Kısıtlanıp velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesidir. Kaldı ki kısıtlanan ergine vasi atanmasına gerek görülmeyerek babasının velayeti altında bırakıldığından velayet kararının vasilik kararında olduğu gibi uzatılması yönünde bir karar alınmasına da gerek bulunmamaktadır. Ne varki bu konuda kısıtlılığın devamının gerekip gerekmediğinin incelenmesi gerekmektedir. Bu durumda uyuşmazlığın...Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla) görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince ...Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla)YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kısıtlanıp velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesidir. Kaldı ki kısıtlanan ergine vasi atanmasına gerek görülmeyerek babasının velayeti altında bırakıldığından velayet kararının vasilik kararında olduğu gibi uzatılması yönünde bir karar alınmasına da gerek bulunmamaktadır. Ne varki bu konuda kısıtlılığın devamının gerekip gerekmediğinin incelenmesi gerekmektedir. Bu durumda uyuşmazlığın ... Asliye Hukuk Mahkemesi(Aile Mahkemesi sıfatıyla) görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla )YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından velayet, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, velayet, tazminatlar ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının tüm, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Mahkemece boşanma kararıyla birlikte, tarafların ortak çocukları olan Nisan'ın velayeti anneye 03.09.2001 doğumlu ...’un velayeti davalı babaya verilmiştir. Velayet tercihi konusunda ...'un davacı babayı tercih ettiği görülmüştür. Velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Alt soya karşı yaralama suçunun 5237 sayılı TCK'nin 53/1-c maddesindeki velayet hakkının kötüye kullanılması suretiyle işlenen bir suç niteliğinde olmadığı gözetilmeden sanığın 5237 sayılı TCK'nin 53/5. maddesi gereğince velayet hakkını kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’un 322. maddesi gereğince, hükümden “Sanığın eylemini velayet hakkını kötüye kullanarak işlemiş olması nedeniyle TCK.nın 53/5. maddesi uyarınca katılan Mustafa üzerindeki...
Bu ret kararının davalıya tebliğine ilişkin mazbatada tebligatın “muhatabın velayet altında olması sebebiyle aynı evde ikamet eden babası /annesi /ablası/ ağabeyi /yakını .’ye yapıldığı yazılıdır. Tebligatı davalı namına alanın “ kanuna göre kendisine tebliğ yapılması” mümkün olan şahıslardan olup olmadığında tereddüt hasıl olduğu gibi, muhataba tebligat yapılmamasının sebebi olarak da “velayet altında olması” gösterilmiştir. Muhatabın velayet altında olduğuna ilişkin bir bilgi olmadığı gibi, öyle de olsa bu takdirde tebligatın kanuni mümessiline yapılması icap eder. Bu bakımdan ek kararın tebliği usulsüzdür. Temyiz isteğinin reddine dair 08.08.2011 tarihli ek kararın ve diğer tarafın temyiz dilekçesinin temyiz eden davalıya, velayet altında ise kanuni temsilcisine usulüne uygun olarak tebliğinden ve belli sürenin geçmesi beklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi.21.11.2012 (Çrş.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılardan ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece; küçük ... davalı annede bulunan velayet hakkı kaldırılarak ... velayeti anneannesi ...'e verilmiş, hüküm davalı anne tarafından velayetin davacıya verilemeyeceği ve davacının vasi olarak atanması gerektiği gerekçesiyle temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 404. maddesinde velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir. Sözü edilen yasal düzenlemeye göre velayet hakkı münhasıran anne ve babaya tanınan bir hak olup evlat edinme hariç ana baba dışında hiç kimseye tevdi olunamaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından velayet yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 05.06.2018 günü tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz aşamasında davacı kadın sunduğu dilekçeyle çocuğun velayetinin davalı babaya bırakılmasını, kendisinin velayet talebinin olmadığını beyan ettiği mahkemece alınan uzman raporunda da müşterek çocuğun velayetinin babasına verilmesini istediği kaldı ki babanın da velayet görevine engel bir durumunun bulunmadığı anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Elektrik enerjisi hırsızlığı HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın yokluğunda 24.06.2010 tarihinde verilen hüküm, 25.11.2010 tarihinde sanığın sorgusunda belirttiği adrese "muhatabın velayet altında olması nedeniyle aynı evde ikamet eden kardeşi Nurettin Sevinç'e tebliğ edildiği" halde, dosya kapsamında sanığın velayet altında olduğu ilişkin bilgi belge bulunmadığı anlaşılmakla; yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığının tespiti açısından sanığın velayet altında olup olmadığının tespit edilerek varsa buna ilişkin evrakın dosyaya eklenerek gönderilmesi için dosyanın mahalline iadesine 26.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde; Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir....
Anayasa Mahkemesi’nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...