Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bölge Adliye Mahkemesi'nce, MÖHUK’un 50. maddesi gereğince, tenfizi istenen kararın özel hukuk ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığı çözmek için verilmiş hukuk davalarına ait bir karar olması gerektiği, bu bağlamda, icra emri, maddi hukuk anlamında taraflar arasındaki hukuki ihtilafı çözmeyen, takip hukukunu ilgilendiren bir karar niteliği taşıdığı, tenfizi mümkün bir hükme sahip yabancı mahkeme ilamı niteliğinde olmadığı, tenfiz isteyenin “başvuru üzerine Almanya Mayen Asliye Mahkemesi’nin davalıya ödeme emri (ihtar) çıkartarak, iki hafta içinde itirazda bulunulabileceğini ihtar etiği, iki hafta içinde itirazda bulunulmaması nedeniyle hâkimlikçe çıkarılan ödeme emrinin kesinleştiği” yönündeki iddiaya dayandığı, Almanya Mayen Asliye Mahkemesi hakimliğince çıkarılan ödeme emrinin kesinleşmiş olmasının bu kararı teknik anlamda tenfizi kabil (yargılama sonucu verilmiş) bir ilam olarak nitelendirmeye yeterli olmadığı, ihtar usulüne göre verilmiş bir kararın adli karar olarak kabul edilmesinin...

    Mahkemece, ... bölgesinin mahkemenin yetki alanında bulunduğu, hakem kararının kesinleştiği, onaylı Türkçe tercümesinin dosyada bulunduğu, yabancı hakem kararlarının tenfizi için karşılıklılık olmasının zorunlu olmadığı, davalının tahkim yargılamasında usulüne uygun bir biçimde temsil edilmediğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 11.11.2008 tarihli yabancı hakem kararının tenfizine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 04/04/2012 tarih 2012/1885 E. 2012/5598 K. sayılı karar ile “Tenfizi istenen yabancı hakem kararı belirli bir alacağın tahsiline yönelik olduğundan dava nisbi harca tabidir....

      Yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin bulunmamasının kesinleşmiş yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olmayacağı ve bu hususun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık sayılmayacağına" karar vererek revizyon yasağının Türk hukukunda kabul edildiğini ortaya koymuştur. 8. Her mahkeme kararının kesin delil ve kesin hüküm olmak üzere iki sonucu vardır. Bazı mahkeme kararlarının kesin delil ve kesin hüküm etkisine ek olarak icra kabiliyeti de vardır (... Köle, Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizinde Usul, Dergi Park, s.41) . İşte yabancı mahkeme kararının tanınmasının hukuki gerekçesini, kararın kesin hüküm kuvveti oluşturmaktadır. 9....

        Esasen Almanya Mönchengladbach Asliye (Aile) Mahkemesinin 26.03.2015 tarihli 26 F 47/17 sayılı kararının -ki bu kararın numarası gerçekte 26 F 47/14’tür- tanıma ve tenfizi istenen "Nafaka ödeme zorunluluğunun kaldırılması ve fazladan ödenen nafaka bedelinin tahsiline” ilişkin yabancı mahkeme kararı olmayıp, o tarihte henüz ... olmayan 27.09.1997 doğumlu davalıya, davacı babası tarafından her ay 313,00 Euro olmak üzere “Nafaka Bağlanmasına” ilişkin yabancı mahkeme kararı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın dava dilekçesindeki ve aşamalardaki açıklamalarından ve dosyaya sunulan belgelerden tanıma ve tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının “... Asliye Mahkemesi Aile Mahkemesinin 27.02.2018 karar tarihli, 17 F 247/16 sayılı, 21.03.2018 kesinleşme tarihli ” kararı olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece; davaya konu tanıma ve tenfizi talep edilen ve davacı tarafça dosyaya sunulan “......

          Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekiline verilen kesin sürede yabancı mahkeme kararının tebliğine ilişkin evrakların ibraz edilmediği, davacı vekili kesin süreye uymadığından ve tebliğ evrakları ibraz edilmemiş olmakla yabancı mahkeme kararının infaz edilmesinin tebliğ evrakları olmadan mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir....

            mahkeme kararının aslı ve onaylı tercümesi ile Yabancı Mahkemede açılan dava dilekçesi ile yabancı Mahkeme kararının adli yoldan tebliğine dair evrakın dosyada bulunması dava şartlarından olup bu belgeler savunma hakkının ve karara karşı temyiz ve itiraz hakkının kullanılmasının, bu hakkın kullanılması ile kararın kesinleşmesinin ön şartı olduğunu, belirtilen belgeler dosyada mevcut olmadığından tenfiz kararı verilmesi mümkün olmadığını, ayrıca davacı tarafından dosya kapsamında bahsi geçen belgelerin arasında tenfizi talep edilen yabancı mahkemede açılan dava dilekçesi ile yabancı mahkeme kararının davalıya adli yoldan tebliğ edildiğine dair herhangi bir evrakın varlığından bahsedilmediğini, yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi kurumu MÖHUK 54 vd....

            Rbge Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi'nin 16.10.2015 kesinleşme tarihli ve 36F 127/03 UK Karar sayılı yabancı mahkeme kararı ve yetkili makamlarca onanmış tercümesinin dosyaya sunulduğu, yabancı mahkeme kararının aslı, kesinleşme şerhi ve onaylı tercümelerinin bulunduğu, yabancı mahkeme hükmünün kamu düzenine aykırı olmaması, ilâmın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması ve hükmü veren mahkemenin tabi olduğu ülke ile karşılıklılık esasının uygulanması nedenleri ile tenfizi için gerekli şartların oluştuğu , davalı taraf her ne kadar cevap dilekçesinde, tenfizi istenilen yabancı mahkeme ilamının 2004 yılında verildiğini, kararın zamanaşımı uğradığını iddia etmişse de, somut olayda, henüz Türkiye Cumhuriyeti'nde tanınmış bir yabancı mahkeme ilamı bulunmadığından ilam zamanaşımının başladığından söz edilemeyeceği, yabancı mahkemece verilen kesinleşmiş kararların iç hukukta hukuki sonuç doğurması tenfiz ya da tanıma kararına bağlı olduğu, henüz tanınmayan...

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                CEVAP Davalılar vekili cevap dilekçesinde; yabancı mahkeme ilamına konu davanın davalı şirketin yerleşim yerinin bulunduğu Yozgat'ta açılması gerektiğinden Türk mahkemelerinin münhasır yetkisi içinde kaldığını, yabancı mahkeme ilamının Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, olayda yabancılık unsurunun bulunmadığını, davacının davalı şirketin ortağı olmadığını, dolayısıyla ortaklık payının iadesine karar verilemeyeceği gibi bu kararın tenfizine de karar verilemeyeceğini, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının davacı tarafın yabancı mahkemedeki hukuka ve iyiniyet kurallarına aykırı hileli davranışları ile elde edilmiş bir karar olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III....

                  Buna göre, davalı vekilinin yabancı hakem kararlarının tenfizi davalarının nispi harca tabi olduğuna, öncelikle davacı tarafa nispi harç ikmali yaptırılması gerektiğine dair istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin olarak; 5718 sayılı MÖHUK 60/2. maddede yabancı hakem kararlarının tenfizinde asliye mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiş ancak asliye hukuk veya asliye ticaret şeklinde bir ayrıma da yer verilmemiştir. Buradaki asliye mahkemesi ibaresinin ticaret mahkemesini de kapsayıp kapsamadığı yönünden ticaret mahkemesinin görevine ilişkin yasa hükümlerine de bakmak gerekir. 6100 sayılı HMK 5/2. maddeye göre; bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere bu mahkemede bakılır....

                    UYAP Entegrasyonu