Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, murise ait resmi vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Vasiyetnamenin tenfizi davasında, davanın kabulüne karar verilebilmesi için, diğer şartların yanı sıra vasiyetnamenin ayakta kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 13.2.1991 gün 648-65 sayılı kararında vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar bir aynı hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılan vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunun 596 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya itirazların sonuçsuz kaldığının, bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir. Bu tesbit başlı başına aynı bir hakkın geçirimini sağlamaz....

    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. 5718 sayılı MÖHUK'nın 53. maddesinde, mahkemeden yabancı ilamın tenfizine karar verilmesine ilişkin talep dilekçesine hangi belgelerin ekleneceği hüküm altına alınmıştır. Anılan madde uyarınca tenfiz dilekçesine, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslının veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğinin ve tercümesinin eklenmesi gerekmekte olup bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi zorunludur....

      Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Davaya konu tenfizi istenen ... Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesi’nin 14.09.2009 tarihli kararında, kararın bir suretinin davalıya 30.09.2009 tarihinde tebliğ edildiği yazılı ise de dosyaya sunulan tebliğe ilişkin belgelerden kararın Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığı ile karar tarihinden önce 15.07.2009 tarihinde davalı vekili Av. ...’na tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....

        Davalılar vekili tenfizi istenen ilamın münhasıran Türk Mahkemelerinin yetkisi dahilinde olan bir konuya maruf olduğunu, müvekkilinin ikametgahı ... olduğuna göre davaya Türkiye'de bakılması gerektiğini, bu hususda kesin yetki kuralının bulunup kamu düzenine ilişkin olduğunu, uyuşmazlığın Türk Hukuk Kuralları'na göre çözülmesi gerektiğini, davanın konusu ortaklık payının iadesi olduğunu, mahkemece ortaklık payının iadesine karar verilemeyeceği gibi bu kararın tenfizinin de istenemeyeceğini, kararın tenfizi halinde anonim şirkete hakim ilkelerden birisi olan sermaye belirliliği ve sermayenin korunması ilkesinin ihlal edilerek şirket sermayesinin azaltılması sonucunun doğacağını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre tenfize konu yabancı mahkeme kararının açıkça kamu düzenine aykırı olmadığı, ... ile Türkiye arasında karşılıklı ikili anlaşma olmamakla beraber Türk Mahkemeleri kararlarının ...'...

          Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenilen kararın davalıya posta yoluyla tebliğ edildiği, karar Lahey Sözleşmesi uyarınca tebliğ edilmediğinden ortada kesinleşmiş bir kararın bulunmadığı, ayrıca tenfizi istenen kararın TTK’nın 329 ve 405/2. maddelerine aykırı olduğu, benzer nitelikteki açılan davaların reddedildiği, bu durum karşısında yabancı mahkeme kararının, mahkemeleri tarafından verilen kararlarla çeliştiğinden kamu düzenine aykırı bulunduğu, şirket hisselerinin davalıya iadesine karar verilmemesi nedeniyle mükerrer tahsilata neden olunabileceği, tüm bu durumların açıkça kamu düzenine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

            Mahkemece, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararlarında kesinleşme şerhi bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm , davacı tarafından temyiz edilmiştir. MÖHUK 34.maddesi hükmünce kesinleşen yabancı mahkeme kararlarının diğer şartlarıda taşıması kaydıyla Türkiye'de icra edilebileceği öngörülmüş olup, her ne kadar mahkemece de tenfizi istemini yabancı mahkeme kararlarında kesinleşme şerhi bulunmadığı gerekçe gösterilerek tabelin reddine karar verilmiş ise de, ... Devletiyle Türkiye arasında imzalanan 28.5.1929 tarihli "Hukuki ve Ticari Mevvadi Adliyeye Müteallik Münasebeti Mütekabiliye Dair Sözleşme" ve 1954 tarihli "Usül Hukukana Dair Lahey" sözleşmesi kapsamında mahkemece, tenfiz istenen ilgili yabancı mahkeme kararlarını veren mahkemelere usulüne uygun olarak yazı yazılarak anılan yabancı mahkeme kararlarının kesinleşip kesinleşmediği saptanmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir....

              Dava Almanya Berlin Schöneberg Asliye Hukuk Mahkemesinin vasiyetnamenin okunmasına ilişkin kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir. Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un ikinci kısmının ikinci bölümünde düzenlenmiştir. 5718 sayılı MÖHUK'nın 51/1. maddesindeki "Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir." hükmü ile tenfiz kararlarını vermeye görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Sözkonusu maddede tenfiz kararının hangi konudaki yabancı mahkeme kararına ilişkin olduğu hususunda bir ayrım yapılmadığından açıklanan yasal düzenleme gereğince uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekirken sulh hukuk mahkemeleri görevli olduğu gerekçesi ile Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, soyadı değişikliğine ilişkin yabancı mahkeme kararının tenfizi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36.maddesi hükmüne göre, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine (ad ve soyadı değişikliği davaları dahil) ilişkin davalarda olduğu gibi yabancı mahkemelerden verilmiş kararların tenfizi davalarında da Cumhuriyet Savcısı ile nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur. Mahkemenin oluşumuna dair bu Yasa hükmü dikkate alınmadan Cumhuriyet Savcısının yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yabancı Mahkeme Kararının Tenfizi ve Tanınması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle yabancı mahkemece verilen boşanma kararının, boşanmaya ilişkin bölümünün daha önce tanınmasına karar verilmiş olup, eldeki dava ile boşanma kararında yer alan nafaka yükümlüğüne ve mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kısmın tenfizi ve tanınmasının talep edildiği mahkemece de tenfize ve tanımaya karar verildiğinin anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca...

                  Maddesi uyarınca temyiz başvuru tarihinde karar düzeltme sınırı 13.410 TL'ye yükseltilmiştir. 04.10.2016 tarihinde temyiz incelemesi yapılan davada davacı, 795 TL'nin tahsiline ilişkin yabancı mahkeme ilamının tenfizi talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar Dairemizce onanmıştır. Tenfizi istenen ilamda hüküm altına alınan miktar, yukarıda belirtilen sınırın altında olup, davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin miktar yönünden reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 16/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu