Diğer yandan, dosya kapsamı itibariyle annenin velayet görevini kötüye kullandığı veya ihmal ettiğinin kanıtlanamadığı, idrak çağında olan çocuğun düzeninin değişmemesi için okul döneminde kendi tercihi ile dayısının yanında kaldığını ifade ettiği, velayetin annede kalması halinde çocuğun üstün yararına aykırı ve telafisi mümkün olmayacak ya da çok güçleşecek bir durumun varlığının ortaya konulamadığı anlaşılmakla mahkemece TMK'nın 348. maddesi koşulları oluşmadığı halde annenin yeniden evlendiği ve velayet görevini ihmal ettiği gerekçe gösterilerek anne üzerindeki velayet hakkının kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu hüküm yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün Dairemizce düzeltilmesine ve yeniden esas hakkında hüküm tesisine karar verilmiştir....
Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Bu kapsamda, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenemeyeceği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlarda göz önünde tutulmalıdır....
Velayetin değiştirilmesine yönelik istem incelenirken, ebeveynlerin istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 14.06.2017 gün ve 2017/2-1887 E., 2017/1196 K. sayılı kararında da velayetin düzenlenmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, usulü kazanılmış hak ilkesinin istisnasını oluşturduğu benimsenerek aynı ilkeye vurgu yapılmıştır. Velayetin değiştirilmesi sonucu çocuğun kişiliğinin ve mallarının korunması, yine çocuğun temsili konusunda Kanunun ana ve babaya yüklediği görevler ve haklar kendisine velayet verilen ana ya da babaya geçmektedir. Bu bağlamda TMK'nın 182/2. maddesinde yer alan ”Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur....
davacı T1 ile davalı T3 2016 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye bırakıldığı , davacının velayetin değiştirilmesini istediği davalının davayı kabul etmediği sir raporunda velayeti değiştirilmesine ihtiyaç olmadığının rapor edildiği, çocuğunda velayet değişikliği istemediği, davalının çocuğa karşı yükümlülüklerini yerine getirebildiği , velayet hakkının değerlendirilmesinde aslolanın küçüğün üstün yararı olduğu, velayetin annede kalması halinde çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığının iddia ve ispat edilmediği, velayetin değiştirilmesini gerektirir bir olgu bulunmadığı, dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar usulen kanıtlanamadığı, davanın reddi gerektiği"gerekçesi ile; "Davanın REDDİNE, "karar verilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2020/60 Esas, 2020/81 Karar ve 04/03/2020 karar tarihli karar ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek 2017 doğumlu çocukları Azra daha fazla zarar görmesin diye çaresizlikten ve davalının müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesi şartıyla anlaşmalı boşanacağını söylemesi, tehdit ve hakaretleri nedeni ile davacının velayetin babaya verilmesini kabul ettiğini ve çocuğun velayetinin davalı babaya verildiğini, davalının evlilik birliği devam ederken aralıksız olarak kumar oynadığını, davacıdan yüklü miktarda para istediğini, boşanma davasından sonra davalının davada kurulan şahsi ilişki tesisine engel olmak için çocuğu Bitlis'e bir köye götürdüğünü, anne ilgi ve şefkatine muhtaç çocuğun annesi ile görüşmesini engellediğini, çocuğun üstün yararı gereğince velayetin annede bırakılması gerektiğini, çocuğun sürekli annesini sorduğunu, annesinin kendisini terk ettiğini düşündüğünü, davalının evlilik birliği içinde çektiği davacıya ait fotoğrafları davacının akrabalarına...
Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Dosya incelendiğinde; tarafların 20/02/2019 tarihinde kesinleşen ilamla boşandıkları, velayetin anneye verildiği, eldeki davanın 24/07/2020 tarihinde açıldığı, mahkemece yargılama sürecinde 16/09/2020 tarihinde ve 26.11.2020 tarihinde iki rapor alındığı görülmektedir. Bu raporlar arasında çelişki mevcuttur. Zira ilk raporda, babanın çocukla ilgilendiği, ihtiyaçlarını karşıladığı, çocuğun da babayı istediği, onun düşüncelerine itibar edilebileceği gerekçesiyle velâyetin babaya verilmesi uygun görülmüştür. İkinci raporda ise, annenin velayeti üstlenecek nitelikte olduğu, çocuğun annesi yanında yaşamını sürdürmek istediğini ısrarlı bir şekilde dile getirdiği, velayetin anneye verilmesinin uygun olacağı ifade edilmiştir....
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; ilk derece mahkemesince delillerin yeterince toplandığı, bunların değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, hukuki nitelendirmede hata yapılmadığı, dosyaya sunulan SİR raporları, küçüğün tercih içeren beyanı ve tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde velayetin değiştirilmesi için TMK 348. m.sinde aranılan yasal şartların oluşmadığı, velayetin davalı annede kalmasının küçüğün yüksek yararına olacağı, bu yüzden ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının kişisel ilişki düzenlenmesine ilişkin bir talebinin bulunmadığı gözetildiğinde verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre esastan reddine oy birliği ile karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin Mersin 3....
Aile Mahkemesinin 2016/315 Esas 2017/197 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuklardan Mehmet Can'ın velayetinin kendisine, diğer çocuk Hatice'nin velayetinin davalıya verildiğini, müşterek çocuğu keyfi ne zaman isterse kendisi ve abileri ile görüştürdüğünü, uzun zaman şahsi ilişki tesis edilemediğini, çocuğu çoğu zaman evde yalnız bıraktığını, davalının evden kaçıp tek başına Ankaraya gittiğini, Ankarada abisine polisler tarafından teslim edildiğini, davalının psikolojik sorunları olup müşterek çocuğun gelişimini olumsuz etkilediğini, müşterek çocuğun madde kullanmaya başladığını, annenin çocukla ilgilenemediğini, bu nedenle davalı annede bulunan velayetin kaldırılarak velayetin kendisini verilmesini, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği davalının cevap vermediği anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesi'nin 2020/162 esas 2021/192 karar sayılı kararında velayetin davacı babaya verildiği ve bu kararın istinaf başvurusunun 2. HD tarafından onanarak kesinleştirildiği, mahkemenin 01/04/2021 tarihli bu kararı ile çocuğun 15/02/2020 tarihinden bu yana babanın yanında kaldığının ispatlandığı, bu nedenle nafakanın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Dosya kapsamında tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Tarafların müşterek çocukların velayeti davalı annede bulunur iken İzmir 3....
Aile Mahkemesi'nin 2020/162 esas 2021/192 karar sayılı kararında velayetin davacı babaya verildiği ve bu kararın istinaf başvurusunun 2. HD tarafından onanarak kesinleştirildiği, mahkemenin 01/04/2021 tarihli bu kararı ile çocuğun 15/02/2020 tarihinden bu yana babanın yanında kaldığının ispatlandığı, bu nedenle nafakanın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Dosya kapsamında tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Tarafların müşterek çocukların velayeti davalı annede bulunur iken İzmir 3....