Değişen koşullara göre, çocuğun yaşı ve eğitim durumu gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden çocuk ile baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması isabetsiz olduğu gibi, baba ile ortak çocuk arasında "Aynı şehir", "Ayrı şehir" ayırımı esas tutularak kişisel ilişki düzenlemesi de doğru bulunmamaktadır. Günümüzdeki ulaşım araçlarının kolaylığı da dikkate alındığında kişisel ilişki tesisinde taraflar ayrıca talep etmedikleri takdirde aynı yer, ayrı yer ayrımı yapılması da doğru değildir. O halde, "Aynı şehir", "Ayrı şehir" ayrımına gidilmeksizin ve kademeli olmayacak şekilde baba ile ortak çocuk arasındaki kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece, Türk Medeni Yasası'nın 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı kadın tarafından, kişisel ilişki yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasında görülen anlaşmalı boşanma davasında, velayeti anlaşma uyarınca anneye bırakılan ortak çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki konusunda herhangi bir düzenleme yapılmayarak, konu hakimin takdirine bırakılmıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, kişisel ilişki konusunda taraflara bir öneride bulunmak, öneri kabul edildiği takdirde buna göre karar vermek, kabul edilmediği ve taraflarca anlaşmaya varılarak bir düzenleme de yapılmadığı takdirde, davayı Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca çekişmeli boşanma olarak sürdürülüp sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir. Yasal koşullar oluşmadan, Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararında sadece kişisel ilişki tesisisin kaldırılması yönünde değerlendirme yapıldığını, dava dilekçelerinin netice ve istem kısmında Trabzon İli sınırları içerisinde ikamet ettiği müddetçe ortak çocuklar ile arasında kurulan kişisel ilişki tesisinin makul sınırlar içerisinde kalacak şekilde yeniden düzenlenmesini ve bu düzenleme dışında, davalının telefon ve benzeri iletişim araçlarıyla da olsa ortak çocuklarla ilişki kurmamasına karar verilmesini şeklindeki taleplerinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, müvekkilinin, aldatıldığından habersiz bir şekilde davalının ısrarlı boşanma talebi üzerine medeni bir şekilde boşanmayı kabul ettiğini, ortak çocukların bu süreçten en az zararla sıyrılmaları amacıyla velâyet kendisinde olmasına rağmen haftanın dört günü davalı annede kalacak şekilde kişisel ilişki tesisini kabul ettiğini, gelinen nokta itibariyle davalı ile bu şekilde bir ilişki...
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md. 181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md. 9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md. 4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kesinleşen yönlerden hüküm kurulması, kişisel ilişki ve nafaka miktarları yönünden; davalı erkek tarafından ise yoksulluk nafakası, kişisel ilişki ve kesinleşen yönlerden hüküm kurulması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece bozma öncesi verilen kararda boşanma davasının kabulü, ortak çocuklar Hayrunnisa ve Mert'in velayetleri, bu çocuklarla davalı arasında kurulan kişisel ilişki, bu çocuklar için takdir edilen...
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hakkı kendisine verilmeyen eş ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilirken, kişisel ilişkinin infazda tereddüt yaratmayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Davacı-karşı davalı ile müşterek çocuk arasında yarıyıl ve yaz tatillerinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş tarihleri ile saatleri hükümde gösterilmediği gibi, "aynı şehirde oturmaları hali" ve "farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmesine gidilmiş ve farklı şehirde yaşamaları halinde de davacı-karşı davalı babanın istediği zaman müşterek çocukla kişisel ilişki kurmasına karar verilmiştir....
Cumartesi günleri saat 09:00 dan Pazar günü saat 17:00 ye kadar, farklı yerde ikamet etmeleri halinde her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 09:00 dan 30. günü saat 17:00 a kadar, her iki halde de dini bayramların 2. günü saat 09:00 dan 3. günü saat 17:00 ye kadar '' kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş, "ikamet" kavramı ile ''yerleşim yeri'' kavramlarının birbirinden farklı olduğu ve kişisel ilişki hakkı sahibi babanın ...'da bulunması halinde her ayın 1. ve 3. hafta sonları çocuğu yanına alarak kişisel ilişki kurabileceği gerekçede belirtilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden annenin ...'da babanın ise ...'da yaşadığı anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, kişisel ilişki ve ziynetlerin kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Çocukla ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....
Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Velayeti davacı-karşı davalı kadına bırakılan müşterek çocuk ... 15.09.2013 doğumludur. Bu yaştaki çocuğun davalı-karşı davacı ile kararda gösterilen sürelerde kişisel ilişki gelişimini olumsuz etkileyebilir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas alınmalıdır (TMK.m. 182/3). Çocuğun yaşı dikkate alındığında öngörülen kişisel ilişki çocuğun menfaatine uygun bulunmamıştır. Ayrıca değişen koşullara göre her zaman yeniden düzenleme talep edilebileceğinden kademeli kişisel ilişki kurulması da doğru değildir. Daha uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
Çocuk beş yaşını dolduruncaya kadar tesis edilen kişisel ilişki yetersiz ve babalık duygularını tatmine, çocuk bakımından da baba sevgi ve şefkatini tatmaya elverişli değildir. Bu bakımdan tesis edilen kişisel ilişki bu yönüyle doğru bulunmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmekte ise de; beş yaşını doldurmasından sonrası için kararda öngörülen kişisel ilişki yeterli ve bundan beklenen amaca uygun olup, çocuğun yaşı itibarıyla sağlığı bakımından bir risk de taşımamaktadır. Bu durumda yaş sınırlamasının kaldırılması halinde amaç hasıl olacaktır....