Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borcun ifa imkanı olduğu sürece borçlu borcunu yerine getirmekten kaçınıyorsa alacaklı onu ifaya zorlayabilir. Borçlu, borcun ifasını kendi kusuruyla yerine getirmeyebileceği gibi haklı bir sebep olmadan ifadan tüm olarak kaçınabilir yada ifa noksan veya ayıplı bulunabilir veyahutta ifada kusurlu olarak gecikebilir. Kural olarak borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğu sonucunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde borçlu kusurlu kabul edilir. Bu durumda, sözleşmedeki alacaklı aynen ifa yerine 818 sayılı BK’nun 96. ve devamı maddeleri uyarınca tazminat isteminde bulunabilir. Anılan tazminat, borçlunun edimi sözleşmeye uygun biçimde süresinde yerine getirmesi halinde alacaklının mamelekinin bulunacağı hal ile sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle mamelekinin şimdiki durumu arasındaki fark olarak tanımlanabilecek olan müspet zarardır....

    KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır: Dava; kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan nama ifa izni, tapu iptali, tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir. Taraflar arasında; İzmir İli, Kemalpaşa İlçesi, Kulakdere Mevkiinde bulunan 688 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak, İzmir 22. Noterliği tarafından düzenlenmiş 23/01/2014 tarih ve 1333 yevmiye numaralı satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmeye göre; arsa sahibine 3.kat 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümler ile birlikte zemin ve bodrum katlardaki dükkan vasıflı bağımsız bölümlerin %51 hisselerinin, yükleniciye ise bu dükkanların %49 hisseleri ile birlikte 1. Kat 1 ve 2 numaralı ve 2....

    - K A R A R - Davacı vekili, arsa sahibi olan müvekkili ile davalı yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği ifanın eksik ve ayıplı olduğunu ileri sürerek nama ifaya izin verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamından, davanın tüketici mahkemesinin görevinde kaldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir. Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği, nama ifaya izin verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece HMK'nın .... maddesi gereği mahkemenin görevli olmadığı Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiş ise de, arsa sahibi ve yüklenici arasındaki bu tür davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2008/300 ESAS SAYILI DOSYASINDA; DAVACILAR NURİ BOZKURT VE DİLHOŞ T2 VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkileri ve dava dışı diğer yüklenici Mustafa Erdemir ile davalı arasında Mersin 8....

      Ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, yasal hale getirilmez veya getirilmesi olanaksız ise yetkili idarece yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden alınır. Ayrıca, İmar Kanunu’nun 42. maddesi hükmü gereğince de "ceza yaptırım" uygulanır. İmar Kanunu'nun 27. maddesi hükmünde öngürüldüğü üzere belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanların, köy yerleşik alanların ve civarında ve mezralarda yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskân ruhsatı aranmaz ise de; yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması gerekir. 3194 Sayılı İmar Yasası'nın belirtilen hükümlerine aykırı yapılan yapılar "yasal yapı" sayılamaz. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; davalı taşınmazına yapılan inşaatın 3194 Sayılı İmar Yasası'nın 21. ve 27. maddeleri hükümlerine tabi olup olmadığı anlaşılamamaktadır....

        - K A R A R - Davacılar vekili, davacı arsa sahipleri ile davalı yüklenici arasında düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı yüklenicinin sözleşme gereği üstlendiği edimlerini yerine getirmediğini, dava konusu taşınmazda eksik işler bulunduğunu, bağımsız bölümlerin sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmediğini, sözleşme gereği bağımsız bölümlerin anahtar teslimi kararlaştırıldığı halde iskan ruhsatı alınmadığını, vergi ve SGK borçları bulunduğunu öne sürerek, kanuni yükümlülüklerin ödenmesi için şimdilik 1.000 TL, eksik işlerin tamamlanması için şimdilik 1.000 TL ve gecikme tazminatı olarak şimdilik 400 TL’nin davalı yükleniciden tahsili ile yükleniciye düşen bağımsız bölümlerin satışı için nama ifa izni talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili, 26.10.2014 tarihinde davasını ıslah etmiştir. Davalı duruşma sırasında davanın reddi gerektiğini öne sürmüştür....

          Bununla birlikte, ıslah dilekçesinde terditli talep olarak, tescil kararı verilmesi, mümkün değil ise, kâr ve kira kaybı istendiği ve davacı kooperatifin bu hususlara ilişkin taleplerini kanıtlayamadığı halde, kâr ve kira kaybı istemlerinin kabulü hatalı olmuştur. Öte yandan, birleşen 2010/263 esas sayılı davada, davacı arsa sahibi nama ifa talebinde bulunduğu halde, bu istem hakkında olumlu olumsuz bir hükme varılmaması da doğru olmamıştır....

            Birleşen davada davacı yüklenici vekili, asıl ve birleşen davanın reddini isteyerek, müvekkilinin sözleşme uyarınca hakkettiği ve devri iskan ruhsatı alınmasına bağlanan 20 no'lu bağımsız bölümün dışında 4 ve 8 numaralı bağımsız bölümün tapusunun da verilmediğini ileri sürerek, anılan bağımsız bölümlerin tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir....

              çevrildiğini, davacının ibrası ve imzası sabit iken başka kanıt arananmasının hukuken hiçbir izanının bulunmadığını, davacının kendine teslim edilen ve kiraya vererek gelir elde ettiği 4 adet daire için kötü niyetli şekilde kira talebinde bulunduğunu, mahkeme kararının kiraya ilişkin kısmının doğru olmadığını, nama ifa talebinin kabulünü de doğru olmadığını, davalıların 67.380,00 TL ödemesine karara verildiğini, mahkemece davacıya nama ifa yetkisi vermesi, eksik işler yaptırıldıktan sonra fatura ve benzeri belgelerle davalılardan tahsili için rücu etmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, istinaf başvurusunun yapılmamış sayılması kararının kaldırılmasını, asıl kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iade edilmesini veya esasın istinaf mahkemesinde görülerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

              a, davalı yüklenicinin nam ve hesabına eserin tamamlanması için kararın kesinleşmesinden itibaren 6 ay süre ile yetki ve izin verilmesine, genel iskanının alınabilmesi için gerekli yaklaşık bedelin 317.377,06 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı nama ifaya izin ve tazminat istemine ilişkindir. TBK. 113. maddesinde nama ifa olarak adlandırılan izin talebi değerlendirilmiştir. Davacının elinde davalı yükleniciye düşen herhangi bir daire veya hak bulunmadığına göre davacının talebinin madde kapsamında nama ifaya izin olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Ancak iskan izni alınması için gerekli masrafların tespiti değerlendirildiğinde, davacının talebinin sadece bu konuya hasren tespit talebi olarak değerlendirilmesi ve buna göre davanın değerlendirilmesi gerekir....

                UYAP Entegrasyonu