Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ayrıca zaten daha önce açılmış bir boşanma davası olup bu davada tarafların boşanmalarına karar verilerek küçüğün velayeti babası Murat Elmas'a verilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesinin 1. fıkrası “Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.” hükmü amirdir. Boşanma davasında velayet hakkını alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti kendiliğinden sağ kalan eşe geçmez. Nitekim boşanma nedeniyle artık ortada bir evlilik birliği kalmamıştır. Bu durumda velayet kendisine verilen eşin ölümü halinde çocuklara bir vasi atanmalıdır. Velayet kendisine verilen eşin ölümü halinde çocukların velayeti doğrudan sağ kalan eşe geçmez. Bu durumda çocuğun velayeti boşlukta kalmış olduğundan yapılması gereken işlem de çocuğa bir vasi atanmasıdır. Bu nedenlerle müvekkil de küçüğe vasi olarak atanmak için talepte bulunmuş ancak mahkemece talebi hukuka aykırı olarak reddedilmiştir....

nın da 01.01.1999 doğumlu yani ergin olmaması sebebi ile TMK'nın 404. maddesi gereği küçüğe vasi atanması istenilmiş; mahkeme tarafından vesayet altına alınması istenilen küçüğün babası tarafından tanındığından, baba ...'un velayeti altında bulunduğu, TMK’nın 404. maddesi gereğince sadece velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayet altına alınabilecekleri, velayet altında olan küçüğün vesayet altına alınmasına gerek olmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar süresinde ihbar eden ... Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Dava, evlilik dışı dünyaya gelen ve baba ile soybağı tanıma ile kurulan küçüğün annesinin de ergin olmaması nedeniyle Nüfus Müdürlüğü tarafından TMK’nın 404. maddesi uyarınca vasi atanması talebine ilişkindir. Vasi tayini istenilen ... 20.03.2016 tarihinde evlilik dışı olarak dünyaya gelmiş, baba ... ile soybağı, babanın TMK'nın 295. maddesi uyarınca küçüğü 22.06.2016 tarihinde tanıması ile kurulmuştur....

    Sulh Hukuk Mahkemesince, küçüğün babasının hayatta olduğu, velayetin babaya verilip verilmeyeceğinin takdirinin aile mahkemesinin görevine girdiği, gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 2. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince ise, küçüğün annesinin ölümü ile evlilik dışı doğan ve babası tarafından tanınan çocuğun velayetinin doğrudan babaya geçmeyeceği gerekçesi ile, karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Türk Medenî Kanununun 337. maddesinin birinci fıkrası, “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.” Aynı maddenin ikinci fıkrası “Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamından, küçük ...'ın evlilik dışı doğduğu, baba tarafından küçüğün tanındığı, annesinin ölümü üzerine nüfus müdürlüğü tarafından küçüğe vasi tayini için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulduğu anlaşılmaktadır....

      Sulh Hukuk Mahkemesi vermiş olduğu kararında; Kısıtlı adayı çocuk T2 annesinin velayeti altına alınamadığı ve sağ olan kendisi ile babalık bağı kurulmuş olan davacının velayeti altına alınıp alınamayacağı hususunun dava konusu edildiği, yukarıdaki gerekçeler ile görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olup, Küçüğe veli atanmasına ilişkin düzenlemenin TMK 337/2 maddesi uyarınca Aile Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verildiği görülmüştür. Tarsus 1. Aile Mahkemesi vermiş olduğu kararında; Görevsizlik kararı verilen dosyanın yargılaması sırasında tensip tutanağı 4 nolu ara kararı ile ilgili kişi T1'a Aile Mahkemesinde velayet davası açması için 2 haftalık kesin süre verildiği, verilen sürede davacı tarafından Tarsus 2....

      in velayeti altındadır. Yaşının tashihi istenen küçüğün velayet sahibi olan anne ve babasının ikametgahlarının ... Köyü, No :16, ..., Ağrı olduğunun anlaşılmasına göre velayet altındaki küçük ... hakkındaki davanın 5490 Sayılı Kanunun 36/1-a maddesi uyarınca ... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 21.ve 22. (1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 09.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Şartların değişmesi halinde her zaman velayetin değiştirilmesi yeniden dava edilebilir. Velayet, kamu düzenine ilişkindir. Bu konuda ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesinde, düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır....

        Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı ile ...’un evliliklerinden 27.03.2007 tarihinde soyadının değiştirilmesi istenen ...’un dünyaya geldiği, davacı ... ile ...’un ......

          Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kütüklerindeki kaydın güvenilirliği ve istikrarı zedeleyeceği gibi asıl bu gibi uygulamalar çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacaktır....

            ihlal edildiği yönünde karar verilerek yasanın ilgili maddesinin iptal edildiğini, Anayasa Mahkemesince yapılan değerlendirmede velayet altındaki çocuğun soyadının değiştirilmesine ilişkin davanın reddinin başvurucunun aile hayatına saygı hakkında müdale olduğunu vurguladığını belirterek müvekkilinin küçük çocuğunun Takış olan soyadının Ulu olarak düzeltilmesine bu şekilde nüfusa tescili yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülüklerini de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocuklara bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile çocuğu istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Buna göre, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır....

            UYAP Entegrasyonu