KARŞI OY YAZISI Velayeti değiştirilerek, davalı babadan alınıp davacı anneye bırakılan müşterek çocuk ile davalı arasında, kişisel ilişki "aynı şehir", "ayrı şehir" ayrımı esas tutularak farklı düzenlenmiştir. Davalı ile davacı annenin halen Ceyhan ilçesinde oturdukları anlaşılmaktadır. Tarafların halen aynı şehirde oturmaları ve başka yerlerde otursalar bile ulaşım şartlarındaki gelişmeler nazara alındığında kişisel ilişki düzenlenirken "aynı şehir", "ayrı şehir" ayrımı yapılması gerekli bir unsur değildir. Bu bakımdan böyle bir ayrıma gidilmesi doğru olmadığı gibi tarafların farklı şehirde oturmaları halinde kurulan kişisel ilişki tesisi de, babalık duygularını tatmine elverişli ve yeterli bir süre değildir. Her hangi bir ayırım yapılmaksızın her ayın belirli hafta sonları ve yazın bir ay süreyle baba ile çocuk arasında yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki tesisi, bundan beklenen amaca uygun düşer....
nin velayetinin davalı anneye verildiği, baba ile çocuk arasında "her yıl Temmuz ayında 1 ay, Ramazan Bayramının 3. günü 4 saat, Kurban Bayramında 1 gün yatılı olacak şekilde" kişisel ilişki kurulduğu, daha sonra Uşak 2. Aile Mahkemesi'nin 2016/476 Esas, 2018/469 Karar sayılı ve 25/09/2018 tarihli ilamı ile yapılan yargılama neticesinde taraflarca ortaken hazırlanan 25.09.2018 tarihli sulh protokolü göz önünde bulundurularak; çocuk ve baba arasındaki kişisel ilişki günlerinin yeniden belirlendiği ve baba ile çocuk arasında önceden kurulan kişisel ilişkinin genişletildiği, " her ayın 3....
DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, “dava konusu çocuğun evlilik birliği dışında doğması sebebiyle velayetinin davalı annede bulunduğu, davacı baba ile soybağı ilişkisinin tanıma suretiyle kurulduğu, alınan raporlara göre babanın velayeti üstlenmesine engel bir durumunun bulunmadığı ve görüşlerini açıklama olgunluğuna erişen 25.03.2005 doğumlu çocuğun velayetinin babaya verilmesini istediği” gerekçesiyle, davanın kabulü ile ortak çocuk Cengizhan’ın annesinde bulunan velayetinin kaldırılmasına, velayetin davacı babaya bırakılmasına ve anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş, hüküm davalı anne tarafından temyiz edilmiştir....
Davacının velayetin kaldırılmasına ilişkin talebi reddedilmiş ancak çocuk ile davacı arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Davanın kısmen kabulü söz konusu değildir. Bu nedenle davacının terditli talebi kabul edildiğinden davacı yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken mahkemece, kadın yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. HMK 353/1- b-2 maddesine göre ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir....
Dosya kapsamındaki delillerden ve davalı-davacı erkeğin 5 kez müşterek çocuk ile kişisel ilişki tesisi için icraya başvurduğu, icra kanalıyla kadının ailesiyle birlikte yaşadığı konuta gelindiğinde çocuğun orada bulunmadığı gerekçesiyle kişisel ilişki tesis edilemediği, ancak dosya içerisinde bulunan sosyal ekonomik durum araştırmasında ve sosyal inceleme raporunda kadının ailesinin yanında oturduğunun belirlendiği, kadın tarafından yeni bir adres bildirilmediği anlaşılmaktadır. Bu suretle annenin baba ve çocuk arasındaki kişisel ilişkiyi engelleyerek geçici velayet görevini kötüye kullandığı anlaşılmaktadır. Çocuğun baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi sebep ve deliller de bulunmamaktadır....
Bölge adliye mahkemesince davacı kadının kişisel ilişki süresi ve iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise diğer istinaf taleplerinin reddine karar verildiği ve reddedilen istinaf talepleri hakkında esastan ret kararı verilmesi ile yetinilmesi gerektiği halde, esastan reddedilen yönlerden yeniden hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılamasını gerektirmediğinden hükmün bu yönlerden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Bu bakımdan, davacının karar düzeltme isteği bu yönüyle haklı ve yerinde olup, kabulüne, Dairemizin onama kararının kişisel ilişkiye münhasır olarak kaldırılmasına, hükmün yukarıda gösterilen sebeple kişisel ilişki yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/I-4. maddesi uyarınca davacının karar düzeltme talebinin yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple, kişisel ilişki yönünden KABULÜNE, Dairemizin 14.06.2012 tarihli, 2011/20697 esas, 2012/16192 karar sayılı onama kararının kişisel ilişkiye münhasıran KALDIRILMASINA, yerel mahkeme kararının yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple kişisel ilişki yönünden BOZULMASINA, davacının bozma kapsamı dışında kalan yönlere ilişkin karar düzeltme talebinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.21.11.2012 (Çrş.)...
Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323). Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....
Dava, velayetin verilmesi olmadığı takdirde çocukla kişisel ilişki süresinin artırılmasına ilişkindir. 1- Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK m. 323). Düzenli kişisel ilişki kurmak ve bu ilişkiyi sürdürmek, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Bu hak, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kendilerinden alınabilir (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4). Kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin kararlar kesin hüküm oluşturmaz. Değişen durum ve şartlara göre her zaman dava açılabilir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi - Kişisel İlişki Taraflar arasındaki "velayetin değiştirilmesi" ve "kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine" ilişkin davaların yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, velayet davası yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 13.04.2012 günü temyiz eden davacı-davalı ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf davalı-davacı ... ile vekili Av ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....