfizi açısından hukuki mütekabiliyet bulunduğu anlaşılmakla, tenfiz açısından 54. maddenin 1. fıkrasındaki koşulun oluştuğu kanaatine varılmıştır. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanunun 53. maddesi nde belirtilen belgelerin davacı tarafça sunulmuş olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu, ... Bölge Arbitraj (Ticaret) Mahkemesi tarafından ... numaralı dosyada verilen, 26.09.2018 tarihli kararın tercümesinin incelenmesinde; Davacının ... - ... ... "..." F.E. ... A.Ş., davalının ... End. İnş. ve San. Tic....

      “Tanıma” başlıklı 58.maddesinde: “(1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.” “Kesin Hüküm ve Kesin Delil Etkisi” başlıklı 59.maddesinde: “Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.” Hükümleri yer almaktadır. Maddi anlamda kesin hükmün, taşıdığı niteliğin gereği olarak, iki sonucu bulunmaktadır: kararın kesin delil teşkil etmesi ve aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı sebeple dava açılması halinde karşı tarafın kesin hüküm itirazında bulunabilmesidir....

        Buna karşın yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen ortak olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesi veya farklı hukuki gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt veya farklı sonuçlara ulaşılacak, ayrıca Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki karara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandırılacak ve netice olarak bu durum MÖHUK’un 54/1-c maddesinde düzenlenen Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edecektir....

          Buna göre yabancı mahkeme kararlarının tenfizinin mümkün olabilmesi için tenfizi talep edilen kararın yabancı bir mahkemeden verilmiş karar olması, kararın hukuk davalarına ilişkin olması ve yabancı mahkeme kararının verildiği ülke kanunlarına göre kesinleşmiş olması gerekmektedir. Yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi görevli ve yetkili mahkemeye verilecek bir dilekçe ile olur (MÖHUK, m. 52). Bu dilekçeye; yabancı mahkeme ilâmının ve bu ilâmın kesinleştiğine ilişkin belgenin, o ülke makamlarınca usulen onanmış aslının veya onaylı sureti ile bu belgelerin onanmış tercümelerinin eklenmesi zorunludur (MÖHUK, m. 53)....

            Buna karşın yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen ortak olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine veya davanın farklı hukuki gerekçelerle reddine ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt veya farklı sonuçlara ulaşılacak, ayrıca Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki karara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandırılacak ve netice olarak bu durum 5718 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinde düzenlenen Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edecektir....

              Karar sayılı kararında özetle “yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin bulunmamasının kesinleşmiş yabancı mahkeme kararlarının tenfizine engel olmayacağı ve bu hususun 5718 sayılı MÖHUK'un 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık sayılmayacağı belirtilmiştir. Anılan bu kararda yabancı mahkeme kararının tenfizinin reddini temin edebilecek tek imkanının yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hali olduğu” noktasına işaret edilmiştir. Nitekim; karar gerekçesinin içeriğindeki “Türk tenfiz hukuku yabancı mahkeme kararının taşıdığı hükümlerin açıkça Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceği konusu ile ilgilenir” ifadesi ile de Türk kamu düzeninin korunması ilke ve amacına açık bir şekilde vurgu yapılmıştır. Kamu düzenine aykırılık hali MÖHUK'un 60. maddesinde red sebebi olarak sayılmakla birlikte kamu düzenine aykırılıktan kasıt, yabancı mahkeme kararının doğru olarak verilip verilmediği hususunun denetlenmesi değildir....

                Dava dilekçesinde dava değeri gösterilmediğinden tenfizi istenen yabancı mahkeme kararında hükmedilen 4.446,17 Euro'nun dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı olan 30.791,95TL mahkememizce dava değeri olarak kabul edilmiştir. Yabancı Mahkememe kararlarının tenfizi ve tanınması usulü, 5718 Sayılı MÖHUK nun 50 ve devamı maddelerinde sayılmıştır....

                  Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, yabancı ülkeden alınan vesayet kararının Türkiye’de tanınması istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, Türk Medeni Kanununun 397. maddesinde vesayet makamının Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu ve HUMK’nun 8. maddesinde bu ve diğer yasaların Sulh Mahkemesini görevlendirdiği işlerin Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği hususunda yasal düzenleme yer aldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 2675 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanununun 35. maddesi uyarınca yabancı mahkeme kararlarının tenfizi için görevli mahkemenin münhasıran Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda yabancı ülkeden alınmış olan vesayet kararının Türkiye’de tanınması istenmektedir....

                    Tanıma ve tenfiz kararının önemi dolayısıyla yabancı kararı veren mahkemenin hangi mahkeme olduğuna bakılmaksızın asliye mahkemelerinin görevli olması uygun görülmüştür. Burada, tanıma ve tenfiz davasının, yerel mahkeme içinde sulh hukuk mahkemesine göre daha üst düzey bir mahkeme olan asliye mahkemesi tarafından bakılması amaçlanmıştır (Nomer, E.: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul 2013, s. 492). Yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizinde asliye mahkemeleri de görev ilişkisi çerçevesinde davaya bakar ( HGK 15.06.2016 tarihli ve 2014/19- 1090 E., 2016/819 K.) Görüldüğü üzere ilgili madde, asliye mahkemesini görevli kabul etmekte ve davanın konusunu teşkil eden ihtilafın niteliğini göz önünde bulundurmamaktadır. İhtilâfsız yargı alanında verilen mahkeme kararlarının tanınması da aynı hükümlere tabi tutulmuştur (MÖHUK m. 58/2). Yabancı ülkedeki kararı veren yabancı mahkemenin sulh veya asliye yahut da istinaf mahkemesi olması tanıma ve tenfiz davasında görevli mahkemeyi etkilemez....

                    UYAP Entegrasyonu