DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Davacı baba tanıma yoluyla nesep ilişkisi kurduğu, yasa gereği velayeti annede olan ortak çocuk Çağla'nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
Dosyanın incelenmesinde; tarafların anlaşmalı boşandıkları, velayetin anneye verildiği, davalı annenin çocukları bırakıp il dışına gittiği, tanık beyanlarına göre annenin çocuklarla ilgilenmediği, başkasıyla görüştüğü için çocukları bırakıp gittikten sonra çocukların baba yanında yanında kalmaya başladığı ve ihtiyaçlarının baba tarafından karşılandığı, alınan sosyal inceleme raporlarında da velayetin davacı babaya verilmesi gerektiğinin mütalaa edildiği, yargılama sırasında dosya içerisine alınan Antalya İl Emniyet Amirliği'nce düzenlenen 01/11/2020 tarihli tutanak ile davalı annenin, fuhuş müşterisi konumunda randevu verdiğinin tespit edildiği, bu durumda velayet sorumluluklarını yerine getirmediği ve velayetin babaya verilmesi halinde ortak çocukların bedensel ve ruhsal olarak olumsuz etkileneceğine dair bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla velayetin anneden alınarak davacı babaya verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı annenin velayetin değiştirilmesine yönelik istinaf talebinin...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili yasal süresinde sunduğu 01.02.2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; ortak çocuğa yıllarca müvekkili tarafından bakıldığını, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Dava; velayetin değiştirilmesi (TMK m. 349) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafça süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 03.12.2012 tarihinde kesinleşen boşanma kararıyla ortak çocuk .... velayeti babaya bırakılmış, davacı anne 01.09.2014 tarihinde velayetin kendisine verilmesi için bu davayı açmıştır. Velayet düzenlemesi yapılırken: gözönünde tutulması gereken temel ilke çocuğun "üstün yararı" (...m.1)dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken: onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2014/965 esas, 2014/1306 karar sayılı dosyası ile 19.09.2014 tarihinde tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine karar verilmiştir. Bu karar temyiz edilmeden 31.10.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı baba 12.11.2014 tarihinde velayetin değiştirilmesi davası açmıştır.Mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmiş ise de; boşanma kararının kesinleştiği tarih ile velayetin değiştirilmesi davasının açıldığı tarih arasında geçen 12 günlük süre içerisinde gerçekleşen velayetin değiştirilmesini gerektirecek bir durumun varlığı ve annenin velayet görevini kötüye kullandığı veya savsakladığı kanıtlanamamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 16.06.2015 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar mahkemece, tarafların ortak çocukları 05.12.2005 doğumlu.... ile 18.01.2010 doğumlu ... velayetleri anneye bırakılmıştır. Bu davada ise davacı baba davalı annenin velayet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle ortak çocukların velayetlerinin kendisine verilmesini istemiş mahkemece “velayetin değiştirilmesi şartları oluşmadığından” dava reddedilmiştir. Ortak çocuklar idrak çağındadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 29.09.2014 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak (TMK m. 166/3) boşanmışlar ortak çocukların velayetleri ise tarafların anlaşmaları doğrultusunda davalı babaya verilmiştir. Bu dava ise anne tarafından boşanma tarihinden yaklaşık sekiz ay sonra 26.05.2015 tarihinde açılmış, anne velayet kendisinde olan babanın velayet görevlerini yerine getirmediğinden bahisle ortak çocukların velayetinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda tarafların ortak çocukları 04.02.2009 doğumlu .... velayeti babadan alınarak anneye verilmiş, 2000 doğumlu.... velayeti ise davalı babada bırakılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından ortak çocuk Serra'nın velayeti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece ortak çocuk Serra ve Sude'nin davalı babada olan velayet hakkının kaldırılarak velayetlerinin davacı anneye verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı baba tarafından Serra'nın velayetinin kaldırılması yönünden temyiz edilmiştir. Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir (TMK m.348)....
Diğer taraftan iştirak nafakası talep edebilmek için velayet hakkına sahip olmak gerekmektedir. Mahkemece verilen velayetin değiştirilmesi kararı da ancak kararın kesinleşmesiyle geçerlilik kazanacağından, iştirak nafakasının başlangıç tarihinin de velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşme tarihi olması gerekmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı baba 05.07.2013 tarihinde müşterek çocuğun velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesi için dava açmış, bu davada çocuk için iştirak nafakasına da hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece velayetin değiştirilmesi davasının kabulüne karar verilerek çocuk için dava tarihinden itibaren davacı baba yararına iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de, açıklandığı üzere velayetin değiştirilmesi davalarında kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakasına hükmedilmelidir....
Davacı anne boşanma kararı ile birlikte velayeti babaya bırakılan ortak çocukların velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı anne tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....