Ortak çocuk Sedanur'un velayetinin değiştirilmesi davası konusuz hale geldiğinden, bu çocukla ilgili olarak yeniden hüküm oluşturulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Davacı anne boşanma kararı ile birlikte velayetleri davalı babaya bırakılan ortak çocuklar 1999 doğumlu Ayşenur, 2001 doğumlu Sedanur, 2004 doğumlu Dilan, 2006 doğumlu Fırat, 2008 doğumlu Berivan ve 2012 doğumlu Ela’nın velayetlerinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece 04.02.2016 tarihli ilk kararla “Ortak çocukların babada olan velayetlerin kaldırılması ile davacı anneye verilmesine” yönelik verilen hüküm, Dairemizin 23.05.2016 tarihli ilamı ile, idrak çağında bununan çocukların velayet konusunda görüşlerinin alınması gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 11.04.2017 tarihli ikinci kararla “Ortak çocukların babada olan velayetlerin kaldırılması ile davacı anneye verilmesine” karar verilmiş, Dairemizin 01.11.2017 tarihli ilamı...
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, reddedilen velayetin değiştirilmesi talebi ve tazminat talepleri ile artırılan iştirak nafakalarının miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı baba, boşanma ile velayeti davalı anneye bırakılan ortak çocuk 29.03.2003 doğumlu ’nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece davacının bu talebinin reddine karar verilmiştir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir....
Somut olayda; tarafların ortak velayet konusunda anlaşma bulunmadığı gibi, sadece davacı erkeğin ortak velayet talebinde bulunduğu, ortak velayete hükmedebilmek için anne ve babanın bunu birlikte talep etmesi koşulunun gerçekleşmediği ve ortak velayet konusunda taraflar arasında çekişme olduğu gibi ayrı yerlerde yaşayan müşterek çocuk ile baba arasında ortak velayet tesisinin çocukların menfaatine uygun olmayacağı anlaşılmakta olup bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı erkeğin kişisel ilişkiye ilişkin talebi incelendiğinde; TMK'nın 323. maddesine göre "Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir." Velayet kendisine verilmeyen taraf ile ortak çocuk arasında kurulacak kişisel ilişkide çocukların üstün yararı yanında analık ve babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir . (Yargıtay 2....
Davalının velayet görevini ihmal ettiği veya velayetin değiştirilmesi şartlarının (TMK. md 183- 349) oluştuğu kanıtlanamamıştır. Müşterek çocuk halen anne bakım ve şefkatine muhtaç yaştadır. Sosyal inceleme raporunda velayetin annede kalarak baba ile kişisel ilişki kurulmasının uygun olacağı rapor edilmiştir. İlk derece mahkemesince velayetin değiştirilmesi talebinin reddi ile baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tayinine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur. Davacının velayetin değiştirilmesi talebi reddedilmiş ise de, terditli talebi olan kişisel ilişki yönünden dava kabul edildiğinden ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirtilen Yargıtay kararı doğrultusunda vekalet ücreti belirlenmesi usul ve yasaya uygundur....
Her ne kadar davalı tarafından yerel mahkeme kararına karşı velayetin değiştirilmesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede, yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; velayetin değiştirilmesi davasına konu çocuklar Melisa ve Muhammed Yusuf'un yaşları gereği anne bakım ve şefkatine muhtaç oldukları, dinlenen davacı tanıklarının anlatımları ve alınan uzman raporları gözetildiğinde, çocukların eğitim hayatlarını düzenli olarak devam ettirmedikleri, davalı babanın, velayet görevini gereği gibi yerine getirmediği, çocukların öz bakımları konusunda yetersiz olduğu, onları bazı zamanlar babaanne, bazı zamanlar ise yengeleri yanına bırakıp gittiği, yengenin bazı zamanlar çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, davacı anne ile çocukların kişisel ilişki günlerinde dahi görüşmelerine mani olduğu, mahkemece yaptırılan tarafların mali sosyal durum araştırma tutanaklarına yansıyan gelir durumları...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Çocukla Kurulan Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Protokol Hükmünün Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı tarafından, velayetin değiştirilmesi davasının reddi yönünden; davalı-davacı tarafından ise, protokol hükmünün yeniden düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalının velayetin değiştirilmesi davasının reddedildiğinin anlaşılmasına göre, temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Velayet hakkını kullanmanın doğal sonucu olarak,velayet hakkı kendisinde bulunan davalı-davacı annenin, ortak çocukla gerek yurt dışı gerekse yurt içinde seyahat etmesi davacı-davalı...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince "...davalı babanın velayet görevini gereği gibi yerine getirmediğine dair, velayetin değiştirilmesi gerektirecek nitelikte bir vakıanın ispat olunamadığı gibi mahkememizde bizzat dinlendiğinde de babasıyla yaşamaya devam etmek istediğini belirttiği, küçüğün sosyal hizmet uzmanına babasıyla yaşamaya devam etmek istediğini de beyan ettiği ve bilgisine başvurulan uzmanın da küçüğün velayetinin babada kalmasının onun yüksek menfaatine daha uygun olacağı yönünde görüş bildirdiği tüm bu hale göre de velayetin değiştirilmesi koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın reddine..." karar verilmiştir....
Mahkemece, davanın kabulü ile velayetin değiştirilmesine, ortak çocuk yararına 200,00 TL iştirak nafakası ödenmesine ve davacı lehine velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talepleri ile ilgili ayrı ayrı maktu vekalet ücretine karar verilmiştir. Davacının velayetin değiştirilmesi ve velayetin değiştirilmesine karar verildiği takdirde ortak çocuk yararına iştirak nafasına hükmolunması talebi tek bir dava niteliğinde olup, davacı lehine bu davanın kabulü sebebiyle tek bir maktu vekalet ücreti takdiri yerine iki ayrı maktu vekalet ücreti verilmesi doğru değildir. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m.438/7)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 10.04.2013 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar; boşanma ilamıyla ortak çocuklardan 2007 doğumlu ...'ın velayeti davacı babaya, 2010 doğumlu ...'in velayeti ise anneye bırakılmış, temyize konu baba tarafından ... yönünden açılan velayetin değiştirilmesi davasında mahkemece, tarafların anlaşmalı boşandıkları ve boşanma tarihinden sonra şartların değişmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, annenin beyanlarından anlaşıldığı üzere; davalı anne velayeti kendisinde olan ...'...
Her ne kadar davalı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı velayetin değiştirilmesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede, yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; velayetin değiştirilmesi davasına konu çocuk Mustafa Kemal'in, (dava tarihi itibariyle) 9 yaşında ve idrak çağında olduğu, kendisi, babasıyla yaşamak istediğini dile getirdiği, gerek duruşma esnasında saptanan beyanlar, mahkemece yaptırılan mali sosyal durum araştırma tutanaklarına yansıyan gelir durumları ve gerekse dosyaya sunulan sosyal inceleme raporları gözetildiğinde; davacı babanın, çocuğun velayet görevini taşımasına manî bir halinin bulunmadığı ve velayetin babaya verilmesinde herhangi bir sakınca olmadığı anlaşıldığı, ayrıca dosya kapsamından; çocuğun velayetinin davacı babaya tevdi edilmesinin, onun bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delil bulunmadığı gibi...