Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Başka bir deyişle MÖHUK’ta yabancı mahkeme kararının verildiği tarihten itibaren ne kadar süre içerisinde Türk Mahkemeleri önünde tanıma ve tenfiz davasının açılabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak doktrinde tenfizine karar verilecek icrai niteliği haiz hükümler bakımından kararın verildiği ülke hukukunda ilamların icrası için bir süre öngörülmesi durumunda o süre içerisinde yabancı mahkeme kararının Türk mahkemeleri önünde tenfizinin talep edilmesi gerektiği ifade edilmekte (Bkz. KÖLE, Mehmet; “Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizinde Usul”, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 21, Sayı: 34, Yıl:2016, s. 84) olup bu hususta herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi doğru değildir. 2) İİK’nın 39. maddesi uyarınca Türk Mahkemeleri’nce verilen bir ilamın icrası için öngörülen zamanaşımı süresi 10 yıldır....

    Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir. Dava, hukuki niteliği itibariyle 5718 sayılı MÖHUK 60 vd. maddeleri ile New York Konvansiyonu uyarınca, yabancı hakem kararının tenfizi isteğine ilişkindir. 5718 sayılı MÖHUK 60-63.maddelerinde, yabancı hakem kararlarını tenfizi düzenlenmiştir. Buna göre, '' kesinleşmiş'' ve '' icra kabiliyeti kazanmış '' veya '' taraflar için bağlayıcı olan'' yabancı hakem kararlarının tenfiz şartları, yabancı mahkeme kararlarının tenfizi şartlarından ayrı olarak düzenlenmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, nafakalara ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi davası olup Cumhuriyet savcısı tarafından davaname ile açılmıştır. Mahkemece dosya üzerinden inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine ilişkin davalar basit yargılama usulüne tabidir (HMK m. 316). Basit yargılama usulüne tabi davalarda mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir (HMK m. 320). Şu halde basit yargılama usulüne tabi bir işin duruşmasız incelenebilmesi için evvela kanunen mümkün olmalıdır....

        Sayılı ilamında;"Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir.5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 60-63. maddeleri arasında yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi düzenlenmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası antlaşmalar kapsamında bulunmayan uyuşmazlıklarda adı geçen kanun hükümlerinin uygulanması söz konusu olmakla birlikte, “Türkiye’de Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki 10 Haziran 1958 tarihli New York Sözleşmesi” 08.05.1991 tarih ve 3731 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olduğundan ve yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde, bu sözleşme hükümlerinin öncelikle uygulanması gerekli olduğundan, MÖHUK kapsamına giren hakem kararlarının alanı oldukça daralmıştır....

          Buna göre yabancı mahkeme kararının tenfiz edilebilmesi için birinci şart “karşılıklılık” ilkesidir. Bu ilke yabancı mahkeme kararının tanınmasında aranmamaktadır. Yabancı mahkeme kararının Türkiye’de tenfiz edilebilmesi için kararın verildiği devletle Türkiye arasında ya ilamların tenfizine dair bir anlaşma (akdi karşılıklılık) veya o devlette Türk mahkeme kararlarının tenfizine imkân veren kanun hükmünün (hukuki karşılıklılık) ya da fiili uygulamanın (fiili karşılıklılık) bulunması gerekir. Somut olayda hakem kararının verildiği ülke olan Fransa ile ülkemiz arasında karşılıklılık mevcuttur. 5718 sayılı Kanun'un 54/b maddesi gereğince yabancı mahkeme kararlarının tenfizi için aranan şartlardan ikincisi, kararın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmamasıdır....

            KARAR Davacı ... vekili, yabancı mahkeme ilamıyla ...'e vasi olarak atandığını, kısıtlının Türkiyede bulunan malvarlığının yönetimi için gerektiğini izah ederek, söz konusu yabancı mahkeme ilamının tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, Türk mahkemelerinin münhasır yetkili olduğu bir konuda yabancı mahkemece verilen kararın tenfizi ve tanınmasına hukuken olanak bulunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 2675 sayılı MÖHUK'nun yürürlükten kaldırılmasından sonra 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı MÖHUK'nun yabancı mahkemece verilen ilamların tanınmasına ilişkin 58.maddesi, ''Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54.maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir....

              Mahkemece; "Açılan dava; yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi istemidir. 5718 sayılı MÖHUK'nun yabancı mahkemece verilen ilamların tanınmasına ilişkin 58. maddesi, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı olduğunu, tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmayacağını, İhtilâfsız kaza kararlarının tanınmasının da aynı hükme tâbi bulunduğunu, yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usulün uygulanacağını hükme bağlanmıştır. 54/b maddesi ise, yabancı mahkeme ilamının tenfizinde Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmesi şartını getirmiş, 16/1 maddesinde; "Soybağının kuruluşu çocuğun doğum anındaki milli hukukuna, kurulamaması halinde çocuğun mutad meskeni hukukuna tâbidir....

              Buna göre; “Yabancı mahkeme iflâs kararlarının ‘iflâsın ülkeselliği (mahalliliği)’ ilkesi gereği, Türkiye'de geçerli ve infaz edilebilir olması için bu kararlar ile ilgili Türk Mahkemeleri'nden verilmiş bir tenfiz kararı olması gerekir. Nitekim doktrinde de ilke benimsenmiş bulunmaktadır (bkz : Yrd. Doç. Dr. Gülin Güneysu Güngör, Milletlerarası özel Hukukta İflâs, Ankara 1977, Sh. 178 vd., Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflâs Hukuku, İstanbul 1977, Sh.3907 vd.)” (İcra ve İflas Hukuku El Kitabı – 2. Basım – Prof. Dr. Baki Kuru)....

                Dava, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna dayalı yabancı mahkeme ilamının tanınması istemine yöneliktir. 5718 sayılı Millerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun yabancı mahkeme kararlarının tanınmasında da aranan 54/(1)-ç bendinde "o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş, yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birini dayanarak tenfiz istenene karşı Türk Mahkemesine itiraz etmemiş olmaması tenfiz şartlarındandır. Aynı yasanın tanımayı düzenleyen 58- (1) m.sine göre, yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi uygulanmaz....

                Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından verilen dava dilekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, dava dilekçesinin ekinde sunulan delil listesinde sözü edilen belge ve tutanakların tarafına tebliğ edilmediği, MÖHUK madde 50'ye göre tanıma veya tenfiz kararının verilebilmesi için gerekli olan ön koşullarının yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilamın bulunması, yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması, kararın kesinleşmiş olması, tanıma ve tenfizin kabul edilebilmesinin ise MÖHUK madde 58'de düzenlenmiş olduğu, yabancı mahkeme kararında müvekkilinin savunma yapmadığı, davanın yokluğunda karara çıkmış olduğu, bu sebeple verilmiş olan yabancı mahkeme kararının tenfizinin mümkün olmayıp reddi gerektiğini beyanla haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu